“Hücre Tedavileri” Pek Çok Hastalık İçin Umut Oluyor

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı’nda Uzman Dr. Semih Bağhaki ile kök hücre naklini, yan etkilerini ve başarılarını konuştuk.

Uzman Dr. Semih Bağhaki, kök hücrelerin anne karnından itibaren sahip olduğumuz ve ölene kadar vücudumuzun farklı yerlerinde bulunmaya devam eden tamir, yenileme veya hastalıklarla savaşma görevleri olan hücreler olduğunu belirtti, Uzman Dr. Semih Bağhaki şunları dile getirdi: “Kök hücre nakli, daha doğru bir tanımlamayla ‘Hücre Tedavileri’ hastalık, doku kaybı veya fonksiyon kaybı tedavisi için hastanın kendi dokularından elde edilen kök hücrelerin veya yenileyici hücrelerin kullanılmasıdır.Hücre Tedavileri’, bugüne kadar geleneksel tıp metodları ile yeterli tedavi edemediğimiz birçok durum için umut sağlamaktadır. Örnek vermek gerekirse; farklı hastalıklara bağlı iyileşmeyen yaralar, yanık veya trafik kazası gibi durumların sebep olduğu doku veya fonksiyon kayıpları, yüz yaşlanması, eklem sertlikleri, bazı nörolojik hastalıklar bugün itibariyle ‘Hücre Tedavileri’ ile eskisinden çok daha başarılı biçimde tedavi edilebilmektedir.”


İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı’nda Hücre Tedavileri’nin 2012 yılından bu yana yapıldığını belirten Uzman Dr. Bağhaki, “Yanık veya trafik kazası gibi durumların sebep olduğu izler veya hareket kısıtlılıkları, romatizmal hastalıkların neden olduğu cilt erimeleri veya yaraları, diyabetik ayak yaraları, uzuvlara giden sinirlerin iyileşmeyen yaralanmaları kliniğimizde bu tekniklerle tedavi edilebilmektedir” dedi.

“Hücre Alım İşlemlerinde İz Kalma Riski Yok”

Plastik cerrahide uygulama alanı bulan hücreleri cilt altı yağ dokusundan veya kemik iliğinden aldıklarını söyleyen Uzman Dr. Bağhaki, “Hücre alım işlemleri ameliyathane koşullarında yapılan ve neredeyse hiç iz bırakmayan işlemlerdir. Plastik cerrahide hücreler alındığı gibi en çok 2-3 saat süren işlemler sonrası aynı koşullarda hastaya uygulanır. Yani tedavinin hücre alım ve uygulama aşamaları beraber yaşanır. Bunun dışında henüz yaygınlaşmamış yapay doku üretimleri için ise hastadan önce gerekli hücreler alınır ve hasta taburcu edilir. Hücreleri uygun laboratuvar ortamlarında doku eşdeğeri parçalara dönüştürülmesi sonrası ikinci bir seans halinde doku eşdeğerleri hastaya nakledilir. Plastik cerrahi dışındaki bazı tıp branşlarında hücre tedavileri damar içi uygulamalarla yapılır” ifadelerini kullandı.

Hangi tip kök hücre nakli türünün tercih edileceğini hem hastaya ait faktörlerle, hem de söz konusu hastalık veya duruma ait faktörlerle ilişkili olduğunu ifade eden Uzman Dr. Bağhaki, “Vücudunda yeterli cilt altı yağı olmayan bir hastada yağ dokusu kaynaklı hücre tedavilerini yapmak zorlaşır. Bir başka örnek olarak bacaklarda dolaşım yetersizliği tedavisinde kemik iliği kaynaklı hücreler tercih edilir. Yine bir başka örnek vermek gerekirse, estetik cerrahide yüz gençleştirme amaçlı olarak yağ dokusu kaynaklı hücreleri tercih etmekteyiz” şeklinde konuştu.

“Uygulamalarda Komplikasyon Riski Düşük”

Plastik cerrahide hücre uygulamalarının genel olarak düşük bir komplikasyon oranına sahip olduğunu söyleyen Uzman Dr. Bağhaki, “En çok karşılaşılabilecek yan etki, hastanın tedaviden beklediği ölçüde fayda görmemesidir. Yani, hasta hücre tedavisinden zarar görmemiş ancak yeterince fayda da görmemiştir. Bunun dışında hücre tedavilerinin nadiren gözlenebilecek yan etkilerinden biri uygulama yapılan bölgede meydana gelen ve geçmesi uzun zaman alabilen şişliklerdir. Bunun dışında nadir ama önemli bir başka durum, uygulanan hücrelerin altta yatan hastalığın biyolojik davranışını değiştirmesidir. Yani, hücre tedavileri mevcut hastalığın seyrini neredeyse her zaman olumlu yönde etkilerken nadiren kötüleştirebilmektedir de. İstenmeyen durum veya sonuçlar bazen hastanın genetik faktörlerine, bazen hastalık şiddetine ve bazen de tedavi tekniğinin yetersizliğine bağlıdır. Hücre tedavilerinin halen yeni yeni anlaşılmaya başlanmış boyutları bulunmaktadır. Bu bakış açısıyla daha emekleme döneminde olduğumuzu söylemek yanlış olmaz. Fakat emekledikten sonra yürüyeceğimizi ve muhtemelen önümüzdeki 10-15 yılda da koşacağımızı söylemek de yanlış olmayacaktır” dedi.

“Hücre Tedavileri Kabul Edilebilir Bir Hızda Hastaya Fayda Veriyor”

Hücre tedavileri sonrası hastaların değişen bir yelpazede iyileşme bulguları verdiğinden bahseden Uzman Dr. Bağhaki, “Örneğin, kanser tedavisi amacıyla radyoterapi görmüş ancak ışın alan bölgede geçmeyen ağrıları veya yanmaları olan bir hastaya yapacağımız yağ dokusu kaynaklı hücre uygulaması sonrası ertesi gün ağrılarında azalma gözlemlediğimiz olur. Buna karşılık, romatizmal bir hastalığın neden olduğu iyileşmeyen bir yaranın hücre tedavilerinde fayda görmesi için birkaç seans tedavi ve dolayısıyla birkaç hafta gerekebilir. Ancak bu durumda bile, hastanın başka alternatifi olmadığı düşünülürse hücre tedavileri kabul edilebilir bir hızda hastaya fayda vermektedir” şeklinde konuştu.

Çoğu zaman hücre tedavilerinin kısmen faydalı olduğunu söyleyen Uzman Dr. Bağhaki, “Burada şunu vurgulamak gerekir. Hücre tedavileri, mevcut diğer yöntemlerin tıkandığı noktalarda umut olmaktadır. Mucize iddiasında bulunmak bilimsel ve ahlaki olmaz. Dolayısıyla örneğin bir diyabetik ayak yarasını yağ dokusu kaynaklı hücre tedavisi ile iyileştirip hastayı yürütebilirsiniz. Ancak bir yıl sonra aynı hasta, aynı ayakta veya diğer  ayağında yeni bir yarayla kliniğe tekrar başvurabilir. Bütün bu süreçlerin nasıl ilerleyeceği, daha önce konuştuğumuz üzere hem hastaya, hem hastalığa, hem de tedavi tekniğinin kalitesine bağlıdır” diye belirtti.

Kök hücre naklinin başarı oranlarından bahseden Uzman Dr. Bağhaki konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Hücre tedavileri her boyutuyla değişken bir konudur. Yani uygulama alanları çok geniş, uygulama teknikleri değişkendir ve dolayısıyla bu durum sonuçlara da yansımaktadır. Örneğin, hücre tedavisi ile bir hastaya %0 ile %100 arasında değişen oranlarda faydalı olabilirsiniz. İyileşmeyen bir yarayı tümüyle iyileştirebilirken bir başka yarada neredeyse hiç başarılı olamayabilirsiniz. Genel olarak plastik cerrahinin hücre uygulamalarında %30 ile %70 oranında klinik başarı öngörmek mümkündür. Hangi hastanın bu yelpazede nerede duracağını ise her zaman bilemeyebilirsiniz” dedi.


Öne Çıkan Haberler

10’uncu Ege Analitik Kimya Günleri Düzenlendi

YÖK Üye

İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Tuncer YÖK Üyeliğine Yeniden Seçildi

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Çelenk Koyma Töreni Gerçekleştirildi

Sezaryen Oranı %50’ye Ulaştı

İÜ Enformatik Bölümü’nden Büyük Başarı

Türkiye Denizleri Bakterilerinin Biyoteknolojik Kullanımı Çalıştayı Yapıldı