100. Yıl Perspektifiyle 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ve Millî Egemenlik Sempozyumu Gerçekleştirildi

2021 İstiklal Marşı Yılı etkinlikleri kapsamında Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Üniversitemiz iş birliğinde düzenlenen “100. Yıl Perspektifiyle 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ve Millî Egemenlik Sempozyumu”nun açılışı 2 Nisan 2021 tarihinde yapıldı. Sempozyum, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop ve Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’ın açılış konuşmalarıyla başladı.

Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, “Türkiye, dünya anayasacılık hareketleri içerisinde özel bir deneyime sahip ülkelerden biridir. Kanuna bağlı yönetim ilkesinin düşünsel kökenlerini, Yusuf Has Hacip tarafından 11. yüzyılda kaleme alınan Kutadgu Bilig eserinde görmek mümkündür. Bu nedenle Türk milleti en zor şartlarda dahi meşruiyet temelinde hareket etmeyi ilke edinmiş ve yönetsel geleneklerini de bu çerçevede hayata geçirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Millî mücadelenin bir Millî Meclis yönetiminde ve 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun çerçevesini çizdiği hukuki meşruiyet anlayışı temelinde yürütülmesi hiç şaşırtıcı değildir” şeklinde konuşarak sözlerine başladı.


“Teşkilat-I Esasiye Kanunu, Millî Mücadelenin İhtiyaçlarına Cevap Veren Bir Çerçeve Metindir”

Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun kabul sürecini tarihsel bir perspektifle ele alıp önemli özellikleri üzerinde duran Prof. Dr. Ak, şunları kaydetti:
“Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nı kaybetmesi üzerine; 1920 yılında İstanbul’un işgali ve son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin dağılmasıyla Mustafa Kemal, Heyet-i Temsiliye adına yayınladığı bildiride, “Ulusça olağanüstü yetki verilecek bir meclisin 19 Mart 1920’de Ankara’da toplantıya çağrılması ve dağılmış olan milletvekillerinden Ankara’ya gelebileceklerin de bu meclise katılmalarını” ilan etmiştir. 23 Nisan 1920’de toplanan Birinci Meclis, bir dizi yasama faaliyetiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk temellerini oluşturmaya başlamıştır. Birinci Meclis, Misak-ı Millî ortak amacı etrafında birleşerek tek yumruk olmayı bilmiştir. Büyük Millet Meclisi, 20 Ocak 1921’de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nu kabul etmiştir. 1921 Anayasası çok açık bir şekilde, birinci maddesinde, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu belirtmiştir. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu Millî mücadelenin ihtiyaçlarına cevap veren, 24 maddeden oluşan bir çerçeve metindir. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun diğer bir özelliği yerel yönetimleri katılımcı bir anlayışla düzenlemiş olmasıdır.”

1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişteki en önemli hukuki belge olduğunu belirten Prof. Dr. Ak, “Kanun Millî mücadele yönetimini ve genç Cumhuriyet’in hükümet sistemini meclis hükümeti olarak belirleyerek, Millet Meclisi’ni millet adına egemenlik yetkisini kullanan tek meşru organ olarak belirlemiştir. Meclis üstünlüğü ilkesi anayasa hukukumuza bu dönemde girmiştir” diyerek Millî egemenlik ve meclis üstlüğünün bu kanunun temel alınarak oluşturulduğunu vurguladı.

“Teşkilatı Esasiye Kanunu, “Kuvayı Millîye’yi Amil ve İrade-i Millîye’yi Hâkim Kılmak” Hedefinin Somut Bir Sonucudur”

Anayasa tarihimizde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun önemi üzerinde duran Prof. Dr. Ak, “1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, Millî yerel kongreler sürecinden süzülüp gelen, Erzurum ve Sivas kongreleri ile ortaya konulan amaçlar çerçevesinde “Kuvayı Millîye’yi amil ve İrade-i Millîye’yi hâkim kılmak” hedefinin somut bir sonucudur. Tam anlamıyla milletin asli kurucu iktidar olarak kendi geleceğine sahip çıktığının bir göstergesidir. Birinci Meclis bu iradenin kurumsal kimliği ve aynı zamanda meşruiyet kaynağını oluşturmuştur. Millet, meclisi ile tüm devlet erklerini uhdesinde toplayarak hem Millî mücadeleyi yönetmiş, hem de yeni bir devletin temellerini atmıştır” dedi.

Prof. Dr. Mahmut Ak, TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’a ve sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederek konuşmasını bitirdi.

“İstiklali Tam Yolunda İlerleyen Bu Millî Mücadele, Bütünüyle Millete Dayandırarak, Milletten Güç Alarak ve Millet Adına Yürütme Kararlılığıdır”

Açılış konuşmasını yapmak üzere söz alan TBMM Başkanı Prof. Dr. Şentop, tarihteki birçok olağanüstü olayın 1919-1923 arasında yaşandığını belirterek Millî Mücadele döneminin temel ilkelerine değindi:
“Millî mücadelenin bazı umdeleri var. Bunların bir kısmı o dönemde bizzat ifade edilmiştir. Bunlardan bir tanesi İstiklal’in tam olmasıdır. Bu tartışmaları bilhassa Sivas Kongresi’nde mandacılarla yapılan tartışmalar olarak biliyoruz. Bir taraftan üzerinde gölge olmayan bir istiklal, mandaya, mandacılığa bütünüyle karşı olma anlamında bir istiklal. Bir taraftan da bütün boyutlarıyla, sadece siyasi anlamda değil ekonomik anlamda da istiklali içeren bir istiklal. Bu istiklalin tam ideali birçok metinde o dönemlerde ilan edilmiştir. Bununla beraber vurgu yapılan bir başka husus, istiklali tam yolunda ilerleyen bu millî mücadeleyi bütünüyle millete dayandırarak milletten güç alarak ve millet adına yürütme kararlılığıdır. Bu sadece somut bir slogan ibaretle kalmamıştır. Bunun için yapılanlardan bir tanesi de öncelikle Ankara’da toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Millî mücadele dönemine ilişkin bir başka husus ise realist hareket etme meselesidir. Bunu hem Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nda hem de alınan kararlarda görüyoruz.”

Teşkilat-ı Esasiye Kanunu üzerinde daha fazla çalışılması gerektiğini vurgulayarak sözlerine devam Prof. Dr. Şentop, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun o günün şartları içerisinde hazırlandığını ve o döneme mahsus bir düzenleme olduğunu belirtti. Prof. Dr. Şentop, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'ndan prensip bazında ilham alınacak birçok şey olduğunu ancak bugüne yönelik düzenlemeler bağlamında somut verileri itibarıyla bundan çok istifade edilemeyeceği kanaatinde olduğunu aktardı.

Prof. Dr. Şentop, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun o dönemde mahalli işgale karşı direniş hareketlerini ve ademimerkeziyet esaslı mücadeleyi hukuki temele oturtmaya çalıştığını, meşruiyet oluşturmak için düşünülmüş bir çalışma olduğunu da kaydetti.

“1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, Millet Egemenliğini Esas Alan Yönetimimizin de Çelikleşmiş Bir İfadesidir”

Açılış konuşmalarının ardından “100. Yılda Kurtuluş Belgesi Olarak 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu” başlıklı açılış oturumu İÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Ekmekçi’nin oturum başkanlığında gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Ekmekçi, “1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun 100. yılda kuruluş belgesi olarak nitelendirilmesi çok anlamlıdır. Kurtuluş Savaşı’nın en çetin yıllarında Ankara’da toplanan vatan sevdalılarının hazırladığı bu kanun gerek hazırlanışı gerekse kabul özellikleri açısından, Osmanlı-Türk anayasacılığı açısından en demokratik örneği olması itibariyle müstesna bir yere sahiptir. Savaş koşullarında dahi alınacak kuralların milletin temsilcileri tarafından alınması ve meşruiyetini amaçlayan bu kanun, millet egemenliğini esas alan yönetimimizin de çelikleşmiş bir ifadesidir” dedi.

“1921 Tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ve Getirdiği Yasama Anlayışı”

Açılış oturumunun ilk konuşmasını “1921 Tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ve Getirdiği Yasama Anlayışı” başlığıyla Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın yaptı. 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun yasama alanında getirdiği düzenlemeyi aktardı ve bu düzenlemenin daha sonra hangi şekil içerisinde uygulamaya geçtiğini anlatan Prof. Dr. Aydın, “1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu 24 maddelik kısa bir anayasadır. Çok önemli gördüğü bazı temel esasları almış, düzenlemiştir. Kurucu bir meclisin kabul ettiği bir anayasa olması bakımından son derece önemlidir. Burada 7. madde yasamanın nasıl düzenleneceğine dair bir esas getirmiş bulunmaktadır” dedi.

“Kurultaydan Meclise Osmanlı Meşveret Geleneği”

Prof. Dr. Aydın’ın ardından açılış oturumunun son konuşmasını gerçekleştirmek üzere George Mason Üniversitesi Ali Vural Ak Küresel İslam Araştırmaları Merkezi Direktörü Doç. Dr. Hüseyin Yılmaz söz aldı.

“Osmanlı Devlet tecrübesinde kurultaydan meclise kadar kurumlaşmayı ve geleneği birbirine bağlayan en önemli kavramsal uygulamanın Meşveret olduğunu düşünüyorum” diyerek sözlerine başlayan Doç. Dr. Yılmaz, “Genellikle 19. yüzyıl siyasi reformları ve siyaset düşüncesi anlatılırken hem Türkiye’deki hem yurt dışındaki tarihçilikte, anayasalcılık, demokrasi, hürriyet gibi kavramların ve uygulamaların genelde Batılı siyasi kavram ve uygulamalar olduğu farz edilir. Ben biraz farklı düşünüyorum ve bu denli net, kesin, Batı kaynaklı olmayabileceğini düşünüyorum” dedi.

3 Nisan 2021 tarihinde üç oturumla çevrim içi devam edecek olan sempozyum hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.

Haber: Fatmanur Arslan, Nur Ergin
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü



Öne Çıkan Haberler

İÜ İşletme Fakültesi Muhasebe Enstitüsü’nün 50. Yılı Hatırasına Pul Basıldı

çalıştay tasavvuf

Ahmet Yesevi'den Yunus Emre'ye Türk Tasavvuf Düşüncesi Çalıştayı

Al Farabi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canseyit Tüymebayev Üniversitemizi Ziyaret Etti

Edebiyat Fakültesi Öğrenci Kulüpleri Sayfası Açılıyor

YÖS Ön Başvuruları Devam Ediyor

sempozyum

Post COVID Era: Future of Economies and World Order - IIERC