40 Yıllık İstikrarlı Başarı; İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü bu sene 40. yılını kutluyor. Enstitü Müdürü Prof. Dr. Yasemin Işıktaç ve Enstitü Sekreteri Armağan Görücü ile İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün başarıları, çalışmaları ve işleyişi hakkında konuştuk.
“40 Sene Boyunca 65 Bine Yakın Öğrenciyi Mezun Ettik”
Konuşmasına İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü hakkında bilgi vererek başlayan Prof. Dr. Yasemin Işıktaç, “Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün tarihini görmek istiyorsanız hemen duvarda müdürlerin resimleri var. Aslında onun uhdesinde örgütleniyor. Mesela Rektörümüz de Enstitünün müdürleri arasında. Tabi yönetmelikle birlikte çalışıyoruz, tamamen de bağımsız değiliz. Yükseköğretime ilişkin kanun ve yönetmelikler bizi bağlıyor. Ayrıca Sosyal Bilimlere ilişkin oluşturulmuş ögeler ile çalışıyoruz. Toplamda bu 40 sene boyunca 65 bine yakın öğrenciyi mezun ettik. Türkiye’de hiç olmayan programları da getirmenin ve büyümenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.
Enstitüde müdürlük yapıyor olmanın akademik kariyer açısından başarılı bir durum olduğunu belirten Prof. Dr. Işıktaç, “Benim burada 2. dönemim. Bizim sözleşmelerimiz 3’er yıllık arayla yenileniyor. Ben Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün bir numaralı diplomasının sahibiyim, Hukuk Fakültesi’nden 1983 mezunuyum, tesadüfen onu da yeni öğrendim. Buraya sayın Rektörümüzün teveccühüyle müdür olmuş oldum. Aslında tekrar idari bir görev almak istemiyordum ama bir araştırma enstitüsünün müdürlüğünü yapıyor olmak akademik kariyer açısından bence çok çok başarılı bir şey, çoğu idari göreve de tercih edeceğim bir şey” dedi.
İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Türkiye’de Birinci Sırada
Enstitünün geniş çaplı bir kurum olduğunu belirten Prof. Dr. Işıktaç, “Sosyal Bilimler Enstitüsü gerçekten çok büyük. Dünya ölçeğinde belki ilk 10’un içerisindedir, Türkiye’de birincidir. Bu 40 yıllık süre içerisinde 65 binden fazla öğrenci mezun etmiştir. Bizim yapılanmamızda, yani Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün yüksek lisans doktora ve tezsiz yüksek lisans programlarıyla birlikte yapılanması bu 3 programın totalinde bir hizmet vermeye dönüşmüş durumda. Aynı zamanda program sayısı çok yüksek. Bir kısmı Türkiye’de ilk kez açılmış bölümler. Sosyal Bilimler Enstitüsü olduğu için İstanbul Üniversitesi’nin totalinde çok sayıda fakülte var” şeklinde konuştu.
Program çeşitliliğinin çok olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Işıktaç, “İnterdisipliner çalışma alanları var. Doğrudan enstitüye bağlı olan bölümler var veya fakülte yapısı etrafında yapılmış programlar var. Bunları biz İstanbul Üniversitesi’nin lisans üstü yönetmeliği çerçevesinde idare ediyoruz. Ben ve 2 müdür yardımcım var, idari kadro olarak 40 küsür personelle birlikte çalışıyoruz. Burada personeller genellikle fakülte ve program bazında görevleri takip ediyorlar, her sene de değişiyor. Bu sene yeni çıkan afla birlikte yaklaşık 4500 kişilik bir ek ilave gelmiş oldu. Bunlardan da 3 bin 870’e yakın olan öğrenci kesin kayıtlarını yaptırarak programa dahil oldular. Böylece bizim öğrenci sayımız 15 bini aşmış oldu. 40 kişi 15 bin kişiye hizmet veriyor” dedi.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Örgütlenerek Güçleniyor
Paydaşları ve öğrencileriyle çok geniş bir yapı olduklarını belirten Prof. Dr. Işıktaç, “Bir de yönetim kurulumuz var. Yönetim kurulunu da üst yönetim belirliyor. Yönetim kurulu üyelerimizi genellikle öğrencinin sayısı ve program sayısı en fazla olan fakültelerden seçiyoruz. Haftada bir gün toplanıyoruz ve dosyalar üzerinden kararlar veriyoruz. Yani aslında Enstitünün izlemiş olduğu program kendi içerisinde haftalık dinamikler halinde ilerleyen bir program. Sosyal Bilimler enstitüsü tabi İstanbul Üniversitesi’nin tek enstitüsü değil, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sağlık Bilimleri Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüleri var. Bunlar içerisinde belki Sağlık Bilimleri 2 bin kişiyle bir parça yaklaşabiliyor ama biz çok sayıda fakülteden ve bağımsız programdan oluştuğumuz için oldukça geniş bir enstitüyüz” dedi.
Enstitünün örgütlenerek güçlendiğini söyleyen Prof. Dr. Işıktaç, “Sosyal Bilimler Enstitüsü başlangıçtan itibaren örgütlenmesini güçlendirerek ilerlemiş. Mesela önceleri Rektörlük Binası içerisinde bir odada çalışılmış daha sonrasında İktisat Fakültesi bünyesindeki bir binaya taşınmış. Buraya ben geldiğimde bu binamızda hizmet veriyorduk. Burası tarihi bir bina, her tarafı kalem işli, merkeze yakın, metroya yakın bu öğrenciler için bir imkân. Çok sayıda üst bürokrata da hizmet veriyoruz. Mesela belediyeye ilişkin hizmetlerimiz var, polislere ilişkin hizmetlerimiz var, turizmle ilgili çalışanlar için tezli ve tezsiz yüksek lisans programlarımız ve doktora programlarımız var. Bizde 30 kişilik bir kontenjan açılırsa ona 300-350 kişi müracaat eder. Fazla tercih edilen bir program. Bunun sebebi de markanın İstanbul Üniversitesi oluşu, diğer bir sebebi de alanda en parlak hocaların olması yani akademik gücü de insanların tercihini arttırmaktadır” ifadelerini kullandı.
“İnterdisipliner Çalışan Alanlar Yeni Bilimsel Gelişmeler İçin İmkân Sunuyor”
Birçok programa öncülük ettiklerini belirten Enstitü Sekreteri Armağan Görücü, “75 tane doktora programımız var, bunların 8 tanesi disiplinler arası program. Bunlarla birlikte 2 sanatta yeterlilik programı ve 132 tezli yüksek lisans programı var, bunların da 19’u disiplinlerarası program. Ayrıca 22 tezsiz yüksek lisans programı mevcut. Disiplinler arasında altı üstü yoktur, bir aradadır ve direkt enstitüye bağlıdır, bir fakültenin akademik kadrosuyla ilerlemez, birden fazla fakültenin ve öğretim üyesiyle müfredat oluşturulur, öğrenim öyle şekillendirilir. Mesela Türkiyat Araştırmaları böyle bir bilim dalı. Doktorası da var, yabancı öğrenciler için Türkçe Eğitim Programı böyle bir program, bunlar bizim genelde öncülük ettiğimiz programlar. Avrasya Araştırmaları, Avrupa Birliği, yüksek lisanstaki disiplinler arası programlarımızda, mesela Engellilik Araştırmaları böyle bir örnek” dedi.
İÜ Devlet Konservatuvarının da kendi bünyelerinde bulunduğunu ve çalışmalar yürüttüğüne değinen Prof. Dr. Işıktaç, “İstanbul üniversitesi Devlet Konservatuvarı da buraya bağlı. Biraz farklı gelebilir. Konservatuvar ilkokuldan başlayarak da devam ediyor. Velili öğrencilere de hizmet veriyoruz biz konservatuvar dolayısıyla. Yani sadece lisans, lisansüstü değil bu. Tabii ki bunun bir özelliği daha var, sanatta yeterlilik üstünden gidiyor. Bizdeki doktora yeterlilikle değil. Yine Enstitü çerçevesinde İstanbul Araştırmaları var. Müzecilikten de özel olarak bahsetmek isterim. Fethiye Erbay hocanın başkanlığında o da Türkiye’de ilk kurulan programdır, aynı zamanda doktorası da vardır. Bugün de Türkiye genelindeki müzelere giderseniz eğer lisansüstü eğitim almışsa onların da çoğu İstanbul Üniversitelidir” dedi.
İnterdisipliner çalışmaların bilimsel gelişmelere öncülük ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Işıktaç, “Bu tür interdisipliner çalışan alanlar yeni bilimsel gelişmeler için de imkân sunuyor. Sadece hukuk bilen, sadece işletme bilen, sadece hastalıkla ilgili işleri bilen değil bilimsel gelişmeler de interdisipliner alandaki gayretlerle birlikte şekilleniyor. Yani gelişme eğilimlerini ortaya çıkartan bu interdisipliner çalışma başarısı gösteren bölümler. Oralarda Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün oldukça yaratıcı programları var. Yine Sosyal Bilimler Enstitüsü çok sayıda yabancı öğrenci barındıran bir enstitü. 58 farklı ülkeden 1650 öğrenci kayıtlı. Çok farklı ülkelerden öğrencilerimiz var” dedi.
İstanbul Üniversitesi Araştırma Üniversiteleri Arasında 5. Sırada
Kadın çalışmalarının enstitü bünyesinde Türkiye’de bir ilk olduğunu belirten Armağan Görücü: “Bölümler kendi aralarında hem paslaşıyorlar hem de çok fazla değişik alan oluyor. Kadın çalışmalarını da atlamamak gerekiyor. Türkan Saylan ile Necla Arat Hoca kurmuşlardı. Kurulduğunda dünyada 2. Türkiye’de 1.’ydi. İstanbul Üniversitesi böyle bir ilke de imza atmıştır. Kadın Çalışmalarında da bu disiplinler arası kavramı çok yer tutmuştur ve tez konularına özellikle öğrencinin lisans eğitiminin üstüne inşa ettikleri için öğrenci hukuk mezunuysa Medeni Hukukla ve kadın haklarıyla özdeşleştirilmiş tez üzerine çalışırlar, öğrenci iletişim mezunuysa basın ve kadınla ilgili ya da medyayla ilgili bir tez yazdırırlar. Mutlaka bir önceki eğitimiyle bu alanı birleştirecek çok tez yazdırmışlardır. Yani literatüre katkıları da çok fazla oluyor” ifadelerinde bulundu.Enstitünün İstanbul Üniversitesi’nin araştırma üniversiteleri arasında derece almasında çok büyük katkısı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Işıktaç, “Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün kayıtlı öğrencisi çok ama aynı zamanda mezun ettiği öğrenci sayısı da çok büyük. Mezun ettiği öğrenci sayısı araştırma üniversitesinde derece almakta çok ciddi katkı sunuyor. Böyle olunca araştırma üniversiteleri arasında İstanbul Üniversitesi 5. sıraya çıkmış durumda. Bunun sağlanmasında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün çok büyük katkısı var” dedi.
Öğrencilerin mezun olduktan hemen sonra diplomalarına ulaşabildiklerini belirten Prof. Dr. Işıktaç, “Mezun sayısı artı bir de doktora tezi savunanlara yine YÖK aracılığıyla konulmuş bir makale yazma külfeti bulunuyor. O makaleler de onlara yapılan atıflar da araştırma üniversitesi profilini de oldukça yükselten bir durum. Doktora tezi yazan o tezini savunmaya girmeden bir hakemli dergide İstanbul Üniversitesi’nin adının geçtiği bir makale yazmak durumda, yayın kriterlerini yükselten bir şey. Her öğrenciye böyle bir makale yazma zorunluğu olunca İstanbul Üniversitesi’nin atıf sayısında bir yükselme oluyor. Rektörümüz de bu duruma çok önem veriyor. Mezun olan öğrenci neredeyse mezuniyet kararı çıktıktan bir hafta sonra diplomasını alabiliyor. Bu önceden böyle değildi, bu durum 3-4 sene sürüyordu. Rektör hocamız da teveccühü gösteriyor ve öğrencilerimize diplomaları mezun olduktan hemen sonra ulaşıyor” şeklinde konuştu.
İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Türkiye’de Öncü Konumunda
Eğitimin yüz yüze olmasından yana olduğunu belirten Prof. Dr. Işıktaç, “Deprem sebebiyle online eğitime geçildi, çok üzgünüz tabii. Ben eski bir hoca olarak yüz yüze eğitimi tercih ederim. Bu enerji alışverişidir çünkü sadece kitabi bilgi aktarılmaz. Öğrencinin sorduğu sorular da sizin bir daha düşünmenize sebep olur. Üniversite, paylaşımlı bir alandır. Yüz yüze eğitim tercih ederim ama şartlar böyle elverdi. Onda da Bilgi İşlem Daire Başkanlığı ve AUZEF’in katkılarıyla aksamadan online eğitimlerimiz oluyor, internet de oldukça başarılı. Ama bilgi alanını daralttığını düşünüyorum ben. Her zaman hibrit bir eğitimin olması gerektiği düşüncesindeyim. Ders programları kapsamında dersler uygulamalı ve teorik şekilde işleniyor. Mesela bir Maliye hocası programlar, evraklar üstünden derslerini işleyebiliyor, uygulamalar da onun içerisinde var ama İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bir araştırma enstitüsü olduğu için dersler genel olarak teorik şekilde yürütülüyor” dedi.
Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün Türkiye’de öncü konumda olduğunu söyleyen Prof. Dr. Işıktaç, “Tabii ki Sosyal Bilimler Enstitümüz öncü konumda, sadece İstanbul Üniversitesi’ndeki diğer enstitülerin öncüsü diyemeyeceğim diğer enstitülerle de birlikte çalışıyoruz. Bizim büyüklüğümüz ve sorun çözmek için hızlı hareket etme külfetimiz. Çünkü burada en ufak bir aksama olduğunda çok sayıda insana, paydaşa etki edebiliyor. Hem sevgili Armağan hem ben hızlıca düşünüp hareket etme konusunda bir başarı gösterdik” dedi.
Hedefimiz Öğrencilere 24 Saat İçeresinde Cevap Veriyor Olmak
İki yöntemle başarıya ulaştıklarına değinen Prof. Dr. Işıktaç, “Başarımızın altında da iki yöntem var. Bir tanesi ilke kararları aracılığıyla ilerlemek, yönetmelikler çerçevesinde bir alanda birden fazla grubu etkileyen bir kararı hemen üst yönetimin de iznini alarak web sayfamızda yayınlıyoruz. Böylece öğrenci şimdi ne yapacağım sorusunu düşünmüyor. Eşitlik açısından da destekleyici bir şey yani çözüm olarak ürettiğimiz şeylerden birisi. Bu ilke kararları aracılığıyla ilerliyoruz. Bizim de vakit sorunumuz çözülmüş oluyor böylelikle. İkincisi de taleplere ilişkin bir kolaylık olarak 48 saat içerisinde mail müracaata yanıt verme zorunluluğu oluşturduk. Büyük oranda da bunu gerçekleştirdik. Danışma maillerine yazılan sorunları 48 saat içerisinde dosyalarına bakarak mutlaka çözüyoruz. Herkesin cevaplayacağı şeyler olmadığı için bu cevapları şef düzeyinde tutuyoruz. Bu uygulamamız kaygı düzeyini çok düşürmüştür, çok da takdir almıştır” dedi.
Bundan sonraki süreçti sistemi hızlandırmak gayretinde olduklarını belirten Prof. Dr. Işıktaç, “Bu iki uygulamamızı çok başarılı götürdüğümüzü düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte ben 24 saat içerisinde öğrenciye cevap üretebiliyor olmayı isterim, sistemi hızlandırmak açısından” dedi.
Birlikte Çalışarak İlerlenebileceğine Olan İnancımız Yüksek
Öğrenciye dönük bir sistemle çalıştıklarını ifade eden Armağan Görücü: “Çalışmasına ve araştırmaya yeni başladığım bir şey var. İstanbul Üniversitesi’nin web sitelerinde standart bir kurulum var. Fakülteler için, enstitüler için, yüksekokullar için veya araştırma merkezleri için. O standardın dışına çok çıkamıyorsunuz, formalizasyonu çok bozamıyorsunuz. Ama bir orta panelde oynayabileceğimiz bir skala var, o skalada ben öğrencinin klasik ve çoğu web sitesinde olan sıkça sorulan sorular kısmı yerine orada görsel ve tıklayıp izleyebilecekleri bir şey olması gerektiğini düşünüyorum. Bunu 3’e bölerek tezsiz yüksek lisans, tezli yüksek lisans ve doktora olarak düşündüm. Böylelikle doktora hakkında bilgi almak isteyen öğrenci diğer iki bölümle uğraşmadan direkt bilgi alabilecek. Görsel bir bilgilendirme daha çok akılda kalıyor. Bizim hızlı düşünmemiz, çözüm bulmamız gerekiyor. Çünkü hizmet duruyor, 15 bin 200’e varan bir öğrenci sayısı var ve bu günden güne artıyor” şeklinde konuştu.
Birlikte çalışarak başarıyı yakaladıklarını belirten Prof. Dr. Işıktaç, “Bizim web sitemizdeki fotoğrafımız sizin için buradayız diyen bir fotoğraftır. Benim duygum odur ve birlikte çalışarak ilerlenebileceğine inancım da çok kuvvetlidir. Onu da temin ettik diye düşünüyorum, gayretteyiz, çalışmaya devam ediyoruz” dedi.
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü
Öne Çıkan Haberler
Çocuk İstismarı ve İhmaline Yaklaşımda Multidisipliner Ekibin Güçlendirilmesi Sempozyumu Gerçekleştirildi
Hemşirelik Fakültesi'nin Yeni Dergisi CURARE, İlk Sayısıyla Yayında
Online/Canlı Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Sertifika Programı Başlıyor
“Onar-Sarıca Hukuk Devleti Günü AİHM’in Kamulaştırma Uyuşmazlıklarına Yaklaşımı” Etkinliği Gerçekleştirildi
Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’dan İstanbul Tıp Fakültesi’ne Ziyaret
İÜ Yayınevi 35.000 Yayın Sayısıyla Açık Erişimde Bir Mihenk Taşı