Prof. Dr. Mustafa Oral Öncül: “Koronavirüsle Mücadelede Tüm Tedbirler Alındı”

Son günlerde dünyanın birçok ülkesine yayılan koronavirüs salgını, karantinalara ve ülkelerin sınır kapılarını kapatmaları gibi gelişmelere sebep oldu. Uluslararası boyutta endişe yaratan koronavirüs hakkında medyada oluşan bilgi kirliliği ise bir panik ortamına yol açtı. İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Oral Öncül, koronavirüs salgınından korunmak için alınması gereken önlemler ve ortaya çıkan panik ortamında bilinçli şekilde hareket etmek için yapılması gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu.


Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs salgını, son verilere göre dünya genelinde 42 ülkeye yayıldı. Ortaya çıktığı günden bu yana 83 bin civarında insanı etkileyerek 2 bin 900 insanın hayatını kaybetmesine sebep olan koronavirüs, ülkemizin komşu ülkelerine de yayılmasıyla toplumsal bir kaygıyı beraberinde getirdi. Koronavirüsün toplumda yaygın olarak görülen, nezle olarak tabir edilen ve hafif semptomlarla seyreden üst solunum yolu etkenlerinden birisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Oral Öncül, “Cobit19” olarak adlandırılan yeni koronavirüsün ise bilinen diğer koronavirüslerden farklı olduğunu belirtti. Yeni koronavirüsün birtakım mutasyonlar nedeniyle etkilerinin daha fazla olduğunu kaydeden Prof. Dr. Öncül, bu virüsün özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış ve solunum yolu problemleri olan hastalarda ölümlere neden olabilmesi ve hızlı yayılması açısında diğer virüslerden farklılık gösterdiğini vurguladı.

Hastalık, Her 5 Hastanın 4’ünde Hafif Semptomlarla Atlatılıyor

Yeni koronavirüsün, enfeksiyon riski yüksek olan daha duyarlı hastalarda ciddi akciğer enfeksiyonları nedeniyle ölümlere yol açabildiğini kaydeden Prof. Dr. Öncül, bu hastalığın diğer hasta gruplarında ise her 5 hastanın 4’ünde çok hafif semptomlarla atlatılabildiğini söyleyerek hastalığın belirtileri hakkında şu ifadeleri kullandı: “Yeni koronavirüsün etkilediği hastaların yüzde 85 – yüzde 90’lık bir oranında ateş bulgusunu görüyoruz. Solunum yetmezliği, öksürük, nefes açlığı gibi tanı açısından önemli bulgularla karşılaşıyoruz. Bu hastalık genellikle alt solunum yollarını tutuyor. Riski yüksek hastalarda daha ağır seyreden hastalık, solunum yetmezliklerinden kaynaklanan nedenlerle yoğun bakıma yatırılmayı gerektirebiliyor. Buna karşın virüsün öldürücülük hızının düşük olduğunu söylemeliyiz. Başlangıçta yüzde 2,4-2,5 civarındayken son bilgilere göre bu hızın yüzde 4,3 olduğunu görüyoruz. Hastalığın sadece risk potansiyeli yüksek hastalara etki ettiğini de göz önünde bulundurunca bu hızın düşük olduğunu belirtebiliriz.”

Günümüzde yeni koronavirüsün tedavisinin bulunmadığını fakat tedavi üzerine birtakım çalışmaların sürdüğünü aktaran Prof. Dr. Öncül, Çin’de ve Japonya’da iki farklı ürünün denendiğini ve en son ebola virüsünde kullanılan ajandan olumlu yanıtlar kaydedildiğini ifade eden yayınların bulunduğunu belirterek, “Tedavi açısından çalışmalar devam ediyor fakat ne yazık ki henüz onaylanmış, ruhsat alınmış bir ilacımız bulunmuyor” dedi.

“Ellerimizi En Az 20 Saniye Yıkamalıyız”

Yeni koronavirüsten korunmak için hem bireysel önlemler almanın hem de toplumsal duyarlılığın önemine dikkat çeken Prof. Dr. Öncül, virüsten korunmada en önemli hareketin virüsün girişine engel olmak olduğunu, giriş engellenmiyorsa da virüsün solunum yollarında tutunmasına engel olacak yöntemlere başvurmak gerektiğini ifade ederek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu anlamda kişisel hijyen bakımından önlemler almak büyük önem arz ediyor. Virüsün bulaşabileceği, yayılabileceği alanlarda korunma önlemlerine başvurmamız gerekiyor. Virüs hapşırma ve öksürme sırasında çevreye saçılabiliyor ve ortamlarda kalabiliyor. Kalıcılığı çok uzun sürmeyen ve saatler içerisinde canlılığını yitirebilen bir virüs olsa da ortama saçılmış bu virüsleri ellerimizle kendi solunum yollarımıza taşıma ihtimalimiz var. Bu yüzden el temizliği çok önemli. Ellerimizi suyun altında sabunla tutacak şekilde, en az 20 saniye boyunca, parmak araları, parmak uçları ve avuç içi gibi bütün alanları kapsayarak yıkamalıyız. Bir diğer önemli husus ağız ve burun gargarası yapmak. Çünkü nazofarenkse (üst yutak) tutunmuş olan bu virüslerin oradan atılması lavaj ismini verdiğimiz yıkama ile oldukça etkili olabiliyor.”

“Herkesin Maske Takmasına Gerek Yok”

Prof. Dr. Öncül, toplum tarafından merak edilen bir diğer konu olan maske kullanımı hakkında da bilgilendirmede bulundu. “Eğer duyarlıysanız, bağışıklık sisteminiz baskılanmışsa ya da akciğer hastasıysanız maske kullanımınız söz konusu olmalı” şeklinde konuşan Prof. Dr. Öncül, virüsün damlacık yoluyla bulaşan bir virüs olmasından dolayı cerrahi maskelerin bu açıdan yeterli olduğunu belirtti. Böyle bir hasta ile karşılaşılması durumunda da virüsün damlacık yoluyla bulaşmasına engel olmak için maske kullanılması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Öncül, bunların dışında toplumda herkesin maske takmasına gerek olmadığının altını çizdi.

Yeni koronavirüsün, geçmişte görülen kuş gribi, SARS, MERS-CoV virüsleri ve günümüzde hala etkisini sürdüren domuz gribi gibi Çin’de ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Öncül, bu konuyu açıklayan bazı teoriler olduğunu aktardı. “Virüsleri taşıyan hayvanların daha çok o bölgelere yerleşmiş olması ya da bölgedeki besin alışkanlıklarının buna sebebiyet verdiğine dair görüşler söz konusu” diyen Prof. Dr. Öncül, bu durumu henüz net olarak ortaya koyan bir bilimsel çalışmanın olmadığını ifadelerine ekledi.

“Panik Ortamı Yaratılmamalı”

Virüsün görüldüğü ülke sayısı arttıkça ortaya çıkan korku ve uluslararası boyuttaki panik ortamını değerlendiren Prof. Dr. Öncül, böyle bir panik havası oluşturmaya gerek olmadığını vurgulayarak şunları kaydetti: “Yaşanan süreç içerisinde toplumda kaygı verici bir ortam izlenimi oluşturuldu. Televizyonlara baktığımızda kaldırımda yürüyen genç bir insanın orada yığılıp kaldığını gösteren görüntüler görüyoruz. Açıkçası böyle viral bir hastalıktan kaynaklı ani ölümlerle karşılaşmıyoruz. Bunlar aslında toplumun bu konudaki farkındalığını arttırmak için uygulanan birtakım metotlar. Burada yapılması gereken şey; bilimsel metodolojiyi kullanarak akılcı önlemler almak. Son verilere göre 42 ülkeye yayılan koronavirüs, Ekvator’un altında Güney Yarım Küre’de bulunan Brezilya’ya kadar yayılmış durumda. Bu da virüsün pandemi yapmış olabilme özelliğini sergilediğini gösteriyor. Yeni koronavirüs, geçmişteki SARS ve MERS-CoV virüsleriyle benzer yapıda. Aslında hayvanlarda görülen bu virüs başkalaşıma uğrayarak insanlar arasında da yayılma özelliğine sahip. Bunu da kaygı verici bir durum olarak değerlendirmek mümkün olsa da akılcı yöntemler uygulayarak, rahatlıkla üstesinden gelebiliriz.”

Sağlık Bakanlığı Gerekli Tedbirleri Aldı

Koronavirüs salgını sonrası yaşanan gelişmelerden birisi de virüsün yayılmasını engellemek için ülkelerin sınır kapılarını kapatması. İtalya, Yunanistan, İran gibi ülkelerde de koronavirüs salgını vakalarına rastlanılmasının ardından, virüsün Türkiye’de de olabileceğine dair şüpheler söz konusu. Bu noktada insanların koruyucu önlemler aldığını ve toplumsal farkındalığın artmış durumda olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öncül, Sağlık Bakanlığı’nın da gerekli tedbirleri aldığını ve riskli ülkelerden hasta transferine neden olabilecek ulaşımın kontrol altında olduğunu ifade ederek şunları aktardı: “Havalimanlarında termal kameralarla ateş ölçümleri yapılarak semptomik hastalar kontrol altına alınıyor. Doğuda İran’da böyle bir salgın ilerlemiş durumda. Onunla ilgili olarak giriş çıkışlar engellendi, kontrol altına alındı. Ve orada 2 tane sahra hastanesi oluşturuldu. Şüpheli hastaların izolasyonu erken kontrol açısında son derece önemli. 14 günlük böyle bir izolasyon, bu hastalığın erken dönemde fark edilmesi ve korunulması açısından oldukça anlamlı. Ayrıca konunun uzmanları ve hekimler tarafından bir bilimsel kurul kuruldu. Hastalıkla ilgili her türlü bilgilendirici form oluşturuldu. Hastalığın tanımı, hastalığın ne şekilde tanınacağı, tanıtılacağı ve kişisel ve toplumsal ne şekilde korunma yöntemlerin uygulanacağı konusunda ayrıntılı bir çalışma yapıldı. Bunlar son derece başarılı adımlar.”

“Kendi Aşımızı Üretmeliyiz”

Koronavirüste ve diğer virüs türlerinde mutasyonların bundan sonra da devam edeceğini dile getiren Prof. Dr. Öncül, asıl dikkat edilmesi gereken noktanın Türkiye’nin kendi aşısını üretmesi olduğunun altını çizdi. “Nasıl ki ulusal savunma sanayimizi güçlü kılıyoruz, silahlanıyoruz, bu viral ajanlara karşı da silahlanmamız, kendi aşımızı üretmemiz gerekiyor”     şeklinde konuşan Prof. Dr. Öncül, Türkiye’nin kendi aşısını ürettiği zaman gelişebilecek herhangi bir tehdite karşı erken dönemde önlemler alabileceğine dikkat çekerek, bu konuda teknolojik olarak yatırımların yapılması gerektiğini vurguladı.

“Koronavirüsle Eninde Sonunda Karşılaşacağız”

Sürecin ülkemiz açısından şu aşamada gayet iyi bir şekilde yönetildiğini kaydeden Prof. Dr. Öncül, panik ortamı ve kaos yaratılmaması gerektiğini ifadelerine ekleyerek konuşmasını şöyle tamamladı: “Türkiye olarak bu virüsle eninde sonunda karşılaşacağız. Bundan kaçış yok. Kontroller sürdürülse bile, virüsün inkübasyon dönemi dediğimiz 4-5 günlük bir dönemi var. Bu süre içerisinde henüz şikayetleri başlamamış hastaların ülkeye girişleri kontrole yakalanmadan gerçekleşecek ve bu hastalarla öyle veya böyle karşılaşacağız. Böyle bir durumla karşılaşacak olmamız bir kaos yaratmamalı. Bu tarz durumlarda hastaların hangi hastaneye gideceği, ne şekilde tedavi uygulanacağı gibi konuların hepsi belirlenmiş durumda. Sağlık Kurulu bu konuda gayet bilgili. Elimizde bununla baş edebilecek her türlü tıbbi malzeme var. Dolayısıyla biz dersimize çalıştık. Her türlü gereksinimin alt yapısı hazırlandığı için bu konuda başarılı bir mücadele gerçekleştireceğimizi düşünüyorum. Ve bir süre sonra da bu virüsün ortadan kalkarak kaybolacağına inanıyorum.”

Haber: Tuğçe AYÇİN
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü


Galeri

Öne Çıkan Haberler

İSTARMER araştırma-merkezleri

Araştırma Merkezleri Bir Araya Geldi

hocalı-katliamı fotoğraf-sergisi

Hocalı Katliamı'nın 28. Yılı Fotoğraf Sergisi ile Anıldı

iklim-krizi-ve-iktisat-konferansı

İklim Krizi ve İktisat Konferansı Gerçekleşti

yanındayız şehir-politikaları toplumsal-cinsiyet

Kadınlar Olmadan, Toplumda Kalkınma ve Eşitlik Düşünülemez

islami-finans girişim-sermayesi

İslami Finans Açısından Girişim Sermayesi Çalıştayı Gerçekleştirildi

il-sağlık-müdürü ziyaret

İstanbul İl Sağlık Müdürü İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’ı Ziyaret Etti