“27 Mayıs, Türk Demokrasisinin İlerleme Yollarını Tıkamış Bir Darbedir”

27 Mayıs 1960 darbesinin yıldönümünde, milli iradeyi hiçe sayarak milletin iradesini gasbeden darbeci zihniyet yeniden tartışılıyor ve lanetleniyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihine kara bir gün olarak geçen 27 Mayıs darbesi ile ilgili İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Alkan ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Adalet Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Fethi Gedikli önemli açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Haluk Alkan: 27 Mayıs’ta Türk Demokrasisi Büyük Yara Aldı ve Adalet Katledildi

27 Mayıs askeri darbesinin pek çok açıdan değerlendirilebileceğini ifade eden Prof. Dr. Alkan “Bütün bu tartışmaların ötesinde yapılan darbenin Türk demokrasisinin gelişim seyri üzerinde yarattığı olumsuz etki üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Eğer yaşanan hadiseye böyle bakılmazsa darbe sonrasının doğru bir değerlendirilmesi yapılamaz ve gelecek nesillere de demokrasi temelinde bir miras bırakılamaz” dedi.

Prof. Dr. Haluk Alkan şu değerlendirmelerde bulundu: “Her şeyden önce 27 Mayıs bir cuntalar darbesidir. Uzun süreli bir askeri rejim özleminden, partizanlığa uzanan bir yelpazenin ürünüdür. Bu yönüyle ordu hiyerarşisini bozmuş, darbecileri bir öç alma siyasetinin aracına dönüştürmüştür. İkinci olarak 27 Mayıs adaletin katlidir. Darbe sonrasında kurulan Yüksek Adalet Divanı ile hukukun evrensel ilkelerine aykırı olarak “kişiye özel” mahkeme kurulmuş, “suç ve cezanın kanuniliği” ilkesi hiçe sayılmış, yine “suç ve cezanın geriye yürümezliği” ilkesi darbecilerin çıkardığı kanunlarla yok sayılarak seçilmiş meşru lider ve siyasetçiler idam edilmiş, ömür boyu hapis cezaları verilmiş, sadece yargılananlar değil, aileleri de dahil olmak üzere ağır muamelelere tabi tutulmuşlardır. Bu uygulamalar, yalnızca 27 Mayıs darbesinde görülmemiş, sonraki yıllarda yapılan doğrudan veya dolaylı tüm darbelerde benzer yöntemlere başvurulmuştur. Bu anlamda 27 Mayıs ara rejim ihlallerinin başlangıcı olmuş ve aynı zamanda yol haritasını da oluşturmuş bir darbedir.”

“Millet iradesi tehditlere boyun eğmemiştir...”

“27 Mayıs, yeni Anayasanın kabulünden yaklaşık iki ay sonra idamların gerçekleştirildiği, idam tarihlerinden yaklaşık bir ay sonra seçimlere gidildiği bir süreci de işleterek, millet iradesinin tehditle yönlendirilebileceği gibi demokrasi dışı bir eğilimi de tetiklemiştir” diyen Alkan; “Millet iradesinin tehditlere boyun eğmeyip meşru demokratik yollarla tavrını koyması karşısında ise demokrasiyi vesayet altına alma gibi bir tutumla, meşru siyasi aktörler arasındaki rekabetin arasında derin uçurumlar oluşturmuş, siyasetin kutuplaşmasına dönük bir süreci de başlatmıştır. Türk demokrasi tarihi milletin meşru yollar ile demokratik iradesini ortaya koyarak 27 Mayıs’ın başlattığı sürece karşı direnişinin tarihidir. Bu direnişini kendisini en son 15 Temmuz’da bu kez canı pahasına meşruiyeti koruyarak göstermiştir” değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Fethi Gedikli: “27 Mayıs darbesi, Cumhuriyet’e karşı bir meydan okumadır…”


“27 Mayıs 1960 askeri darbesi, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin karşılaştığı en büyük meydan okumalardan biridir ve maalesef tek olarak kalmamış ardından bir dizi askeri darbe ya da müdahaleler dizisine yol açarak Türkiye’de yetişmiş siyaset kadrolarını tasfiye etmiş ve korkutmuştur. Böylece, sivil siyaset adamlarının yetkileri ciddi biçimde daraltılmıştır” diyen İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ve Adalet Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Fethi Gedikli, şu değerlendirmelerde bulundu:

“27 Mayıs askeri darbesini yapanlar, darbeyi duyurdukları bildiride seçilmiş meşru hükümete karşı herhangi bir itham yönelt(e)memiş, sadece “Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek”ten söz etmiş, “partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında, en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi, hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim” etmeyi vaat etmiştir. Görüldüğü gibi, burada herhangi bir somut iddia ve hukuki dayanak gösterilmemiştir. 

Kaldı ki, askeri darbeyi yapanlar, kısa süre sonra kendi içlerinde anlaşmazlığa düşmüş ve bir kısmı diğer bir kısmını tasfiye etmiştir. Darbeyi duyuran bildiriden de anlaşılacağı üzere, darbeyi yapanların, darbeden sonra nasıl bir yol takip edeceklerine dair bir yol haritaları da yoktur. Zamanla, halk iradesini kaale almayan, onu değersiz gören akademi ve entelektüel kesimlerden aktörlerin de çabalarıyla olağanüstü mahkemeler kurularak tabii hâkim ilkesi yok sayılmış, kanunsuz suç ve ceza olmaz temel hukuk ilkesi çiğnenerek kurulan ihtilal mahkemeleriyle, hukukun evrensel temel ilkeleri hiçe sayılarak, serbest seçimlerle millet iradesinin tezahürüyle iktidarı kullanan meşru siyasetçiler toplu olarak, açık ve bariz yargılama kuralları ihlalleriyle uzun hapis cezalarına ve idama mahkum edilmişlerdir. Darbe yönetimi, seçilmiş başbakan ve iki bakanının idam cezalarını infaz ettirerek Türk siyasetinde bugüne kadar sağalmamış derin bir yara açmıştır…”

İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü


Öne Çıkan Haberler

ramazan-bayramı kurban-bayramı

Prof. Dr. Abdülkadir Emeksiz: "Bayramlar kaynaşma ve paylaşma zamanıdır"

İstanbul KAGEM, “Yetenek Kapısı” Platformu ile Kariyer Yönetiminizde Sizlere Çok Daha Yakın

çevrimiçi-ders darülfünun-dersleri

“Bir Ülkenin Milli Kütüphanesi O Ülkenin Varlığının Önemli Bir Sembolüdür”

COVID-19 İstanbul-Tıp-Fakültesi Koronavirüs Sağlık-Çalışanları

Sağlık Çalışanları Tulum İçinde Sıcakla da Mücadele Ediyor

milli-mücadele 19-mayıs hukuk

Prof. Dr. Mahmut Ak: “Anadolu’dan Gitmeyeceğimizi Millî Mücadele ile Tüm Dünyaya Haykırdık”

Prof. Dr. Elif Haykır Hobikoğlu, Merkez Bankası Banka Meclisi Üyeliğine Seçildi