Kürtaj, Enfeksiyon Ve Kanama Riskini Artırıyor

İÜ Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, “26 Eylül Dünya Doğum Kontrol Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada, istenilen sayıda çocuk sahibi olunabilmesi için çeşitli yöntemlerin uygulandığını söyledi. Doğum kontrolü uygulanmadığında ortaya çıkan istenmeyen gebeliklerin, tüm gebeliklerin yüzde 25-30’unu oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Buyru, istenmeyen zamanda gerçekleşen gebeliğin hem ailevi açıdan hem toplumsal açıdan birtakım problemlere yol açabildiğini belirtti. Prof. Dr. Buyru, kimi zaman bu durumda gebeliğin sonlandırılması olarak tanımlanan kürtaj yöntemine başvurulabildiğini bildirdi.

Prof. Dr. Buyru, kürtajın, kadın sağlığını olumsuz etkileyen bir yöntem olduğunu vurgulayarak, “Kürtaj, kesinlikle aile planlaması ya da doğum kontrol yöntemi değildir. Ancak zorunlu durumlarda başvurulması gereken bir yöntemdir. İstenmeyen gebelikler nedeni ile kürtaja başvuran kadınların sayısında artış ortaya çıkıyor. Son verilere göre, önceki yıllara oranla spiral ve doğum kontrol ilacının kullanımında bir miktar azalma; kürtaj sayısında bir miktar artma var” diye konuştu.

Prof. Dr. Buyru, özellikle birden fazla kürtaj yapıldığında rahim içinde yapışıklık olma ihtimalinin de arttığına dikkati çekerek, “Kürtaj sonrasında enfeksiyon ihtimali ve kanama riski artar. Yine çok nadir görülse de rahimde delinme, kadın yaşamını tehdit edici, özellikle yasal olmayan büyük gebeliklerin sonlandırılması sonucunda anne yaşamını tehdit edecek riskler de ortaya çıkabilir” uyarısında bulundu.

Doğum Kontrolünde Geleneksel Yöntemlerden Kaçınılmalı

Prof. Dr. Buyru, çiftlerin güvenilir bir doğum kontrol yöntemi ile korunması gerektiğini belirterek, tıbbi geçerliliği olmayan kimi geleneksel yöntemlerin de kesinlikle uygulanmaması gerektiğinin altını çizdi.

En güvenilir yöntemler arasında doğum kontrol ilaçları ile spiral kullanımının yer aldığına işaret eden Prof. Dr. Buyru, şöyle devam etti, “Doğurganlığını tamamlamış çiftlerde tüplerin bağlanması da olabilir. Bunlar yüzde yüze yakın oranda gerçekten korunma sağlayan yöntemlerdir. Ama nedense korkular nedeni ile ilaçların yöntemlerin birtakım yan etkileri nedeniyle çiftler ya bu yöntemlere hiç başvurmuyorlar ya da başvurduktan sonra yarıda bırakıp geleneksel yöntemlerle korunmayı amaçlıyorlar, bu nedenle istenmeyen gebelikler ortaya çıkabiliyor.

Spiral ya da doğum kontrol hapı kullananlarda gebelik oranı yüzde 1’in altındadır. Türkiye’de doğurganlık çağındaki kadınların yüzde 5 kadarı doğum kontrol hapı kullanıyor. Bazı toplumlarda bu rakam yüzde 50’lere çıkabiliyor. Örneğin, Almanya’da çok sık kullanılıyor. İran ve Mısır'da bile Türkiye’den daha çok doğum kontrol hapı kullanıldığını söylemek mümkün. Spiral kullanma oranı biraz daha fazla.”

Prof. Dr. Buyru, hangi yöntemin uygun olduğunun hekim ile birlikte karar verilmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Doğum kontrol haplarının çok da sık olmayan damar tıkanmaları 10 binde 5-10 gibi oranlarda yan etkileri olabiliyor. Hapların, kısırlık ya da kanser gibi riskleri yoktur. Doğum kontrol yöntemi olarak hap kullanılması, kısırlık oranını da kanser riskini de artırmaz. Tam tersine rahim içi ve yumurtalık kanseri gibi bir takım hastalıklar doğum kontrol hapı kullananlarda çok daha az görülür” dedi.

Halk arasında “ertesi gün” hapları olarak bilinen ilaçların da 72 saat koruma sağladığını vurgulayan Prof. Dr. Buyru, bu ilaçların yüksek oranda hormon içerdiğini ve bulantı başta olmak üzere yan etkilerinin de çok daha fazla olduğunu kaydetti.

Kaynak: AA (26 Eylül 2015)

İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü


Öne Çıkan Haberler

Trakya’da Tarımın Kökenini Ortaya Çıkaracak Kazı

İstanbul Üniversitesi’ne Köln’den Ziyaret

Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lügatı Basılacak

Bankalarda Kadınlar Çalışıyor Erkekler Yönetiyor

Rektör Prof. Dr. Mahmut AK’ın Kurban Bayramı Mesajı

Rektör Prof. Dr. Mahmut AK’ın Kurban Bayramı Mesajı