İstanbul Üniversitesi Ana Kapısı ‘‘Türkiye’nin Kapıları’’na Konu Oldu
İstanbul Üniversitesi’nin tarihi ana kapısı, TRT-Türk’te yayınlanan ‘‘Türkiye’nin Kapıları’’ adlı belgesel programında tanıtıldı.
Beyazıt meydanından yükselen ve tarihe meydan okuyan İstanbul Üniversitesi’nin görkemli ana kapısı, TRT-Türk’te yayınlanan yapımcılığını Selin Çekiç ve yönetmenliğini Murat Özfilizler’in üstlendiği ‘‘Türkiye’nin Kapıları’’ belgeselinin 11.bölümünde tanıtıldı. Programda İstanbul Üniversitesi ana kapısının yıllara meydan okuyan tarihinden ve dönemin farklı sanat akımlarından etkilenen mimarisinden bahsedildi. Ayrıca programda, İstanbul Üniversitesi ana binasının tarih boyunca hangi farklı amaçlarla kullanıldığı yer aldı.
Türkiye’nin Kapıları Programı İçeriği
“Evler yan yana gelir cadde olurlar. Caddeler yan yana geldikçe şehir, şehirler yan yana gelir ülke olurlar ve dünya işte böyle doğar. Evlerin, şehirlerin ve ülkelerin yani dünyanın her yerinde açılmayı bekleyen kapılar var. Geçmişten bugüne, bugünden geleceğe bekleyenlerin umutla durduğu, gidenlerin özlemle yolcu edildiği kapılar. Ahşaptan, çelikten ve taştan. Kimi zaman misafirlere aralıklı, kimi zaman rüzgarın tokat gibi çarptığı, kimi zaman yüzümüze kapanıp, kimi zaman yeni dünyalara açılan kapılar. İşte o kapılardan biri de Yeditepeli İstanbul’un Beyazıt semtinde her gün sayısız öğrenci için açılıp kapanan İstanbul Üniversitesi’nin kapısı. İstanbul Üniversitesi’nin ana girişi olarak kullanılan bu abidevi görünüşlü kapının mazisi 1864 yılında yaptırılan Harbiye Nezareti’ne kadar uzanmaktadır. Bu bölgede önce Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinden sonra inşa ettirdiği ilk saray olan Eski Saray bulunmaktayken daha sonra sarayın sınırları içine 1826 yılında yeniçeri ocağının kaldırılması üzerine Bab-ı Seraskeri tesis edilir. Bugün o dönemde barok mimari üslubuna sadık kalınarak inşa edilen yapılar ve kapının yerinde, Abdülaziz’in yaptırdığı oryantalist üsluptaki kapı ve arkasında İstanbul Üniversitesi’nin Ana Binası olarak kullanılan Harbiye Nezareti bulunmaktadır.
İstanbul Üniversitesi’nin simgesi haline gelen kapı ve kapının iki yanını çevreleyen ikiz köşkler, Fransız Mimar Borgues tarafından İstanbul surlarının ana kapısı olan altın kapı için tasarlanmıştır. Ancak bu düşünce tasarlandığı biçimde gerçekleştirilememiş ve Harbiye Nezareti’nin Ana Kapısı olarak tarihteki yerini almıştır. Bazı araştırmacılar bu kapının Abdülmecid döneminde Yedikule semtinde Mühendis Bekir Paşa tarafından tasarlanan şehrin giriş kapısı planlarına göre yapıldıklarını da söylerler.
Anıtsal kemerli, birbirine bitişik üç parçadan meydana gelen kapının ana girişlerini oluşturan, ortada büyük bir kemer açıklığı iki yanında ise daha küçük tarihi kemer açıklıklarıdır. İki yanındaysa birbirinin aynı dendanlı burçlar biçiminde tasarlanmış iki katlı odalar vardır. Odaların zemininde sivri, basık kemerli kapı ve pencereler, birinci katta ise atnalı kemerli pencereler açılmıştır. Büyük kemer pembe ve beyaz renkli taşların alternatif dizilişi ile örülmüş hafif sivri, atnalı biçiminde ve çift kademelidir. Büyük kemeri mukarnaslı başlıklı ikili sütun grupları taşır. Aynı sütunlar küçük kemerli açıklıkların dış kenarlarında da vardır.
Cephede büyük kemerin hemen üzerinde dönemin tanınmış hattatı Şefik Bey’in 1865 tarihli Cel-î Sülüs kitabesi görülür. Kitabenin orta bölümünde ‘‘Daire-i Umur-ı Askeriyye’’ yazılıdır. Bunun sağ ve solunda askeri bir tesisin amacına uygun olan ayetler seçilmiştir. Sağ tarafta Fetih Suresi’nin birinci Ayeti olan ‘‘Biz sana apaçık bir fetih yolu açtık.’’ ibaresi vardır. Sol tarafta ise aynı surenin üçüncü Ayeti olan ‘‘Seni kıymetli bir zaferle destekledik.’’ ibaresi bulunmaktadır. Alınlık bölümünde üzerinde daha önce Abdülaziz’in tuğrası bulunan oval madalyonda, bugün TC harfleri ve altında da İstanbul Üniversitesi yazmaktadır.
Üniversite binasına bakan kitabe de ise devrin bir başka ünlü hattatı Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin ‘‘Askere nüzhet kulu tebşir eder tarihini Lütf-i şah Abdülaziz şir der-i nasr-ı aziz’’ ibareli tarih beyti okunur. 19. yüzyılda Avrupa'yı etkisi altına alan oryantalizmin etkileri en belirgin biçimiyle, Osmanlı başkentinde ki Harbiye Nezareti’nin kapısında görülür. Özellikle büyük kemerin iki yanında ki A biçiminde ki bezeme ve kemer biçimleri Magrip ve Endülüs binalarından ilham alınarak oryantalist üsluba göre uygulanmıştır.
Beyazıt meydanından yükselen bu görkemli kapıdan dünya tarihine yön veren yüz binlerce insan geçmiştir.
Programı izlemek için tıklayınız: http://iuwebtv.istanbul.edu.tr/?p=6526
İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
Öne Çıkan Haberler
İÜWEBTV Yayında
Kadın Basketbol Takımımız Eurocup'ta Yarı Finale Yükseldi
Ocak Ayında 13 Okul Üniversitenizi Ziyaret Etti
Kurum İçi “Elektronik Belge Sistemi” Eğitimi Verildi
İÜ Diş Hekimliği Fakültesi Mezuniyet Sonrası Kursları
İstanbul Vatandaş Karnesi’nin İlk Sonuçları Açıklandı