İstanbul’un En Büyük Hamamı: İÜ II. Bayezıd Türk Hamam Kültürü Müzesi
İstanbul’daki 16. yüzyıl hamamları içerisinde gösterişli mimarisi, boyutu ve çifte hamam oluşu ile dikkat çeken II. Bayezıd Türk Hamam Kültür Müzesi Osmanlı dönemi hamam eşyalarının yanı sıra Bizans dönemine ait birçok eseri de sergiliyor. Müzenin müdürü Yazgülü Turan müzenin yapısı, müzede bulunan eserler ve müzede düzenlenen sergiler hakkında bilgi verdi.
Hamamın Beyazıt Külliyesi’nin bir parçası olduğunu söyleyen Yazgülü Turan, “II. Bayezıd Hamamı, Yavuz Sultan Selim’in annesi II. Bayezıd’ın eşi Gülbahar Hatun tarafından vakıf yapısı olarak inşa edilmiş. Gösterişli yapısı ve dikkat çeken ölçüleri nedeniyle Hamam-ı Kebir olarak da adlandırılan hamam İstanbul Üniversitesi’nin mülkiyetine girdikten sonra restore edilip 26 Mayıs 2015 tarihinden itibaren müze olarak kullanılmaya başlandı” dedi.
Osmanlı döneminde Lale Devrinin bitmesine neden olan Patrona Halil İsyanı’nın önderi Yeniçeri Halil’in bu hamamda çalıştığını belirten Turan, bu nedenle hamamın ‘’Patrona Hamamı’’ olarak da bilindiğini vurguladı.
“Osmanlı Hamam Kültürünün Altın Çağı”
Osmanlı döneminde hamamların bir gelenek haline geldiğini ve insanların gelin hamamı gibi özel günlerde de burayı kullandığını söyleyen Turan, “Hamamlar antik Yunanlılar’ da başlayıp Roma’da devam eder. Osmanlı döneminde ise altın çağına ulaşmıştır” diyerek sözlerine devam etti.
‘’Erkekler ve Kadınlar Bölümünden Oluşan Çifte Hamam’’
Dikdörtgen bir kütleye sahip olan hamamın, erkekler ve kadınlar bölümünden oluşan çifte hamam şeklinde tasarlandığını söyleyen Turan, ‘’Erkeklerin girişi Ordu Caddesi’ne, kadınların girişi ise Kimyager Derviş Paşa Sokağı’na açılıyor. Ordu Caddesi tarafına bakan büyük kubbeli soyunmalık birimine gelen ziyaretçiler burada soyunup havlularını aldıktan sonra ılıklık denen ön temizliğin yapıldığı yere geçiyor. Ön temizlik bittikten sonra sıcaklık kısmına geçen ziyaretçiler asıl banyo işlevini burada gerçekleştiriyor’’ dedi.
“Kalıcı ve Geçici Sergi Mekânları Bulunuyor”
İstanbul Üniversitesi’ne geçtikten sonra müze olarak kullanılmaya başlanan hamamın kalıcı ve geçici olmak üzere iki ayrı sergi mekânı bulunduğunu belirten Turan, “Kalıcı sergi mekânlarında Osmanlı dönemine ait hamam eşyalarından oluşan havlu sedir örtüleri, nalınlar, peştamallar, hamam tasları, şifa tasları, kildanlıklar, taraklar ve o dönem de şampuan yerine kullanılan killerin yanı sıra yıkanma sonrası ikram ve keyif için sunulan kahve-çay takımları ile yemek takımları sergileniyor” diyerek sözlerini sürdürdü. Ayrıca müzede Bizans dönemine ait Arkeoloji Müzesi’nden getirilen sütun başlıkları, plakalar ve Roma döneminden kalma Theodosios Anıtı’ndan geriye kalan tek parça da sergilenen eserler arasında bulunuyor.
Müzenin geçici sergi kısmında ise muhtelif dönemlerde farklı sergileri ağırladığına değinen Turan,”İstanbul Üniversitesi bölümünün sergilerine, Halk Eğitim Merkezi sergilerine, akşam sanat okulları ve Fatih Belediyesi’nin düzenlediği Bienal gibi sergilere de ev sahipliği yapıyoruz” dedi.
“Çocuk Atölye Çalışmaları Düzenliyoruz”
Hamamın aynı zamanda değişik projelerde de yer aldığına değinen Turan, “Millî Eğitim Bakanlığı ile Hijyenik Okullar Projesi kapsamında tüm okullar müzeyi dolaştı. Ayrıca her sene bir okulla protokol yapıp proje kapsamında ayda iki kere o okulu müzede ağırlıyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Müze hafta içi her gün 09.00 ile 16.30 arasında ücretsiz gezilebilmektedir.
Haber: Sevda ÖZDEMİR
Fotoğraf: Furkan YAZICI
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü
Öne Çıkan Haberler
İstanbul Üniversitesi AUZEF Vizyon 2023 Toplantısı Gerçekleştirildi
Üniversitemiz Personeli Yüzme Şampiyonasında 3 Madalya Kazandı
“Kadınların Başarısı, Kendi Güçlerinin Ürünüdür”
Girişimcilik Kulübü’nden “Her Alanda Kadın” Etkinliği
“Sivil Toplum Kuruluşları Günümüz Koşullarına Ayak Uydurmalı”
İstanbul Üniversitesi’nden Yeni Uluslararası Projeler