“28 Şubat Post-Modern Bir Darbenin Anatomisi” Paneli İstanbul Üniversitesi’nde Gerçekleştirildi
İstanbul Üniversitesi Akademi ve Araştırma Kulübü ile Hürriyet ve Adalet Derneği iş birliğinde düzenlenen “28 Şubat Post-Modern Bir Darbenin Anatomisi” paneli, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Fatma Betül Sayan Kaya’nın katılımları ile 28 Şubat 2018 tarihinde İÜ Rektörlük Binası Doktora Salonu’nda gerçekleştirildi.
Panel Hürriyet ve Adalet Derneği Genel Başkanı Taha Ayhan’ın yönetiminde gerçekleştirildi.
“28 Şubat Sürecinde Yaşananları Anlatmalıyız”
Panelde konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Fatma Betül Sayan Kaya, konuşmasında şunları dile getirdi: “28 Şubat sürecinde yaşananları anlatmalıyız. Bunu anlatacağız ki Türkiye olarak son 15 yılda, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde başta ekonomi olmak üzere sağlıkta, ulaşımda, alt yapıda, yerel yönetimlerde ve sosyal devlet anlayışında gerçekleştirdiğimiz atılımlar çok daha iyi anlaşılsın” dedi.
28 Şubat’ın demokrasi adına kara bir leke olduğunu dile getiren Bakan Kaya, o sürecin eski Türkiye’nin bir kesiti olduğunu söyledi. Bakan Kaya, o döneme tanıklık eden insanlar olarak, gençlerin bugünün Türkiye’sinin kıymetini bilmeleri açısından yaşananları anlatmak zorunda olduklarını belirterek, “28 Şubat din, ifade, tercih yapma özgürlüğü, teşebbüs, eğitim ve meslek seçme hakkı alanlarında ciddi ihlallerin yapıldığı, büyük mağduriyetler yaşatılan bir dönemdi. O dönemde laikliği kullanarak, ‘Hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır’ bir zihniyetle milletimize yön tayin etmeye çalıştılar. Yargıtay ayrı bir devlet, Anayasa Mahkemesi ayrı bir devlet, asker ayrı bir güç ve otoriteydi” şeklinde konuştu.
Yalan haberlerle iktidar partisinin kapatıldığını hatırlatan Bakan Kaya, böylece iktidarın bir anda siyaset sahnesinden silindiğini kaydetti. Bakan Kaya, 28 Şubat’ta şehit annelerinin askeri hastanelere alınmadığına dikkati çekerek şu değerlendirmelerde bulundu: “Askeri hastanelerin kapısından geri çevrilen şehit annelerini düşünün. Kamu kurumlarında görev yapan milyonlarca insanı fişlediler. Pantolonun dizinde kırışıklık olanları namaz kılıyor diye fişlediler. Bu üniversite ve bu salon o günlere şahittir. 28 Şubat’ı unutturmamak adına İstanbul Üniversitesi’ne tarihi bir misyon düştüğünü düşünüyorum. Haftalar süren etkinliklerle o dönemin zihniyetini anlatmak gerektiğini düşünüyorum.”
İmam hatip okullarında okuyanların katsayı uygulamasıyla mağdur edildiğini hatırlatan Bakan Kaya, özellikle kızların eğitimden uzaklaştırılmak istendiğini kaydetti. 28 Şubat sürecini, bedel ödeyenlerin daha iyi anlatabileceğini belirten Bakan Kaya, doktor olmak istemesine rağmen elektrik elektronik mühendisliği eğitimi alabildiğini söyledi. Bakan Kaya, yurt dışındaki eğitiminin ardından döndüğü Türkiye’de başörtülü eğitimde engellerin kaldırıldığını, İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni kazandığını ve doktor olduğunu belirtti.
“Millete ve Değerlerine Yönelmiş Bir Darbe”
28 Şubat’ın, millete ve değerlerine yönelmiş bir darbe olduğunu aktaran Bakan Kaya, şöyle devam etti: “Darbeler, sadece mevcut otoriteyi ve adalet ilkesini yok sayan değil, aynı zamanda insan hak ve hürriyetini, dini inançlarını hiçe sayan çağ dışı müdahalelerdir. Tarihimiz bize gösteriyor ki darbelerin arka planında hep dış güçlerle yapılan iş birlikleri vardır. Bu tespit, sadece Cumhuriyet döneminde değil, Osmanlı’nın son dönemi için de geçerlidir. Osmanlı Devleti, arka arkaya yaşanan darbeler neticesinde güçsüzleştirilmiş, ardından Birinci Dünya Savaşı ile dağılma noktasına getirilmiştir. Cumhuriyet döneminde de siyasetimize, yönetim anlayışımıza sürekli müdahale ettiler. 1960 darbesiyle Başbakan Menderes ve iki bakan idam edildi. 71 muhtırasıyla gençler ideolojik kavgalarla birbirlerine kırdırıldı. 1980 darbesiyle bu ülkenin 3 yılı askeri rejimle heba edildi. 1992-2002 arası 10 yıllık dönemde hükümetlerin ortalama ömrü bir buçuk yıl bile değildi.”
Bakan Kaya, demokrasiye müdahalelerin 28 Şubat sonrasında da devam ettiğinin altını çizerek, 27 Nisan e-muhtırası, 17-25 Aralık yargı darbesi ve 15 Temmuz darbe girişiminin bunun örnekleri olduğunu söyledi. 15 Temmuz darbe girişimine gelen süreci ve sonrasında yaşananları anlatan Bakan Kaya, 16 Nisan referandumunun önemine ve getirilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Türkiye’nin Gidişatını Etkileyen Bir Süreçti”
Panelde konuşan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aynur Görmez ise şunları dile getirdi: “Üzerinden 21 yıl geçti. Gerçekten çok uzun bir süre. Biz bile arkadaşlarla bir araya geldiğimizde, zaman nasıl bu kadar hızlı geçti ve Türkiye nasıl bu kadar büyük değişime ve dönüşüme uğradı diye hayretler içerisinde kalıyoruz. Biz burada bugün kişisel bir vurgu yapmadan o dönemi yaşamış herkes adına konuşuyoruz. Hepimizin hayat hikâyesi farklı. Eminim birçok yerden de duymuşsunuzdur. Hepiniz üniversite öğrencisisiniz. Bizi daha iyi anlayabilirsiniz. Okulunuza normal devam ediyorsunuz ve eğitiminizin ortasında bir gün okula geliyorsunuz ve olay içeri giremezsiniz ile başlıyor. Olay daha sonra ileri boyutlara gidiyor. Biz birçok şeyle nitelendirildik o dönem. Arkadaşlarımızla sivil direniş gerçekleştirdik. Bunu kendi fakültemizin kampüslerinden tutun da İstanbul Üniversitesi ve binlerce insanın olduğu protestolar izledi. Türk tarihinde çok derin izler bırakan protestolara da imza atmıştık arkadaşlarla o dönem.”
Bu travmayı hala derinden hisseden arkadaşları olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Görmez, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bunların bir kısmı okulunu bitirebildi, yurt dışına çıkabildi; ama bu imkânlara sahip olmayanların sayısı ve oranı çok çok daha yüksekti. Bazen diyorlar 28 Şubat yurt dışına çıkmanıza vesile oldu diye ancak durum böyle değil. Eğer 28 Şubat bir şeye vesile olduysa o da mücadeleci ruha oldu. Gerçekten o dönem çok önemliymiş. Biz o dönem samimi, saf öğrenci niyetimizle sorun çözülsün, okulumuza dönelim düşüncesindeydik ama Türkiye’nin gidişatını etkileyen bir süreçmiş. O başörtüsü mücadelesi Türkiye’de Müslümanların var oluş mücadelesiymiş. Bugün bunu çok daha iyi anlıyoruz.”
Panel katılımcılarından Gülşen Demirkol ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Hepimiz bu üniversitede olan anısını anlatıyor. Ben de o yıllarda bu üniversitenin öğrencisiydim. Bazı şeyleri izlemek ile yaşamak arasında o kadar derin fark var ki. Mümkünse izlememeyi sadece anlatmak istediğim kısmı anlatmayı tercih ediyorum. Çünkü bu beni ciddi yaralıyor, o yıllara dönüyoruz. 28 Şubat hep soruluyor ‘ne hissediyorsunuz’ şeklinde. Direniş, kararlılık, iman hissediyorum, hayatımın her döneminde de imanlı, coşkulu olmak isterdim. Gençlerden de anlatıları ‘O gün ben olsam ne yapardım diye dinlerlerse çok memnun olurum. Empati kurmanın dönemi anlamayı kolaylaştıracağını düşünüyorum. Biz bu mücadeleyi verdik ama bu mücadelenin çeşitli ayakları oldu, Üniversiteye girenler oldu, okulu bırakanlar oldu, yurtdışına gidenler oldu.”
Panelde kendi hayat hikâyesi üzerinden düşüncelerini dile getiren Anestezi Uzmanı Dr. Azra Özanbarcı ise 28 Şubat süreci ile ilgili şunları söyledi: “Tıp Fakültesi’ni kazanmak en temel hedeflerimden birisiydi. 1992 senesinde Tıp Fakültesini kazandım. İnönü Üniversitesi girişliyim aslında. Derslerim iyi olduğu için İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne geçiş yaptım. Aslında babam her türlü ideolojiden uzaktı. Ben ailemi karşıma alarak başörtüsü takmıştım. Dini hassasiyetlerim vardı. Üniversitenin 5. sınıfına kadar gelebildim ancak 5. sınıfta önümüze setler çekildi. 28 Şubat süreciyle birlikte amfilerde dışlanmaya başladık. Önce hocalar uyardılar. Biz çıkmamaya gayret sarf ettik ama ertesi günlerde bu karşı çıkmalarımız çok anlamlı olmadı. Amfilerin girişine polis konuldu, amfilere almamaya başladılar. Biz oturma eylemleri ve yürüyüşler gerçekleştirdik. Benim maddi imkânlarım iyi değildi. Burslarım kesildi. Memlekete ailemin yanına dönmek zorunda kaldım.”
Dr. Azra Özanbarcı konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Sizlerden elinizde bulunan değerlerin farkında olmanızı istiyorum. Biz biraz daha kapalıydık. Bu yasaklar bizim uyanışımız oldu. Anladık ki sen Allah yolunda bir adım atarsan, o sana gerçekten ciddi anlamda kapılar açıyor. Ben hayatımın her döneminde bu ufak fedakârlık karşısında Allah’ın rahmetini hissediyorum. Siz de daima mücadele edin ve sahip olduğunuzun kıymeti bilin.”
Panel, soru- cevap bölümünün ardından toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.
Haber: Hüseyin AKA, Ebru SÖNMEZ
İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
Öne Çıkan Haberler
Darülaceze Sakinleri ve İÜ Mensupları 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Yemeği’nde Bir Araya Geldi
Ünlü Arkeolog ve Hititolog Prof. Dr. Muhibbe Darga Hayatını Kaybetti
Avusturalya’da Yaşayan Türk Öğrencilerden İstanbul Üniversitesi’ne Ziyaret
Birinci Dünya Savaşının 100. Yılında Savaş ve Toplum "Eve Dönen Asker"
İÜ Edebiyat Fakültesi Konferansları’nın 10.’su “Antik Çağdan Günümüze İstanbul” Teması ile Gerçekleştirildi
İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı 7. Mezuniyet Sonrası Eğitim Programı Gerçekleştirildi