Prof. Dr. Sezer: "Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Sorgulayıcı Bir Bakış Açısını Kazandırır"
Koronavirüsün yol açtığı COVID-19 pandemisi nedeniyle evde geçirilen zamanın artmasıyla, medya araçlarından gelen iletilere daha fazla maruz kalmaktayız. Bu nedenle medya okuryazarı olmanın önemi ile ilgili İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Kişilerarası İletişim Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Sezer değerli bilgiler aktardı.
Medya Okuryazarlığının eleştirel olarak değer biçebilme ve farklı kaynaklardan bilginin bağıl değerine ulaşabilme ve ekrana dayalı içeriğin yapısı, biçimi, kuvveti ve sınırlamalarını anlama becerisini kazanabilme yeteneği olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nilüfer Sezer, “Medya Okuryazarlığı, üniversite mezunu olmak ya da Fransız olmak gibi bir sınıflandırma değildir; derece derece gelişim gösteren bir süreçtir. Medya Okuryazarlığı gelişime gereksinim duyar: Medya okuryazarı olma durumu bilinçli uygulama çalışmalarıyla yüksek dereceye ulaşabilir. Ancak, medya sahipliği, medya sektörünün ekonomik ve idari yapılanmasındaki değişimlerin izlenmemesi gibi nedenler mesajların bireyler tarafından algılanmasını etkilediği için Medya Okuryazarlığı düzeyinde düşüş gerçekleşebilir” dedi.
Prof. Dr. Sezer, sözlerine şöyle devam etti: “Medya Okuryazarlığının amacı, yorumlar üzerinde bireylere daha fazla denetim sağlamaktır. Bütün medya mesajları yorumlara dayanır. Örneğin, gazeteciler önemli olaylar ve kişiler hakkında yorumlar sunarken; reklâmcılar, bireyleri sorunları olduğuna ve ürünlerinin bu sorunları çözmede onlara yardımcı olacağına inandırmaya çalışmaktadır. Bu nedenle yorumların farkında olunması gerekmektedir”
“Medyanın, Kişilerin ve Toplumun Düşünceleri, Davranışları ve Değerleri Üzerindeki Etkisinin Bilincinde Olmaktır”
Medya okuryazarlığının, 1980'li yılların sonundan itibaren bağımsız bir araştırma alanı olarak önem kazandığını belirten Prof. Dr. Sezer, “Medya Okuryazarlığı, birçok tanımda yer alan ortak özelliklerin toplamıdır. Bu doğrultuda Medya Okuryazarlığı; çeşitli biçimlerdeki yazılı- basılı, görsel, işitsel, elektronik ortamlardaki iletilere erişmektir, medya mesajlarını anlamak ve değerlendirmek için gereken bilgi birikimine sahip olmaktır, medyayı etkin ve akılcı biçimde kullanmaktır, medya olarak bilinen bilgi kaynaklarını tanımak, değerlendirmek ve gereğince yararlanmaktır, farklı kaynaklardan gelen bilginin doğruluğunu değerlendirmektir, medyanın kişilerin ve toplumun düşünceleri, davranışları ve değerleri üzerindeki etkisinin bilincinde olmaktır, medya kanalları yoluyla toplumla etkili iletişim kurmaktır, gereken tepkileri vererek bilginin bilinçli ve doğru üretilmesini sağlamaktır, düşünce üretmekle kalmayıp düşünceleri iletme kapasitesine sahip olmaktır” ifade etti.
Prof. Dr. Sezer, Medya Okuryazarlığı için yapılan değişik tanımlarda; çok yönlülük, görecelik, izleyiciye uygunluk, bilince ve bilinenlere göre değişikliklerin varlığı kişilerin tamamen olmasa da düşük düzey ya da yüksek düzey medya okuryazarı olduğunu ya da olamadığını gösterdiğini de sözlerine ekledi.
Medya Okuryazarı Olmak
Medya okuryazarı olan bireyin, bir sorgulama yapmaksızın medyada sunulanlara inanmaması gerektiğini bildiğini, medyanın işlevini ve medyada sunulanlardan kimlerin yarar sağlayacağını kavradığını ifade eden Prof. Dr. Sezer, “ Birey tüm medyanın kurgusal olduğunun, medyanın gerçekliği kurguladığının, izleyicilerin medyanın anlamını tartıştığının, medyanın tecimsel faaliyetlerinin olduğunun, medyanın ideoloji ve değer mesajları içerdiğinin, medyanın toplumsal ve siyasal söylemlerinin bulunduğunun, medyada biçim ve içeriğin yakından ilişkili olduğunun ve her medya kuruluşunun kendine özgü estetik bir biçiminin olduğunun bilincindedir” dedi.
İzleyicinin medyayı bilinçli okumasını sağlayan Medya Okuryazarlığının, aynı zamanda bireyin kendini özgürce ifade etmesi, toplumsal yaşama daha etkin ve yapıcı olarak katılımını sağlaması, medyanın iyileştirilmesiyle ilgili hareketleri desteklemek için bilinç oluşturması açısından önemli olduğunu da belirtti.
“İnsanların, Medyanın Olumsuz Etkilerine Karşı Korunmasını Sağlar”
Medya eğitimi konusunda iki temel yaklaşımdan bahsedildiğini söyleyen Prof. Dr. Sezer, “ Medya eğitiminde Bağışıklık Kazandırma Amaçlı Yaklaşım olarak adlandırılan Korumacı Yaklaşım, medyanın etkileri karsısında harekete geçme girişimi olarak kronolojik açıdan ilk yaklaşımdır. Bu yaklaşım, gençlerin, medyanın güçlü ve zararlı etkilerine karşı savunmasız olduğunu varsayar. Çünkü ne de olsa çocuklar ve gençler kendi başlarına medya etkileri üzerinde düşünüp kendilerini neyin tehdit ettiğini anlayacak yetiye sahip değildir. Oysa, öğretmenler öğrencileri medya ürünleri arasından seçim yapma ve onları değerlendirme konusunda eğitmelidir” ifade etti.
“Eleştirel Medya Okuryazarlığı Yaklaşımı ise, korumacı ve sansürcü yaklaşıma etkili bir alternatif olarak medya eğitiminde ikinci yaklaşımı temsil etmektedir. Bu eğitim anlayışı öğrencinin kendi düşünce, değer ve yorumlarına kendi özdüşünümsel süreçleriyle ulaşmasına yaptığı vurgu nedeniyle, Freire’nin özgürleştirici eğitim anlayışını yansıtmaktadır”
“Medya Mesajlarını Çözümleme ve Değerlendirme Aşamaları da Medyaya İlişkin Belli Bir Altyapıya Sahip Olmayı Gerektirir”
Medya Okuryazarlığının, hem toplumda medyanın rolüyle ilgili bir anlayışı hem de demokratik toplum yurttaşları için gerekli olan temel sorgulama ve kendini ifade etme becerilerini ortaya çıkardığını vurgulayan Prof. Dr. Sezer, “Medya mesajları bize çok çeşitli yollardan ulaşabilmektedir. Medya mesajlarıyla karsılaşmalarımız her zaman bilinçli bir tercihin sonucu olmaz. Yolda yürürken yanından geçtiğimiz ve gözümüzün takıldığı bir reklam panosu da bize ulaştırılan bir medya mesajını içerir. Bu saptamayı yapabilmek de medya okuryazarı olmakla ilgili bir şeydir. Medya mesajlarını çözümleme ve değerlendirme aşamaları da medyaya ilişkin belli bir altyapıya sahip olmayı gerektirir. Mesajları değerlendirirken o mesajın bize ulaştığı haline hangi süreçlerden geçerek geldiğini anlayabilmek bir bilgi birikimini gerektirir. Yeni mesajlar yaratabilme yetisi ise, bir mesajın yaratılma sürecini bilmek ve bu süreçleri değerlendirip kabul etme yoluyla ya da reddedip kendi tercihlerimiz doğrultusunda yeni süreçler yaratma yoluyla alternatif ürünler ortaya çıkarmayı olanaklı kılar” söyledi.
“Mesajların Farkında Değilsek; Medya, Dünyayı Nasıl Algılamamız Gerektiği Konusunda Kontrol Sahibi Olur”
Avrupa Birliği’nin desteklediği bir proje olarak ortaya çıkan Avrupa Medya Okuryazarlığı Merkezi’nin Medya Okuryazarlığı eğitimi için söylediklerine değinen Prof. Dr. Sezer, “ Medyanın düşünce, bilgi ve haberi bir başkasının bakış açısıyla nakletmek üzere kurulduğunu anlamak, duygusal etki oluşturmak için özel tekniklerin kullanıldığını bilmek, bu tekniklerin, amaçladıkları ve doğurdukları etkilerin ayırdına varmak, medyanın bazı kişilerin yararına çalıştığını, bazılarını ise dışladığını anlamak, medyadan kimin yararlandığı, kimin, neden dışlandığı sorularını sormak ve yanıtını bulmak, alternatif bilgi ve eğlence kaynakları aramak, medyayı kendi yararı ve zevki için kullanmak, edilgen olmak yerine etkin olmak ve yeni öğrenme kültürü dijital okuryazarlığa hazırlanmak gibi amaçlar çerçevesinde gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtmektedirler” dedi.
Yukarıda sıralananları yerine getirebilen medya okuryazarı bir kişinin, nasıl biri olacağına W. James Potter’ın verdiği yanıt şöyledir: “Bütün anlam seçenekleri arasından nasıl ayrım yapacaklarını ve kendilerine çeşitli açılardan en yararlı olan anlamı nasıl seçeceklerini bilen; böylelikle de, medya mesajları üzerinde daha fazla denetim/kontrol gücüne sahip olan yüksek derecede medya okuryazarlarıdır”
Medya okuryazarlığının, hangi anlamları seçeceğimiz konusunda daha seçici hale gelmemizi sağladığını, daha analitik olmanın, medyanın etkilerini kontrol etmede ilk adım olduğunu, eğer mesajların farkında değilsek, medya, dünyayı nasıl algılamamız gerektiği konusunda kontrol sahibi olduğunu belirten Prof. Dr. Sezer, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu doğrultuda; Medya Okuryazarlığı eğitimiyle; gereksinim duyulan her türlü bilginin yer aldığı, ancak doğru/güvenilir bilgiye ulaşmanın güçleştiği medya karşısında çocukların bilinçlendirilmesi, çocukların izledikleri filmler, diziler, reklamlar, takip ettikleri bilgisayar oyunları ve İnternet siteleri gibi medya içeriklerinin sorgulanabilir, eleştirilebilir olduğunu fark etmeleri, istek-ihtiyaçların birbirine karışmasına neden olan medya içerikleri konusunda çocuklarda farkındalık oluşturulması, çocukların sağlığını tehdit eden obezite ve İnternet bağımlılığı gibi rahatsızlıklar, şiddet eğilimli medya içeriği ve bazı medya alanlarında yer alabilecek pornografik içerik karşısında korunabilmeleri, yaş sınırına uygun olarak sosyal medyayı kullanmaya başlayacak olan çocukların, bu mecralardaki hak ve sorumluluklarını, siber zorbalık karşısında nasıl davranacaklarını bilmeleri, bu mecralarda medya mesajları üretirken kendilerinin ve arkadaşlarının kişisel güvenliğini, Türkçe’nin doğru ve kurallarına uygun kullanılmasını, evrensel ve yerel değerleri gözetmeleri, medya içerikleriyle ilgili yurttaş denetiminin etkin bir parçası olmaları amaçlanmaktadır”
Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programı
Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programı’nın, ilköğretim 7. sınıf düzeyinde diğer derslerle birlikte verilen 8 beceriyi kazandırmanın yanında, kendine özgü 2 beceriyi de kazandırmayı amaçladığını söyleyen Prof. Dr. Sezer, “ Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programı ile öğrencilere kazandırılmak istenen değerler; Özel yaşamın gizliliğine saygı, Estetik duyarlılık, Dürüstlük, Sorumluluk, Etik kurallara bağlılık, Farklılıklara saygı duyma, Kültürel mirası yaşatmaya duyarlılık, Aile içi iletişime önem verme, Bilinçli tüketim, Toplumsal hayata yaşama etkin katılım, Bilimsellik, Eşitlik, Yardımlaşma, Dayanışma ve Paylaşmadır” dedi.
“Bu bağlamda, Medya Okuryazarlığı derslerinde görsel işitsel iletişim araçları tanıtılır, bunların işleyişleri hakkında teknolojik bilgilerin verilmesinin yanı sıra kimler tarafından izlendikleri, ne kadar süreyle izlendikleri, etki alanları ve güçleri hakkında da bilgiler verilir. Ders kapsamında öğrencilere haber metinlerinin, görüntülerin, programların, reklamların nasıl hazırlandığı, nasıl kurgulandığı, hangi mesajların nasıl verildiği, neyi amaçladığı, mesajların verilmesinde teknik olanaklardan nasıl yararlanıldığı, hangi sembollerin kullanıldığı anlatılır. Öğrencilerin de öğrendikleri bilgiler çerçevesinde haber, program, film üretmeleri sağlanır. Ayrıca medyanın mülkiyet yapısı, medya üretiminin nasıl pazarlandığı, alıcısının/tüketicisinin kimler olduğu, medyanın kamuoyunu nasıl etkilediği, nasıl oluşturduğu konularında bilgiler verilir. Verilen eğitimle öğrencilerin medyayı okurken/izlerken “Bu haberin amacı nedir? Haberin kurgusu doğru mudur? Eksik olan unsurlar nelerdir ve neden eksiktir? Haberde olayın bu şekilde kurgulanmasından kim çıkar sağlayabilir?” gibi sorular yönelterek eleştirel bakış açısıyla, medyayı daha bilinçli olarak okumaları amaçlanır”
Medya Okuryazarlığının "Gerçek" Anlamı
Birçok insanın, "okuryazar" olmayı basılı belgelerde yazılı olan ifadelerdeki yüzeysel anlamı okuyabilme olarak algıladığını söyleyen Prof. Dr. Sezer, “ Bu sınırlı ve eski bakış açısı, iletişim araçlarının çeşitlenmesiyle birlikte yetersiz kalmış; dolayısıyla okuryazarlık kavramı günden güne genişlemeye başlamıştır. Bu genişlemeyle; işlevsel okuryazarlık, bilgi okuryazarlığı, teknoloji okuryazarlığı, kültürel okuryazarlık, dijital okuryazarlık gibi farklı okuryazarlık alanları ortaya çıkmaya başlamıştır. Kimileri de gazeteleri, televizyon programlarını ve filmleri güçlü kılan görsel boyutu hesaba katarak "görsel okuryazarlık" kavramını geliştirmişler; böylece okuryazarlık alanını biraz daha genişletmişlerdir. Son zamanlarda bilgisayarlar, öğrenciler başta olmak üzere birçok insanın yaşamında bilgiye erişim amaçlı olmak üzere sıklıkla kullanılmaktadır. Bilgisayarın yaşamımızdaki yerini göz önüne alan birçok yazar, bilgisayar okuryazarlığını da bu alanın içine katmıştır. Bilgisayar oyunlarının yaşamımızdaki yerinin derinleşmesiyle "oyun okuryazarlığı" üzerine yapılan çalışmalar dile getirilmiştir” ifade etti.
“Sosyal Medyanın Medya Okuryazarlığına Etkisi Özellikle Tüm Zamanını İnternete Bağlı Olarak Geçiren ve Her Okuduğuna, Her Gördüğüne İnanan Kitle İçin Büyük Bir Tehlikedir”
Sosyal paylaşım sitelerinin çok fazla dezenformasyona sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Sezer, “Medya Okuryazarlığı eğitiminin özellikle çocuklara ve gençlere verilmesi gerek. Anaokullarından başlayarak yaşam boyu öğrenme dediğimiz süreç bu. Sürecin yöneticileri de İletişim Fakültesi mezunları olmalı. Dört yıl boyunca iletişim ve medya üzerine çeşitli dersler almış, stajlar yapmış, pedagojik formasyon almış mezunlarımız hak ettikleri pozisyonlara geldiklerinde çok farklı bir Medya Okuryazarlığı eğitimine tanıklık edeceğimize kuşkum yoktur. Elbette İletişim Fakültelerinin amacı öğretmen yetiştirmek değil ancak eğitimin tüm basamaklarında (ana-ilk-orta-lise...) böylesi bir eğitimden geçmiş uzman eğitimcilerin görev alması kaçınılmazdır” dedi.
Hepimiz İçin Medya Okuryazarlığı” ve Yaşam Boyu Eğitim ve Öğrenim kapsamında Medya Okuryazarlığı dersinin zorunlu ders olarak anaokullarından itibaren okutulması ve İletişim Fakültesi mezunlarımızın isterlerse bu derse doğrudan öğretmen olarak atanabileceklerini söyleyerek sözlerini sonlandırdı.
Haber: Sedef Başak İKİEL
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü
Öne Çıkan Haberler
Prof. Dr. Abdülkadir Emeksiz: "Bayramlar kaynaşma ve paylaşma zamanıdır"
İstanbul KAGEM, “Yetenek Kapısı” Platformu ile Kariyer Yönetiminizde Sizlere Çok Daha Yakın
“Bir Ülkenin Milli Kütüphanesi O Ülkenin Varlığının Önemli Bir Sembolüdür”
Sağlık Çalışanları Tulum İçinde Sıcakla da Mücadele Ediyor
Prof. Dr. Mahmut Ak: “Anadolu’dan Gitmeyeceğimizi Millî Mücadele ile Tüm Dünyaya Haykırdık”
Prof. Dr. Elif Haykır Hobikoğlu, Merkez Bankası Banka Meclisi Üyeliğine Seçildi