Kabul Edilişinin 100. Yılında İstiklal Marşı ve İlk Besteleri Paneli Gerçekleştirildi

İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen "Akademik Sohbetler 13: Kabul Edilişinin 100. Yılında İstiklal Marşı ve İlk Besteleri" paneli 12 Mart saat 15’te Rektörlük binası Mavi Salon’da gerçekleştirildi.


Açılış konuşmalarını İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Alkan ve Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Balcı’nın gerçekleştirdiği programda İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hikmet Toker “Belgeler Işığında İstiklâl Marşının Kabul Edilme ve Bestelenme Süreci” başlıklı konuşmasını sunuldu. Akabinde Türkiyat Musiki Heyeti, İstiklâl Marşı’nın ilk bestelerinden oluşan özel bir seçkiyi müzikseverlerle buluşturdu.

Enstitü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Balcı konuşmasında TBMM’nin 2021’i Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı yılı ilan etmesini işaret ederek bu yılın İstiklal Marşı’nın yazılmasında etkili olan şartların hatırlanmasıyla geçmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Balcı konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “İstiklal Marşı’nın yazıldığı dönemde Türk Milleti bir yıkım içerisinde, ordusu dağıtılmış ve devleti yıkılmış bir haldeydi. Sonrasında başlayan İstiklal Mücadelesi içinde Türk Milleti’ni teşvik edecek, ikna edecek hem de orduyu tekrar toparlayacak hem de halka manevi kuvvet verecek bir marşa ihtiyaç vardı. Bu durum da aslında bizim bir geleneğimizle ilgili. Göktürklerden beri davul ve tuğ kullanılarak orduyla bütünleşmiş olan halkın müzikle tanışması söz konusuydu. Osmanlı da bu gelenek içinde söz katılarak Mehter geleneğini oluşturmuştur. 2. Mahmut reformlarıyla Mehter geleneği Batılı bir yorumla devam etmiştir. Bu durumla birlikte İstiklal Marşı da diğer marşlarımız gibi içinde bulunduğu çağın şartlarını, Türk Milleti’nin yaşadığı zorlukları içeriyor. Mehmet Akif Ersoy’un üstlendiği bu görevle birlikte İstiklal Marşı’nın bestelenmesi için de ayrı bir süreç geçti ve burada İstiklal Marşı’nın bestelenme sürecinden izleri etkinlik sonunda canlı şekilde dinleyeceğiz.”

Bu Eser Türk’ün İstiklalinin, Gücünün Simgesi Olarak Bu Topraklarda Dalgalanmaya Devam Edecek

Açılış konuşmasını gerçekleştiren Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Alkan, İstiklal Marşı’nın yazıldığı dönemin samimiyetine ve heyecanına vurgu yaparak İstiklal Marşı’nın bir daha yazılamayacağını söyledi. Prof. Dr. Haluk Alkan sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Mehmet Akif Ersoy’un yazmış olduğu bu eser Türk’ün istiklalinin, gücünün simgesi olarak bu topraklarda dalgalanmaya devam edecektir. İstiklal Marşı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘ya istiklal ya ölüm’ sözü ile özetlediği bir direniş ruhunu temsil etmektedir. Mehmet Akif, İstiklal Marşımızı yazarken asla karamsarlığa düşmemiştir, zaten onu tanıyanlar şiirlerinde asla karamsarlığa düşmediğini söylemişlerdir.”

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hikmet Toker “Belgeler Işığında İstiklâl Marşının Kabul Edilme ve Bestelenme Süreci” başlıklı konuşmasında İstiklal Marşı öncesinde Osmanlı’da bestelenen marşlar, Dünya’da önde gelen marş örnekleri ve Batılılaşma sürecinde Osmanlı’da marşların değişimini ele aldı. Marşın etimolojisi gereği Fransızca ‘marche’ yürümek kelimesinden geldiğini dile getirecek, büyük piyade birliklerinin düzenli yürümesini sağlamak için marşların kullandığını söyledi. Osmanlı’da Batılılaşma öncesi marşlar yerine çeşitli peşrevlerin kullanıldığını dile getiren Doç. Dr. Toker, mehter ve Batılı marşların müzikal anlamdaki farklarını anlattı. Doç. Dr. Hikmet Toker sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Ülkeler vatandaşlarına çeşitli duyguları vermek amacıyla marşları kullanmışlardır. Milli marşlar 17. yüzyılda ortaya çıkarak vatandaşların kahramanlık, cesaret ve bağlılık duygularını ortaya çıkarılmasını sağlamıştır. Osmanlı dönemi Batı müziği anlamında tüm formların bulunduğu bir tarihtir ve müzikal anlamda marşlar Osmanlı kültüründe önemli yer tutmuşlardır.” Osmanlı sultanlarına gönderilen marşlara da değinen Doç. Dr. Hikmet Toker, konuşmasında bu marşların sultana ulaşması aşamasında uygulanan protokolü de ele aldı. Padişahtan padişaha marşların değişiklik gösterdiğini söyleyen Doç. Dr. Toker, Mahmudiye Marş-ı Sultani’yi örnek vererek bu marşın müzikal anlamdaki değerini, tarihsel önemini dinleyicilere anlattı. Doç. Dr. Toker konuşmasında Cumhuriyet öncesi İstiklal Marşı yazımının yeni bir milli ruh arayışının işareti olduğunu söyleyerek Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nın seçilme sürecini dinleyicilere aktardı. Farklı İstiklal Marşı bestelerini de katılımlara aktaran Doç. Dr. Hikmet sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Ali Rifat Çağatay’ın bestesi son olarak kabul edilse de halen daha tartışmalı bir beste olarak ön plana çıkmıştır. Bu sebeple meşhur kemancı Osman Zeki Üngör’ün bestesi kabul ediliyor. Fakat sonrasında 1924 yılında İstiklal Marşı’nın bestelenmesi için bir yarışma açılıyor. 1930 yılına kadar besteler konusunda tartışmalar devam etse de Osman Zeki Üngör’ün bestesi kabul ediyor. O dönemde yarışmaya yetiştirmek için bestelerini alelacele yapan müzisyenler İstiklal Marşı’nın formuna uygun olmayan besteler yapmışlardır. Osman Zeki Üngör’ün bestesi de bu kapsama alınabilir.”

Program, Türkiyat Musiki Heyeti’nden Yaprak Sayar, Harun Korkmaz, Ahmet Cavit Altınkaynak, Alper Uskur, Enes Durceylan ve Serap Çağlayan’ın İstiklal Marşı’nın çeşitli besteleri ve Ordunun Duası eserlerinden oluşan konseriyle sona erdi.

Haber: Ahmet Çağatay Bayraktar
Fotoğraf: Başar Uzun, Seyithan Er
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü



Öne Çıkan Haberler

İÜ Dil Merkezi Online/Canlı YDS/YÖKDİL Eğitimleri Başlıyor

korkma istiklalmarşı sergi

100. Yılında İstiklal Marşı Etkinliklerinin İlki Olan “Korkma!” Sergisi Gerçekleştirildi

ECHE

Üniversitemizin ECHE Başvurusu 100 Tam Puanla Kabul Edildi

dişhekimliği yardım

Diş Hekimliği Fakültemizden Batman'daki Köy Okuluna Yardım Eli

İletişim Fakültesi Öğrencilerimiz, “Genç İletişimciler” Yarışmasında 2 Ödül Kazandı

yökanadolu

Üniversitemiz Heyeti “YÖK Anadolu Projesi” Çalışmaları Kapsamında Şırnak Üniversitesi'ni Ziyaret Etti