3 Aralık Dünya Engelliler Günü “Engellilikte Hak Temelli Yaklaşım ve Erişilebilirlik” Paneli Gerçekleştirildi
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen 3 Aralık Dünya Engelliler Günü “Engellilikte Hak Temelli Yaklaşım ve Erişilebilirlik” Paneli 1 Aralık’ta İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Doktora Salonunda ve çevrim içi olarak gerçekleştirildi.
Panelde, İstiklal Marşı ve saygı duruşunun ardından açılış konuşmalarını yapmak üzere öncelikle İÜ ENUYGAR Merkez Müdürü Prof. Dr. Resa Aydın söz aldı. İÜ Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Resa Aydın 2 oturumdan oluşan “Engellilikte Hak Temelli Yaklaşım ve Erişilebilirlik’’ panelde engellikte erişilebilirlik hakkı üzerinde duracaklarını belirtti. 2018’de düzenlenen dünden bugüne engellilik kongresinde konuşulanlarla alakalı yayınlanan “Engellilik Tarihi Yazıları’’ kitabı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Resa Aydın, “Geçen yıl ve bu yıl konuşulanlarla alakalı bir kitap daha oluşturulmasını planlıyoruz. Engellilik Araştırmaları Yüksek Lisans programımız üniversitemizin bünyesinde mevcuttur. Yüksek lisans programımıza kaynak olması açısından bu kitapların yazılmasını önemsiyoruz” şeklinde konuştu.
“Toplumu Oluşturan Tüm Birey Eşit Haklara Sahiptir’’
Konuşmaya devam eden İÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller ‘’Toplumu oluşturan tüm bireyler eşit haklara sahiptir. Engelli bireylerin de kaynakların erişimine ve sosyal olanaklardan eşit kullanma hakkı mevcuttur. Bu hakların toplumdaki tüm bireyler için eşit olması da yasalarla korunuyor” ifadelerine yer verdi. Engellilerin dış mekân ve kentsel yaşam alanlarından tek başına faydalanabilmelerinin önemini vurgulayan Prof. Dr. Eyüpgiller, “Bu durumda engelleri ortadan kaldırmak önemlidir. Sağlık meslek gruplarına da büyük görev düşmektedir” şeklinde sözlerine devam etti. Farklı gereksinimi olan insanların binalardan çıkabilmesi ve farklı alanlara ulaşabilmelerinin sağlanmasının önemini vurgulayan Prof. Dr. Eyüpgiller her birey için tasarım yapan mimar, iç mimar ve peyzaj mimarı yetiştirmeyi amaçladıklarını ifade ederek sözlerine son verdi.
Ardından konuşmaya İÜ Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Faruk Kerem Giray devam etti. Prof. Dr. Faruk Kerem Giray engelli bireylerin yasal haklarının korunduğu maddeleri hatırlatarak konuşmasına başladı. Türk borçlar kanununda görme engelli bireylerin imza atarak işlemlerini yapabileceğinin belirtilmesine karşın bankacılık işlemlerinde bunun uygulanmadığını, şahit arandığını ifade eden Prof. Dr. Giray bu tarz uygulamaların ayrımcılığın var olduğunu gösterdiğini belirtti. Hâkim ve savcı olmak için aranan gereksinimlerde de engelli bireylerin ayrımcılığa uğradığının altını çizen Prof. Dr. Giray, “Kamu hizmetlerinin sunulduğu çoğu bina erişilebilir değil. Avukatların çoğu işaret dilini bilmemektedir. Arabulucuların da yine yeterli bilgiye sahip olmadıklarını görmekteyiz” ifadelerine yer verdi.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Erişilebilirlik Konusunda 2 Bayrağa Sahip
İstanbul Üniversitesi erişilebilir kütüphane, amfi ve öğretim görevlisi odaları konusunda oldukça dikkatli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kerem Giray, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin de eğitime ve sosyal faaliyetlere erişilebilirlik konusunda 2 bayrağa sahip olduğunu aktardı.
İÜ Hukuk Fakültesi öğrencisi ve Engelli Öğrenci Temsilcisi Oğuz Uğur, “İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandığımda heyecan ve endişe duyuyordum. Erişilebilirlik konusunda kafamda soru işaretleri vardı. Kayıt işlemleri ve ders materyallerinin erişilebilir olması oldukça önemli” şeklinde konuştu. “Hak temelli yaklaşımın engelli ve engelsiz bireylerin birlikte zaman geçirerek olacağını düşünmekteyim’’ ifadelerine yer veren Oğuz Uğur üniversite bünyesinde bulunan Paralimpik Bisiklet Kulübü’nün sosyalleşmeye fayda sağladığını aktardı.
Öğrenci temsilcisi Oğuz Uğur’un ardından İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak söz aldı.
“2020 Erişilebilirlik Yılı”
İstanbul Üniversitesi olarak engelliler günü etkinliğini 3 Aralık’ta pek çok etkinlik olması nedeniyle 1 Aralık’ta gerçekleştirdiklerini belirten Prof. Dr. Ak, “2020 yılı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Erişilebilirlik Yılı” olarak ilan edildi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı “2020 Erişilebilirlik Yılı” kapsamında engelli kişilerin sosyal ve ekonomik hayata katılımına ve kamu hizmetlerinden yararlanmalarına katkı sağlayan proje ve uygulamaların öne çıkarılmasına ilişkin çalışmalar yapıyor” dedi.
“İstanbul Üniversitesi Engelli Öğrenci ve Personel Sayıları ile Engelli Kişilere Yönelik Eğitim ve Çalışma Ortamı Sunuyor”
İstanbul Üniversitesi’nin engelli öğrenci ve personel sayıları ile engelli kişilere yönelik eğitim ve çalışma ortamı sunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ak, “2020 yılı itibariyle, 85’i Örgün Eğitim, 1629’u Açık ve Uzaktan Eğitim olmak üzere toplam 1714 engelli öğrencimiz üniversitemizde eğitim görmektedir. Personel sayılarımıza gelecek olursak, 13’ü akademik, 190’ı idari olmak üzere toplam 203 engelli personelimiz üniversitemizin bünyesinde görev almaktadır” dedi.
İÜ Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin 2003 yılında disiplinler arası bir yaklaşımla engelliliğin hak temelli tanıtılıp, korunması ve bu doğrultuda uygulamalı faaliyetler geliştirilmesi amacıyla faaliyete başladığını belirten Prof. Dr. Ak şunları kaydetti
“İÜ Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi Faaliyete başladığı andan itibaren her sene, özellikle de 3 Aralık Dünya Engelliler Gününde verimli çalışmalar yürütmektedir. Üniversitemiz Engellilik Araştırmaları Yüksek Lisans Programı 2017 – 2018 Akademik Yılında öğrenci alımına başladı. İlk mezunumuzu verdiğimiz programımızda şu anda 28 aktif öğrencimiz bulunmaktadır.”
“İstanbul Üniversitesi Yükseköğretim Kurulu’nun Düzenlediği ‘Engelsiz Üniversiteler Bayrak Ödülleri’nde 2019 Yılında 4, 2020 Yılında ise 5 Ödüle Hak Kazanmıştır”
İstanbul Üniversitesi’nin Yükseköğretim Kurulu’nun düzenlediği “Engelsiz Üniversiteler Bayrak Ödülleri”nde 2019 yılında 4, 2020 yılında ise 5 ödüle hak kazandığına değinen Prof. Dr. Ak, “İstanbul Üniversitesi Yükseköğretim Kurulu’nun düzenlediği ‘Engelsiz Üniversiteler Bayrak Ödülleri’nde 2019 yılında 4, 2020 yılında ise 5 ödüle hak kazanmıştır. İstanbul Üniversitesi 2019 yılında; Mimarlık Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Fen Fakültesi Uzay Bilimleri ve Astronomi Bölümü için Turuncu Bayrak, Prof. Dr. Fuat Sezgin Kongre ve Kültür Merkezi için ‘Mekânda Erişim Adaylık Ödülü’ almıştır. ‘Kişisel Ödüller’ kategorisinde de İstanbul Üniversitesi Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Engelli Öğrenci Birimi Koordinatörü Prof. Dr. Ayşe Resa Aydın’a engellilere yönelik katkılarından verilen ‘Engelli Dostu Ödülü’ verilmiştir. Böylece 2019 yılında üniversitemiz bu alanlarda toplam 4 ödüle layık görülmüştür. Üniversitemiz 2020 yılında ise, İktisat Fakültesi Ek-1 Bina ile ‘Mekanda Erişilebilirlik’ kategorisinde Turuncu Bayrak, Hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakültelerinde hem ‘Eğitimde Erişilebilirlik’ kategorisinde Yeşil Bayrak hem de ‘Sosyo-Kültürel Faaliyetlere Erişilebilirlik’ ile Mavi Bayrak, Eczacılık ve Hukuk Fakülteleri, Hukuk Fakültesi Kütüphanesi ve Beyazıt Merkez Kampüs ile ‘Mekanda Erişilebilirlik’ kategorisi aday üniversite olarak Turuncu Bayrak ödüllerine layık görülmüştür” diyerek konuşmasına devam etti.
“İstanbul Üniversitesi Olarak Küresel Salgın Döneminde de Engelli Öğrencilerimizin Eğitimlerine Rahatça Ulaşabilmeleri İçin Çalışmalar Gerçekleştirdik”
Konuşmasını bitirmeden önce İstanbul Üniversitesi’nin küresel salgın döneminde de engelli öğrencilerin eğitimlerine rahatça ulaşabilmeleri için çalışmalar gerçekleştirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Ak, “İstanbul Üniversitesi olarak küresel salgın döneminde de engelli öğrencilerimizin eğitimlerine rahatça ulaşabilmeleri için çalışmalar gerçekleştirdik. Üniversitemizin COVID-19 Dönemi Engelli Öğrenci Desteği Faaliyet Raporu’ndan öne çıkan öğeleri şöyle özetleyebilirim: 16 Mart tarihinde İÜ AUZEF asenkron eğitime geçti ve 28 Mart tarihinde engelli öğrencilere yaşadıkları sorunlarla ilgili Google Form üzerinden anket düzenlendi ve asenkron sistemdeki problemler sorgulandı. 30 Mart tarihinde İÜ AUZEF Senkron eğitime geçti. 3 Nisan tarihinde engelli öğrencilerin bilgiye erişim sorunlarını azaltmaya yönelik “Öğretim Üyeleri için Öğrenme Sistemi Erişilebilirlik Kılavuzu” hazırlanarak, AUZEF kanalıyla öğretim üyelerinin maillerine gönderildi. 7 Nisan tarihinde ‘Engelli Öğrencilerin Uzaktan Eğitimde Yaşadığı Sorunlar’ anketi sonuçları değerlendirildi” şeklinde aktardı.
Prof. Dr. Ak sonuçları, “Öğrencilerden bazılarının yaşadıkları sorunların sistemin erişilebilirliğinden değil, öğrencilerimizin sistemi kullanmaktaki bilgi ve deneyim eksikliğinden kaynaklandığı belirlendi. Öğrencilere web sitesi ve toplu e-postalar aracılığıyla sisteme erişimde yaşanan ortak sorunlar hakkında bilgilendirme yapıldı. 11 Mayıs tarihinde ‘COVID-19 Dönemi Engelli Öğrenci Desteği Faaliyet Raporu’ hazırlandı ve web sitelerimizde yayınlandı. 10-16 Mayıs Engelliler Haftası Etkinliği olarak ‘COVID-19 Mücadelesi ve Engelli Toplum’ başlıklı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Yaşlı ve Engelli Hizmetleri Dr. Orhan Koç, Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Başkanı, Türkiye Engelliler Konfederasyonu Temsilcisi ve Eğitimde Görme Engelliler Derneği Başkanının konuşmacı olduğu Web Panel yapıldı. 11 Mayıs - 27 Mayıs tarihleri arasında on adet Engellilik Araştırmaları Semineri yapıldı. 16 Mayıs tarihinde Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeofizik Mühendisleri Odası ile ‘Afete Hazırlıkta Engellileri Unutma’ Paneli gerçekleştirildi. Mayıs, Haziran, Eylül ve Ekim aylarında Aylık Engelli Öğrenci toplantıları online olarak Zoom üzerinden yapıldı. Bu toplantılarda öğrencilerin yaşadıkları sorunlar, kişisel gelişim ihtiyaçları, erişilebilirlik, savunuculuk konuları engelli öğrencilerle sohbet şeklinde paylaşıldı. 2 Temmuz - 20 Ağustos tarihleri arasında dört adet Engellilik Araştırmaları Yaz Semineri yapıldı. Yaz döneminde Engelli ve Engelsiz öğrencilere yönelik Online olarak Temel İşaret Dili Eğitimi Kursu ve İngilizce Konuşma Kursu yapıldı. 24 Ekim tarihinde bu yıl Üniversitemizi kazanan öğrencilere oryantasyon toplantısı yapıldı. 26 Ekim tarihinde İÜ ENUYGAR Engelli Öğrenci Akademik Danışmanlarıyla Zoom üzerinden 2020-2021 Eğitim Yılı Akademik Bilgilendirme Toplantısı yapıldı, öğrenci sorunları, işleyiş ve aksayan durumlar tartışıldı” şeklinde belirtti.
Konuşmasını panelin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederek bitiren Prof. Dr. Ak, “Açıkça görüldüğü üzere, üniversitemiz salgın döneminde de engelli öğrencilerimizin sorunlarını tespit etti ve bu sorunları çözmeye yönelik girişimlerde bulundu. Buna binaen, İstanbul Üniversitesi olarak, “Uluslararası Engelliler Gününde” “erişilebilirlik” meselesini engelli hakları üzerinden değerlendiren bir panel hazırladık. Başta İstanbul Üniversitesi Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşe Resa Aydın olmak üzere emek veren bilim kuruluna ve İÜ AUZEF dekanı Prof. Dr. Levent Şahin’e teşekkürü bir borç bilirim. İleride atacağımız adımlara yol göstermesini dilediğim bu panelin verimli geçmesini diler, saygılarımı sunarım” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından “Engellilikte Hak Temelli Yaklaşım ve Erişilebilirlik’’ paneli Prof. Dr. Neşe Kars Tayanç ve Doç. Dr. Zümrüt Ecevit Satı başkanlığında başladı.
“Yeti Yitimi ve Engellilik Hastalıktan Çok Farklı Kavramlar”
Prof. Dr. Resa Aydın, Engellilik ve Erişebilirlik başlıklı sunumuna engellilik tanımı ve engellilikle ilgili verileri paylaşarak başladı. Konuşmasına engellilikteki bakış açımızın hak temelli yaklaşıma nasıl evrildiğini ve erişebilirlik ile ilgili temel kavramları anlatarak devam eden Prof. Dr. Resa Aydın, “Engellilikle ilgili genelde iki ana kavramdan bahsederiz. Bunlar, yeti yitimi ve engelliliktir. İkisi birbirinden oldukça farklı konuları ifade etmektedir. Yeti yitimi daha çok bedenle ilgili yapılarda ve işlevlerde oluşan kayıplar, azalmaları ifade ederken engellilik daha çok toplumsal, sosyal bir konumu ifade etmektedir. Yeti yitiminde yaklaşım tedavi yönündeyken engellilik ile ilgili konularda yaklaşım daha çok topluma dahil olmayı engelleyen konuları ortadan kaldıran sosyal politikalar, özgürleşme olarak karşımıza çıkmaktadır. Her iki kavramın da hastalık kavramından çok farklı konular olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum” dedi.
Öğretim Görevlilerinin Nasıl Erişilebilir Ders Materyali Hazırlayacağına Dair Kılavuz Hazırlandı
COVID-19 sürecinde eğitim erişilebilirliği hakkında bilgi veren İstanbul Üniversitesi öğrencisi Ilgın Aydınoğlu, “Bu süreç başladığından itibaren yaşanabilecek sorunları öngörerek çalışmalarımıza başladık. Çevrim içi eğitimde erişilebilirlikle alakalı anket oluşturduk ve öğrencilere e-posta üstünden gönderdik. Anket sonuçlarını raporladık ve bundan bir kılavuz oluşturduk” ifadelerine yer verdi.
Öğretim görevlilerinin nasıl erişilebilir materyal hazırlamalı konusunda kılavuz hazırladıklarını aktaran Aydınoğlu, “Koyulan videolara alt yazı eklenmeli ve işaret dilinin olmasına dikkat edilmeli. Biz gönderdiğimiz kılavuzda görsel materyallerin de basit düzeyde betimlenmesi gerektiğini belirttik. Görme engelli bireyin bilgiye erişmesine sağlayacak şekilde betimlenmesi önemlidir. Canlı videolarda da ‘gördüğünüz gibi’ ifadelerine yer verilmemesi gerekiyor” dedi. İşitme engelli öğrencinin olma ihtimaline karşı da öğretim görevlisinin kameraya yüzü tam dönük ve yavaş bir şekilde konuşmasının önemine değinen Ilgınoğlu, “Sadece pandemi döneminde değil her zaman ders materyali hazırlarken bunlara dikkat edilmelidir” diyerek sözlerini noktaladı.
“Tüm Kullanıcılar Tarafından Erişebilir ve Kullanılabilir Bir Hale Sokmak Önemli’’
Ardından İÜ Edebiyat Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. İshak Keskin “Görme Engelli Bireylerin Bilgi Kurumların İnternet Sitelerine Erişebilirliği: Bilgi Kurumları Özelinde Bir Değerlendirme’’ konusu hakkında konuşmaya devam etti. Kurumların internet sitelerinde erişilebilir olunmasının altını çizen Prof. Dr. Keskin, “İnternet sitesini tüm kullanıcılar tarafından erişilebilir ve kullanılabilir bir hale sokmak çok önemlidir. İnternet kullanımının yaygınlaşası, üretim ve tüketime her alanın dijitalleşmesi engelli bireylerin siteye erişiminin önemini de arttırdı. Amerika’da yasal bir gereklilik artık web erişilebilirliği. Bizde henüz doğrudan bir yasa olmasa da 2020 erişilebilirlik yılı ilan edildi” şeklinde aktardı.
Henüz tam anlamıyla istenilen tip internet sitesi erişilebilirlik durumuna ulaşılmadığını belirten Prof. Dr. Kesin, “Yaşamınızdan bir kare değişirse hayatınıza engelli olarak başlayabilirsiniz. Yaşam farklı şeyler getirebilir ve bu bazen daha zoru da olabilir. En azından elinizdekileri nihai anlamda yapmak önemlidir” ifadelerini kullandı.
“Talep Olmaksızın Engelli Bireyde Farklı Bir Uygulamaya Gidilemez’’
Stajyer Avukat Ayşe Begüm Bozkurt “Bankalarda Noterlerde Görme Engelli Bireylerin İmzalarının Geçerliliği ve Uygulamada Yaşanan Sorunlar’’ hakkında bilgi verdi. Borçlar kanunu 15. maddesince görme engelli bireylerin talepleri dahilinde imza için şahit aranacağını belirten Bozkurt, talep edilmezse bankada işlemler için imza atarken 2 şahit aranma özelliğinin yasal olarak doğru olmadığını aktardı.
Bozkurt, “Bankacılık işlemlerinin erişilebilirliğine daire yönerge vardır. Genel ilkeler bu yönergede belirlenmiştir. Bu yönetmelikte talep olmaksızın engelli kişide farklı bir uygulamaya gidilemeyeceği belirtiliyor. Uygulamaya bakıldığında kendi iç düzenlemelerin bunun aksi olduğunu söyleyerek sizden şahit isteniyor. Buna hukuki açıdan bakarsak iç düzenlemelerde de bu bahsedilen yönetmeliklere uygun olması gerekiyor’’ şeklinde bilgi verdi. Bozkurt bu yönergelere karşı bir uygulama yapıldığında neler yapılabileceğini anlattı.
“Herkes İçin Erişilebilir Bir Kent Mümkün”
Dr. Öğretim Üyesi Candan Zülfikar, “Herkes İçin Erişilebilir Bir Kent Mümkün” başlıklı sunumunda çağdaş kentlerin herkes için tasarlanmış olması gerekliliği üzerinde durdu. Dr. Öğr. Üyesi Zülfikar, “Çağdaş bir kent için en önde gelmesi gereken özellik herkes için tasarlanmış olmasıdır. ‘Azınlığın’ çoğunluk içinde var olması, herkesi kapsıyor olmasıdır. Yani erişebilir olmasıdır. Çünkü kentler, toplumun tüm bireylerine eşit yaşam hakkı sağlayamıyor ise, o toplumlar ve kentler çağdaş ve sürdürülebilir olamazlar. Burada tırnak içerisinde azınlık olarak belirttiklerim aslında evrensel tasarım piramidinin üst kısmını oluşturanlardır. Yani bazı kısıtlıkları nedeniyle toplum tarafından engelli kişiler olarak tanımlananlar dünyadaki en büyük azınlıktır” dedi
Dr. Öğretim Üyesi Candan Zülfikar’ın ardından İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi Ulaştırma ve Lojistik Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Ebru Demirci söz aldı. Doç. Dr. Demirci, “Türkiye’de Erişebilir Ulaşım: Mevcut Durum Analizi’’ konusunu değerlendirdi. Erişebilir seyahatin önemini anlatan Doç. Dr. Demirci “Evden çıktıktan sonra kaldırımın erişilir olmasından vardığınız son noktaya kadar erişebilir olmasını ele alıyoruz. Herkes için erişilebilirlik sloganımız. Sadece engelli bireyleri değil yaşlı, hamile ve çocukları da dikkate alarak mimari tasarım yapılmalıdır. Herkesi içinde barındıran bir yapıyı hedefliyoruz’’ sözlerine yer verdi. Yaşanan sorunları özetleyerek en temel sorunlardan birisinin kaldırımlar olduğu üstünde duran Doç. Dr. Demirci, toplumsal farkındalığın arttırılmasının önemini vurguladı.
“Hak Perspektifinden Türkiye’de Mekansal Erişebilirlik: Sorunlar ve Sebepler”
“Hak Perspektifinden Türkiye’de Mekansal Erişebilirlik: Sorunlar ve Sebepler” başlığındaki sunumunu gerçekleştirmek üzere söz alan Av. Hüseyin Varol, “2018 yılında Erişilebilirlik Daire Başkanlığı’nın vermiş olduğu resmi rakamlara göre Türkiye’de 3735 adet kamu binası denetlenmiş ve bu binalardan 86 tanesine erişilebilirlik belgesi verilmiştir. Türkiye’deki yapı stokunu değerlendirdiğimizde durum gerçekten çok vahim. Pozitif hukukumuz açısından daha 3194 sayılı kanunun ek 1 maddesine getirilen bir değişiklikle ki bu değişiklik 30 Mayıs 1997’de yapılıyor, üzerinden 23 yıl geçmiş bu hüküm, aslında tek başına yeterli olabilecekti. Bunun dışında Anayasamızın 10. maddesindeki ‘kanun önünde eşitlik’ ve 23. maddesindeki ‘seyahat özgürlüğü’ keza 61. maddesindeki ‘sakatların intibakına’ dayalı hüküm ve en önemlisi Anayasa’nın 90/5 maddesindeki ‘ulusal üstü belgelerin insan haklarına ilişkin olması halinde kanunların üstünde sayılması’na dair hükümlerden bahsedebiliriz” dedi.
‘’Karşılaştırmalı Hukuk Işığında Bilgi Teknolojilerine Erişebilirlik’’
Avukat Hüseyin Varol’un ardından, “Karşılaştırılmalı Hukuk Işığında Bilgi Teknolojilerine Erişebilirlik: Türkiye’de Güncel Durum ve Çözüm Önerileri” başlıklı sunumunu gerçekleştirmek üzere Av. Çağrı Yıldırım sözü aldı. Yıldırım konuşmasına bilgiye erişimin ve bilgi teknolojilerine erişimin daha önceki anlatılan sunulardaki verilerden daha geride olduğumuzu belirterek başladı. Konuşmasına bu konuda dünya genelinde yapılan uygulamalardan bahsederek devam eden Yıldırım, şunları kaydetti:
“Ne yazık ki bilgiye erişim ve bilgi teknolojilerine erişim bağlamında aslında bu anlatılardan da daha geride olduğumuzu söyleyebilirim. Tabi bu konuda dünya genelinde yapılan uygulamalardan bahsetmekte fayda var. Çünkü bu uygulamalar muhakkak ki bize yardımcı olacaktır. Pandemi dönemiyle beraber bilgiye erişim ve bilgi teknolojilerine erişilebilirlik kavramları hepimiz için daha kritik bir hal aldı. Belki de çok daha uzun bir süreçte yaşayacağımız gelişmeleri çok daha kısa zamanda kaydetmiş olduk. Tabi bu bağlamda baktığımızda özellikle Avrupa Birliği ve Amerika özelinde çeşitli uygulamaların, hukuki düzenlemelerin olduğunu görmek mümkün” şeklinde konuştu.
Av. Yıldırım sözlerine “Amerika’dan başlamak doğru olacaktır. Çünkü özellikle engelli hakları hareketi ve bunun sivil toplum bağlamında gelişmesinde çok öncü bir rol oynamış bir ülke. Baktığımızda iki temel kanun görmek mümkün. Bunlardan birincisi 1990 tarihli ‘Engelli Amerikalılar Kanunu’ bir diğeri de 1973 tarihli ‘Rehabilitasyon Kanunu’dur. Engelliler Kanunu çeşitli bölümlerden oluşmaktadır. İstihdam olsun, ayrımcılık olsun çeşitli alanlarda engelli haklarını düzenliyor ve tabi ki erişilebilirlik vurgusu da söz konusu. Fakat aslında bu kanunda doğrudan bilgi teknolojilerine erişilebilirliğe ilişkin bir hüküm yok. Bu durum biraz hukuki yapıdan kaynaklanmaktadır. Bahsedilen bu kanunun üçüncü bölümünde kamuya açık ve kamuya açık özel alanlar şeklinde bir tabir söz konusu erişilebilirliğe ilişkin olarak. Bilgi teknolojilerine ve bilgi erişimine vurgu yok. Fakat yine hukuk sisteminden kaynaklı binlerce dava bulunmaktadır” ifadeleriyle devam etti.
Haber: Yağmur Meltem ATİK, Fatmanur ARSLAN
Fotoğraf: Başar UZUN, Aylin AY
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü
Öne Çıkan Haberler
“Başarının İki Anahtarı, Yüksek Katma Değerli Ürün Üretmek ve Kadınların İş Dünyasına Katılmasını Sağlamaktır”
Doç. Dr. Ayca Yıldız Peköz’e Kimya Endüstrisinden Ar-Ge Ödülü
"İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Önemli Bir Geleneğin Temsilcisi"
İÜ İşletme Fakültesi’nden Uluslararası Sıralama Başarısı
Türkiyat Araştırma Enstitüsü Açılış Töreni ve "Akademik Sohbetler"in İlki Olan “Dîvânu Lugâti’t-Türk” Paneli Gerçekleştirildi
İlçe Bazında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi Projesi’nin Sonuçları Açıklandı