COVID-19 Bilgilendirme Sayfası

Sağlık Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu Çalışması "COVID-19 Salgın Yönetimi ve Çalışma Rehberi" yayınlandı.

Erişim için lütfen tıklayınız.

Fen Bilimleri Enstitüsü Enformatik Ana Bilim Dalı Enformatik Doktora Programı Bilgi Yönetimi Dersi kapsamında COVID-19 süreci üzerine hazırlanan iki yeni çalışmaya linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz;

Koronavirüs Salgın Sürecinde Evden Çalışma Modelinin Değerlendirilmesi

Şirketler Açısından Yeni Koronavirüs Salgın Sürecinin Etkileri

İyi okumalar dileriz.

29.04.2020

Duyuruya erişmek için lütfen tıklayınız.

29.04.2020

​"COVID-19 Sonrası Küresel Sistem: Eski Sorunlar Yeni Trendler" adlı derleme kitap Ufuk Ulutaş editörlüğünde Dışişleri Bakanlığı ​Stratejik Araştırmalar Merkezi'nce yayınlandı. 

Kitaba ulaşmak için lütfen tıklayınız.

24.04.2020

​Enformatik Ana Bilim Dalı, Enformatik Doktora Programı COVID-19 süreci üzerine iki yeni çalışma yaptı. Çalışmalara ulaşmak için lütfen tıklayınız;

"Öğrencilerin Koronavirüs Salgını Sürecinde Bilgi Edinme Kaynakları ve Uzaktan Eğitim ile İlgili Görüşlerinin İncelenmesi"

"Uzaktan Eğitim ve İşbirliği Araçları"

21.04.2020

COVID-19 pandemi sürecinde ulusal ve uluslararası gelişmeleri değerlendiren açık kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmış “TÜBA COVID-19 Pandemi Değerlendirme Raporu” yayınlandı.

Güncel rapora erişmek için lütfen tıklayınız.

"Biz Bize Yeteriz Türkiyem" sloganıyla başlatılan Milli dayanışma kampanyası sürüyor. Küresel salgının tüm dünyayı etkilediği günümüzde Cumhurbaşkanlığı öncülüğünde başlatılan dayanışma kampanyasına toplumun her kesiminden ilgi artarak devam ediyor.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca açılan hesaplara yardımların yapılabileceği belirtildi. Üniversitemiz rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak da milli dayanışma kampanyasının başladığı gün kampanyayı gönülden desteklediğini açıklamış ve bir maaşını bağışlamıştı.


Ülkemizin elbirliği ve dayanışma içinde zor günleri birlikte aşmasını hedefleyen kampanya ile ilgili bilgiler şöyle:



06.04.2020

Kıymetli akademisyenlerimiz ve sevgili öğrencilerimiz,

“İstanbul Üniversitesi Canlı Ders Sistemi” ile Üniversitemiz uzaktan eğitim imkanlarını geliştirmeye devam ediyor. Eğitim öğretimin kesintiye uğramaması adına hazırlanan bu sistem ile canlı derslerimiz, 6 Nisan 2020 tarihinden itibaren başlayacaktır.

Öğrencilerimiz, 04 Nisan 2020 Cumartesi günü sabah 11.00 itibarıyla İstanbul Üniversitesi Öğrenme Yönetim Sistemi'ne (İÜÖYS) girebilir, gerekli kontrolleri yapabilir, ders programlarını görüntüleyebilirler.


Akademisyenlerimize Yönelik Kullanım Kılavuzları

Canlı Ders Sisteminin akademisyenler tarafından nasıl kullanılacağına ilişkin Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanmış olan kullanım kılavuzu ve videosu ile sıkça sorulan sorulara ulaşmak için lütfen aşağıdaki linklere tıklayınız;


User's Video for Academics


Öğrencilerimize Yönelik Kullanım Kılavuzları

Canlı Ders Sisteminin öğrenciler tarafından nasıl kullanılacağına ilişkin Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanmış olan kullanım kılavuzu ve videolarına ulaşmak için lütfen aşağıdaki linklere tıklayınız;

Student's Manual for Online Class System




İyi çalışmalar ve üstün başarılar dileriz.

İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü
03.04.2020

Kıymetli akademisyenlerimiz ve sevgili öğrencilerimiz,

Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (COVID-19) pandemisi nedeniyle Yüksek Öğretim Kurulu’nun almış aldığı karar doğrultusunda ülkemizde üniversiteler uzaktan eğitim modülleri üzerinden eğitim vermeye başlamışlardır. Bu doğrultuda İstanbul Üniversitesi olarak ders kitabı, ders notu, ders sunumu, ders videosu, ders kitabı linki, ders notu linki, ders sunumu linki ve ders videosu linki türlerinden oluşan 25.000’den fazla eğitim materyalini, öz kaynaklarımızla oluşturduğumuz İstanbul Üniversitesi Öğrenme Yönetim Sistemi'ne (İÜÖYS) bir hafta gibi kısa bir süre içerisinde yükleyerek öğrencilerimizin hizmetine sunduk. ​

Bir yandan ifade edildiği gibi asenkron öğrenme modülünü devreye sokan İstanbul Üniversitesi, bir yandan da hız kaybetmeden senkron öğrenme modülünün işler hale gelmesi için çalışmalara başlamıştır. Bu çalışmaların bir ürünü olarak, İÜÖYS ile bire bir uyumlu çalışacak olan Canlı Ders Sistemimiz 6 Nisan 2020 Pazartesi gününden itibaren uygulamaya konulacaktır. Buna göre bütün akademik birimlerimizde ve tüm eğitim düzeylerinde (ön lisans, lisans, lisansüstü) teorik derslerin tamamı ve uygulamalı derslerin teorik kısımları canlı ders yöntemi ile yapılacaktır. Tamamı ya da çok büyük kısmı uygulamadan oluşan dersler ise Üniversitemizin belirleyeceği ileri bir tarihte sıkıştırılmış bir takvim çerçevesinde yaz döneminde yürütülecektir.

Tüm akademik birimlerimiz kendilerine ait olan “canlı ders programları”nı kurumsal internet sayfalarından önümüzdeki günlerde duyuracaktır. Canlı ders sisteminin kullanımına ilişkin kılavuzlar ve animatif videolar, Türkçe ve İngilizce olarak en kısa sürede siz kıymetli akademisyenlerimize ve sevgili öğrencilerimize iletilecektir.​

15:27 | 30.03.2020

Sevgili akademisyenlerimiz ve öğrencilerimiz;

2019 - 2020 Akademik Yılı Bahar Dönemi eğitim öğretim sürecinin sadece uzaktan eğitim, açık öğretim ve dijital öğretim imkanları ile sürdürülmesine karar verilmiştir. Bahar döneminde yüz yüze eğitim yapılmayacaktır.

Açık öğretim ve dijital öğretim imkanları altında sunulamayacak programlar/dersler ve uygulamalı dersler yaz aylarında belirlenecek takvim içinde tamamlanacaktır. Yaz okulunun bitiş tarihleri göz önünde tutularak önümüzdeki yıl eğitim öğretim takvimi belirlenecektir.

Sınavlar ve ilgili diğer konular süreç içerisinde Rektörlüğümüz tarafından değerlendirilecek ve alınan kararlar gecikmeden açıklanacaktır. Bu kararlar lisansüstü öğrencilerimizi de kapsayacaktır.

Hiçbir kaygıya kapılmadan derslerinize odaklanmanızı ve gelişmelerden haberdar olmak için web sayfamızı ve resmi sosyal medya hesaplarımızı takip etmenizi rica ediyoruz.

Sağlıcakla kalın.

İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü

 18:11 | 26.03.2020

Yüksek Lisans Tez Savunması ve Doktora Tez Savunmasında başarılı olan öğrencilerimiz, tutanağın Enstitüye teslim edildiği tarih itibariyle mezun sayılmaktadır. Bu durumda olan öğrencilerimizin, mezuniyet işlemlerini tamamlamak üzere Enstitü ve kütüphanelere tez teslim işlemlerini, eğitime ara verilen süre içerisinde yapmamaları gerektiğini, 6 Nisan 2020 tarihine kadar Diploma Büromuz tarafından fiziki olarak hizmet verilmeyeceğini önemle duyururuz.

Tez savunmasını başaran öğrenciler sisteme “mezun” olarak işlendiğinden dilediklerinde e-devlet üzerinden mezun belgesi alabilirler.

Gerekli özenin gösterilmesi hususu önemle rica olunur.

13:01 | 25.03.2020

Değerli Araştırmacılarımız,

COVID-19 virüsü sebebiyle evde kalma tedbirlerinin uygulandığı bu süreçte araştırmaların durmaması, eğitim ve öğretime destek için akademisyen ve öğrencilere yönelik güncel kaynakları ve bilgileri sizlere iletmek üzere, Dünyanın her yerindeki bazı yayınevlerinden ve İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı tarafından dijital ortama aktarılarak geniş kitlelerin erişimine açılan sanal kütüphanelerden derlediğimiz yeni bir sayfa hazırladık.

COVID-19 sürecinde bazı yayınevleri, koronavirüs ile ilgili yapılan çalışmaları tek başlık altında toplayarak araştırmacıların zaman kaybetmeden güncel kaynaklara ulaşabilmesi için erişim adreslerini bildirmekte, eğitime destek amacıyla aboneliği bulunmayan bazı e-kaynakları erişime açmakta ve “Remote Access” erişim için gerekli bilgileri de göndermektedir.

Bu kapsamı içeren sayfada;

· Abone Olunan Veritabanları

· Koronavirüs Hakkında Akademik Bilgi Kaynakları,

· COVID-19 Dönemi İçin Erişim İzni Olan Kaynaklar

· Sanal Kütüphanelerimiz

· Uzaktan Eğitim ve Evden Çalışmak İçin En İyi Açık Kaynak Araçları,

· Proxy Harici Remote Access,

· Açık Erişim Kaynaklar,

olmak üzere beş ana başlıkta topladığımız kaynaklarla yanınızdayız.

Ayrıca tüm mensuplarımıza, Kütüphanemizin abone olduğu elektronik kaynaklara kampüs dışından, evden de erişim sağlayabileceklerini hatırlatırız. Evden erişim için, Proxy ayarları ile ilgili bilgileri bu linke tıklayarak görebilirsiniz.


Sağlıklı günler diliyoruz.

Saygılarımızla,

İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi

Not: E-kaynaklarla ilgili iletileriniz için e-bilgi@istanbul.edu.tr ile bize ulaşabilirsiniz.

13:10 | 24.03.2020

Saygıdeğer akademisyenlerimiz, ​kıymetli öğrencilerimiz;​

Teorik derslerin uzaktan eğitim yöntemiyle sürdürülmesi için geliştirilen İstanbul Üniversitesi Öğrenme Yönetim Sistemi (İÜÖYS), bu sabah itibarıyla sizlerin kullanımına açılmıştır. Bir taraftan kıymetli hocalarımız eğitim içeriklerini sisteme yüklemeye devam ederken öte yandan öğrencilerimiz de bu içerikleri kullanmaya başlamışlardır. Sisteme eğitim içeriklerinin yüklenmesi, hafta boyunca devam edecektir. Dolayısıyla öğrencilerimizin belirli zaman aralıklarıyla sistemlerine yüklü olan dersleri kontrol etmelerini rica ederiz. ​Sistemin nasıl çalıştığına ilişkin gün içerisinde çeşitli iletişim araçlarından sizlere gönderilen kullanım kılavuzları ve animatif videolara aşağıdaki linklerden de erişebilirsiniz;

Akademisyenler için;

Akademisyenler için kullanım kılavuzu

User's guide for academics

Akademisyenler için kullanım videosu


Öğrenciler için;




14:51 | 23.03.2020

İstanbul Üniversitesi, Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (AUZEF) koordinatörlüğünde her düzeydeki örgün programlarda yer alan derslerin teorik kısımlarının uzaktan eğitim yöntemiyle sürdürülmesi için gerekli hazırlıkları tamamlamıştır. Bu kapsamda öğretim elemanlarımızın ve öğrencilerimizin halihazırda kullandıkları İstanbul Üniversitesi Akademik Kayıt Sistemi (AKSİS) ile bire bir uyumlu çalışabilen yeni bir “Öğrenme Yönetim Sistemi (İÜÖYS)” geliştirilmiştir. Öğretim elemanlarımızın içerik yükleme işlemini, öğrencilerimizin ise yüklenmiş olan içerikleri görüntüleme, masaüstüne indirme ya da çıktı almalarını kolaylıkla yapabilmeleri için Türkçe ve İngilizce olarak Kullanım Kılavuzları ve Animatif Videolar hazırlanmış olup kendilerine farklı iletişim kanallarıyla ulaştırılacaktır. Bununla birlikte tüm programların aksamadan yürümesi için Süreç Koordinasyon Merkezi oluşturulmuş ve görev tanımlamaları yapılmıştır.

İÜÖYS, senkron ve asenkron uzaktan eğitim yöntemlerinin her ikisine de imkan verecek şekilde tasarlanmıştır. Bir taraftan öğretim elemanlarının tercihleri doğrultusunda senkron (canlı yayın) ders programları hazırlanırken öte yandan da asenkron ders içerikleri (ders kitabı, ders notu, ders sunumu, video, video linki vb.) 23.03.2020 tarihinden itibaren kullanıcılar tarafından sisteme girilmeye başlanacaktır. ​İstanbul Üniversitesi, örgün öğretimin uzaktan eğitimle sürdürülmesi sürecini iki dönem halinde tasarlamıştır. Birinci dönem, 6 Nisan’a kadar olan yani şu anda resmi tatil olan dönemi kapsamaktadır. Dolayısıyla öncelikli olarak bu dönemin senkron ve asenkron eğitim süreci yürütülecektir. 6 Nisan’dan sonraki dönem ile ilgili alınacak karara göre süreç rahatlıkla devam ettirilebilecektir.

İstanbul Üniversitesi, uzaktan eğitim yöntemiyle verilemeyen, uygulama ve laboratuvar ortamı gerektiren derslerin tamamı için yaz döneminde sıkıştırılmış bir program uygulayacaktır. Her düzeydeki teorik derslerin ölçme ve değerlendirme işleminin nasıl uygulanacağına (çevrimiçi ya da yüz yüze) ilişkin kararını ise önümüzdeki günlerde verecektir.

Koronavirüs salgınından dolayı bir süre uzaktan eğitim modeliyle sevgili öğrencilerimiz ile buluşacağız. Bu süreçte öğrencilerimiz; değerli öğretim üyelerimizin yetkinliklerinin eseri olan birikimlerinden dijital mecraların sunduğu geniş imkanlar çerçevesinde yararlanacak, Yükseköğretim sistemimizin kalite vizyonu çerçevesinde kazanım ve donanımlarını geliştirmeye devam edeceklerdir.

18:48 | 22.03.2020

Son dönemde tüm dünya ve ülkemizde yaşanmakta olan koronavirüs pandemisi ile ilgili vatandaşlarımızın hassasiyeti had safhadadır. Bu bağlamda sosyal medya ve gruplarda Fakültemizde hizmet vermekte olan sağlık çalışanlarımızın malzeme eksikliği yaşadığı ile ilgili yoğun paylaşımlarda bulunulduğu görülmektedir.

Şu an için Sağlık Bakanlığımız, Rektörlüğümüz ve Dekanlığımız koordine durumunda olup malzeme ihtiyacı karşılanmaktadır.

Ancak tabii ki milletimizin söz konusu kurumlarımızı sahiplenerek bu derece hassasiyet göstermesi, kadim kültürümüzün gereği yardımda bulunmak istenmesi, hizmette bulunan sağlık personelimizin moral ve motivasyonunu yükseltmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

İstanbul Tıp Fakültesi Başhekimi
Prof. Dr. Ümmühan İşoğlu Alkaç

22.03.2020

Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) salgını dolayısıyla yükseköğretim kurumlarının eğitim ve öğretim süreçlerinin mümkün olduğunca kesintiye uğramadan sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için, 18.03.2020 tarihli Yükseköğretim Yürütme Kurulu toplantısında; 2019-2020 eğitim ve öğretim yılı bahar dönemi ile sınırlı kalmak üzere bazı kararlar alınmıştır. Bu çerçevede derslerin teorik kısımlarının üniversitelerin imkânları doğrultusunda uzaktan eğitim yöntemi ile yürütülmesine olanak sağlanmıştır.

İstanbul Üniversitesi, Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (AUZEF) aracılığıyla sahip olduğu eğitim materyallerinin yanında ön lisans, lisans ve lisansüstü örgün eğitim programlarındaki dersleri yürütmek üzere yeni içeriklerin hazırlanması için gerekli çalışmaları ivedilikle başlatmıştır.

Bu amaçla İstanbul Üniversitesi'ne özel olarak “Öğrenme Yönetim Sistemi” geliştirilmiş ve tüm düzeylerdeki eğitimlerin aksamadan devam etmesi için gerekli olan altyapı çalışmaları tamamlanmıştır. Öğretim elemanlarımızın ve öğrencilerimizin sisteme kolayca entegre olabilmeleri amacıyla Öğrenme Yönetim Sistemi'nin kullanımına ilişkin detaylı bir kılavuz 22 Mart 2020 tarihinde yayınlanacaktır.

18:12 | 19.03.2020

İstanbul Üniversitesi, Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (AUZEF) koordinatörlüğünde her düzeydeki örgün programlarda yer alan derslerin teorik kısımlarının uzaktan eğitim yöntemiyle sürdürülmesi için gerekli hazırlıklara yoğun bir şekilde devam ediyor. Bu kapsamda ilk olarak, öğretim elemanlarımızın ve örgün eğitimine devam eden öğrencilerimizin kullandıkları AKSİS’e entegre olmuş yeni bir Öğrenme Yönetim Sistemi geliştirildi.

Bu sistemin genel özelliklerinin ve sürecin nasıl işleyeceğinin detaylandırıldığı bilgilendirme toplantısı ise 19.03.2020 tarihinde Rektör Yardımcısı ve AUZEF Dekanı Prof. Dr. Levent Şahin’in başkanlığında gerçekleştirildi. AUZEF yöneticilerinin ve bilgi işlem sorumlularının da hazır bulunduğu toplantıya, Fakültelerimizin Dekanları ile Enstitü, Meslek Yüksek Okulu ve Yüksek Okullarımızın Müdürleri katıldı.

Teorik dersler çerçevesinde hazırlanacak olan eğitim içeriklerinin türlerinin neler olabileceğinin de masaya yatırıldığı toplantıda, birimlerden sorumlu olacak akademik ve teknik personel de belirlendi.

İstanbul Üniversitesi örgün öğretimin uzaktan eğitim yöntemiyle sunulmasına ilişkin tüm altyapı hazırlıklarını büyük bir hassasiyetle yürütmekte, gerekli çalışmaları yaparak hiçbir aksamaya meydan vermemeye özen göstermektedir.

İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü

14:40 | 20.03.2020

2020-2021 PROJE TABANLI ULUSLARARASI DEĞİŞİM PROGRAMI ÇAĞRISININ İPTALİ HAKKINDA

2020-2021 Akademik Yılı Proje Tabanlı Uluslararası Değişim Programı Başvuru çağrısı, Koronavirüs (COVID-19) hakkında Yükseköğretim Kurumları'nda alınacak tedbirlere ilişkin yapılan çalışmalar kapsamında iptal edilmiştir. İptale ilişkin Mevlana Kurum Koordinatörlüğü'nün duyurusu için lütfen tıklayınız.

2020-2021 MEVLANA BAŞVURU ÇAĞRISININ İPTALİ HAKKINDA

2020 - 2021 Akademik Yılı Mevlana Değişim Programı Çağrısı, Koronavirüs (COVID-19) hakkında yükseköğretim kurumlarında alınacak tedbirlere ilişkin yapılan çalışmalar kapsamında iptal edilmiştir. İptale ilişkin Mevlana Kurum Koordinatörlüğü'nün duyurusu için lütfen tıklayınız.

MEVLANA KURUM KOORDİNATÖRLÜĞÜNDEN COVID-19 TEDBİRLERİ KAPSAMINDA 2019-2020 AKADEMİK YILI ÖĞRENCİLERİ İÇİN BİLGİLENDİRME

Yükseköğretim Kurumlarında alınan COVID-19 tedbirleri çerçevesinde, 2019-2020 Akademik Yılı Mevlana Öğrenci Hareketliliği kapsamında Üniversitemizden yurt dışında bulunan yükseköğretim kurumlarına giden veya gidecek olan öğrencilerimiz hakkındaki bilgilendirme metni için lütfen tıklayınız.

22:43 | 17.03.2020Yükseköğretim kurumlarında 16 Mart 2020 tarihinden itibaren 3 hafta süreyle eğitime ara verildiğinden, 6 Nisan 2020 tarihine kadar yapılacak tez savunma, tez önerisi, tez raporu toplantıları ve sınavları da iptal edilmiştir. 6 Nisan 2020 tarihi sonrasında yapılacak sınavlar için Enstitüye resmi yazı ile başvurulması gerekmektedir.

11:50 | 17.03.2020 Tüm dünyayı etkileyen Koronavirüs (COVID-19) salgını ile mücadele kapsamında, kampüs ziyaretleri de dahil olmak üzere tüm eğitim-öğretim faaliyetlerine 16 Mart 2020'den itibaren 3 hafta süreyle ara verilmiştir. Derslerin 6 Nisan 2020'de başlaması öngörülmektedir. Belirtilen tarihler, güncel gelişmelerle yeniden güncellenebilir. Bu süre zarfında Erasmus Ofisi, Mevlana Ofisi ve İkili Çoklu İlişkiler Koordinatörlüğü e-posta (erasmus@istanbul.edu.tr, mevlana@istanbul.edu.tr, iu.international@istanbul.edu.tr ) ve telefon yoluyla (+90 212 440 00 00/10272, 10728, 10090) hizmet vermeye devam edecektir.

Within the scope of combating the globally impacting Coronavirus (COVID-19) pandemic, all educational activities including campus visits will be suspended for 3 weeks after March 16, 2020. It is envisaged that the classes will start on April 6, 2020. Please note that these dates might be subject to reconsideration as the circumstances evolve.

During this period, Erasmus Office, Mevlana Office and Bilateral Multiliteral Relations Office will be at your disposal via e-mail: erasmus@istanbul.edu.tr / mevlana@istanbul.edu.tr, iu.international@istanbul.edu.tr or phone: +90 212 440 00 00/10272, 10728, 10090
في إطار عملية مكافحة وباء فيروس كورونا (COVID-19) الذي أثر على كل العالم، تم إيقاف كل الفعاليات التعليمية و زيارات الحرم الجامعي لمدة ثلاثة أسابيع اعتبارًا من تاريخ 16 آذار 2020م، ومن المنتظر أن تبدأ الدروس في 6 نيسان 2020م، إن التواريخ المحددة من الممكن أن تُحدّث من جديد وفقًا للتطورات الراهنة.

ضمن هذه الفترة يستمر مكتب أراسموس و مولانا وتنسيقية العلاقات الثنائية والمتعددة بتقديم الخدمات عبر البريد الالكتروني (erasmus@istanbul.edu.tr, mevlana@istanbul.edu.tr, iu.international@istanbul.edu.tr ) وعبر الهاتف

 (+90 212 440 00 00/10728, 10272, 10090)

13:55 | 17.03.2020

Sevgili Öğrencimiz,

1) Koronavirüs ile mücadele kapsamında alınanan karar gereğince, Üniversitemiz 16 Mart ile 6 Nisan 2020 tarihleri arasında tatil edilmiştir. Bu süre içinde, ülkelerine gitmek isteyen öğrencilerimiz olabilir. Türkiye'den ayrılan öğrencilere, Türkiye'ye dönüşlerinde 14 günlük karantina ZORUNLU olacaktır. Önerimiz, Türkiye'de kalmanızdır. Ancak Türkiye'den ayrılmakta da serbestsiniz. Öte yandan Türkiye'den ayrılırsanız, 14 günlük karantina uygulaması yanında Türkiye'nin kapıları tamamen kapatması da mümkün olabilir. Lütfen bu ihtimali de göz önünde bulundurunuz.

2) Koronavirüs nedeniyle, öğrenci ikamet izin belgelerini Merkez'e teslim etme işlemleri Nisan ayının son haftasına ertelenmiştir. Mart ayında belge kabul edilmeyecektir.

3) Koronavirüs nedeniyle yüzyüze teması minimize ediyoruz. Herhangi bir ihtiyacınız için e-mail (isumer@istanbul.edu.tr) veya telefon (02124400000 - 12351) ile irtibat kurabilirsiniz. Merkezimize gelmek zorunda kalırsanız, lütfen 5 metrelik mesafeyi koruyunuz. Daha fazlası için ısrarcı olmayınız.

4) İkinci bir duyuruya kadar Merkez'in yüzyüze çalışma saatleri haftaiçi 11-15.00 arasında olacaktır.

5) Yakın zamanda Türkiye dışında idiyseniz, ilk 14 gününüzü evlerinizde geçirmelisiniz. Koronavirüs belirtileri olduğunu düşünüyorsanız, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi acil servisine ya da en yakın hastane acil servisine gitmelisiniz.

Anlayışınız için teşekkür ederiz.

11:51 | 17.03.2020 İstanbul Üniversitesi yeni tip koronavirüs salgını danışma komisyonu kurdu. Başkanlığını Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Oral Öncül’ün üstlendiği komisyonda üniversitenin konuyla ilgili birimlerinin yöneticileri de yer alıyor.

İlk toplantısını 16 Mart 2020 tarihinde gerçekleştiren Komisyon, Cumhurbaşkanlığı makamının ve YÖK’ün aldığı ve açıkladığı kararları değerlendirdi, kararların eksiksiz uygulanması için alınması gereken tedbirleri görüştü.

İstanbul Üniversitesi yeni tip koronavirüs salgını danışma kurulu komisyonu belirli aralıklarla toplanacak, gerektiği durumlarda acil toplantılar yaparak vakit kaybetmeden kararlar alacak.​

17:15 | 16.03.2020

Tüm dünyayı etkileyen Koronavirüs (COVID-19) salgını ile mücadele kapsamında, tüm eğitim-öğretim faaliyetlerine 16 Mart 2020'den itibaren 3 hafta süreyle ara verilmiştir. Derslerin 6 Nisan 2020'de başlaması öngörülmektedir. Belirtilen tarihler, güncel gelişmelerle yeniden güncellenebilir. Sağlık Bakanlığı'nın direktifleri doğrultusunda bu dönemde ülkeyi terk etmemeniz önemle tavsiye edilir.

Zaruri gerekçelerle yurt dışına çıkan veya çıkmayı düşünen öğrencilerin, dönüşlerinden hemen sonraki 14 gün boyunca karantinada kalmaları gerekmektedir. Karantina dönemini tamamlamayan öğrencilerin üniversite binasına girmesine izin verilmeyecektir.

Anlayışınız ve desteğiniz için teşekkür ederiz.

Bu süre zarfında Erasmus Ofisi e-posta (erasmus@istanbul.edu.tr) ve telefon yoluyla (+90 212 440 00 00/10272) hizmet vermeye devam edecektir.

Not: Koordinatörlüğümüze her konuda e-posta ve telefon yoluyla ulaşabilirsiniz. Güncel gelişmeler için lütfen tüm duyuru kanallarımızı (web sitesi: erasmus.istanbul.edu.tr ve twitter.com/iuerasmus) düzenli olarak kontrol ediniz.

14:40 | 16.03.2020 ​Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Koronavirüs Hastalığına (COVID-19) karşı alınacak tedbirlerin görüşüldüğü toplantıda alınan karar gereğince ülkemizdeki bütün yükseköğretim kurumlarında 16 Mart 2020 tarihinden itibaren 3 hafta süreyle eğitime ara verilmiştir.

Bu karar “tedbir" amaçlı olup, kararın amacına ulaşması için bu sürecin akademimizde “sükûnetli ve dikkatli" bir şekilde sürdürülmesi gerekmektedir. Bu kapsamda münferit söylem ve uygulamalara yer verilmemelidir. Devletimizin aldığı ve alacağı tedbirlere ilişkin tamimlere uyulması önemlidir.

Bütün yükseköğretim kurumlarımızda koronavirüs hastalığına yönelik süreçte “YÖK'ün koordinasyonunda" devletimizin konuya ilişkin almış olduğu ve alacağı kararlar çerçevesince hareket edilecektir.

Bu amaçla yükseköğretim kurumlarımızdan koronavirüs ile ilgi süreçleri yürütecek bir Rektör Yardımcısının belirlenmesi istenmiştir. Bu kişilerin isimleri Başkanlığımıza ivedi olarak iletilmiş olup kendileri YÖK arasında sürekli ve doğrudan bir ilişki tesis edilmiştir.

YÖK Yürütme Kurulu bugün Başkan Saraç'ın başkanlığında toplanarak, yükseköğretim kurumlarımızdaki COVID-19 pandemisi sürecini görüşmüş ve toplantı neticesinde alınan kararları üniversitelere bir yazı ile iletmiştir. Buna göre;

1. Yükseköğretim üst kuruluşlarında Başkan, Başkan Vekili, yürütme kurulu üyeleri, Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Daire Başkanı, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ile Hukuk Müşaviri hariç olmak üzere 60 yaş ve üzerinde bulunanlar ile hamilelerin, yasal süt izni kullananların, engelli çalışanların, Sağlık Bakanlığının belirlediği dezavantajlı grupların (bağışıklık sorunu olanlar, kanser hastaları, kronik solunum yolu hastaları, obezite ve diyabet, kalp damar hastaları, organ nakli olanlar, kronik hastalar) 16 Mart 2020 tarihinden itibaren on iki gün idari izinli sayılmasına,

2. Yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik ve idari personelden Rektör, Rektör Yardımcısı, Dekan, Enstitü, Yüksekokul, Konservatuar, Meslek Yüksek Okulu ve bağımsız Vakıf Meslek Yüksekokulu müdürleri hariç olmak üzere 60 yaş ve üzerinde bulunanlar ile hamilelerin, yasal süt izni kullananların, engelli çalışanların, Sağlık Bakanlığının belirlediği dezavantajlı grupların (bağışıklık sorunu olanlar, kanser hastaları, kronik solunum yolu hastaları, obezite ve diyabet, kalp damar hastaları, organ nakli olanlar, kronik hastalar) 16 Mart 2020 tarihinden itibaren on iki gün idari izinli sayılmasına; okul öncesi ve ilköğretimde çocuğu bulunan kadın akademik ve idari personelin yıllık izin taleplerinin karşılanmasına, yıllık izin hakkı bulunmayanlar için mazeret izinlerinin kullandırılmasına; diğer akademik ve idari personelin izin talepleriyle ilgili olarak mer'î mevzuat çerçevesinde işlem yapılmasına,

3. Yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik ve idari personelin önceden planlanmış olanlar dahil olmak üzere tüm yurtdışı çıkışlarının ikinci bir duyuruya kadar iptal edilmesine; zorunlu ve ivedi durumlarda talebin Üniversite Yönetim Kurulu kararı ekinde, 12 Mart 2020 tarih ve 2020/2 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelge uyarınca değerlendirilmek üzere Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına gönderilmesine,

4. Yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretim, akademik değişim programları, sosyal ve kültürel faaliyetler, spor müsabakaları vb. çeşitli kapsamdaki, akademik veya idari personel ya da öğrenci katılımlı bütün yurtdışı faaliyetlerinin (önceden planlanmış olanlar dahil) ikinci bir duyuruya kadar iptal edilmesine,

5. Örgün eğitim programlarına devam eden tüm ön lisans ve lisans öğrencileri gibi sağlık, öğretmenlik, fen ve mühendislik programlarından staj, intörnlük ve uygulamalı eğitimleri olan ön lisans ve lisans öğrencilerinin de eğitimlerine ara verilmesine,

6. Tıp, diş hekimliği ve eczacılıkta uzmanlık öğrencileri hariç tüm lisansüstü öğrencilerin de bu kapsamda değerlendirilmesine,

7. Uzaktan öğretimle ilgili usul ve esaslara göre açılmış, hâlihazırda uzaktan eğitimle yürütülmekte olan programların, uygulamalı ve yüz yüze eğitimleri hariç olmak üzere, eğitimlerine devam etmesine,

8. Yabancı dil hazırlık sınıflarındaki eğitimin uzaktan erişim yoluyla sunulmakta olan kısmının sürdürülüp sürdürülmemesi hususunun yükseköğretim kurumlarınca değerlendirilmesine, sınavlarının ise eğitim-öğretime ara verme kararının kaldırılmasından sonra planlanmasına,

9. Öğrencilerin (Türk ve yabancı uyruklu) yurt dışına çıktıkları takdirde, dönüşte pandeminin durumuna göre sorun yaşayabilecekleri, uçuşlarının iptal olabileceği, döndüklerinde en az 14 gün eğitime devam edemeyebilecekleri ve başkaca sorunlar yaşayabilecekleri hususunda yükseköğretim kurumlarınca bilgilendirilmesine,

10. Mevlana veya Erasmus gibi değişim programları kapsamında yurtdışında olup yurda dönen öğrencilerin ders intibakları hususunda mağduriyet yaşamamaları için gerekli tedbirlerin yükseköğretim kurumlarınca alınmasına, ​

11.Yükseköğretim Kurulu tarafından yapılan Yurtdışı Yabancı Dil Eğitimi, Mevlana, Proje Tabanlı Mevlana programları ile ilgili çağrıların iptal edilmesine,

12. Tıp Fakültesindeki intörnlerin gerektiğinde, gönüllü olarak talep etmeleri ve üniversitece uygun görülmesi halinde sağlık hizmet sunumunda görev alabilmesine,

13. Yükseköğretim kurumlarında süreçlerin etkin ve dinamik olarak yürütülebilmesi için konuya ilişkin belirlenmiş olan rektör yardımcılarının başkanlığında komisyon oluşturulmasına; öğrencilerle iletişim ve takip sisteminin gözden geçirilerek güncellenmesine; akademik ve idari personel ile öğrencilerin kurumlarınca düzenli olarak gelişmeler hakkında bilgilendirilmesine,

14. Dünyadaki yükseköğretim sistemlerindeki gelişmelerle paralel olarak özellikle son yıllarda başlattığımız “Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi" kapsamındaki deneyimlerimiz, 120 üniversitemiz bünyesinde bulunan uzaktan eğitim araştırma ve uygulama merkezlerimiz ile 2 milyondan fazla öğrenciye uzaktan eğitim imkânı veren üniversitelerimizin yetkinlikleri ve bunun için gerekli olan altyapıları dikkate alınarak dijital ortamda dersler verilebilmesine imkân sağlamak için üniversitelerin talep ve tekliflerinin alınmasına,

karar verilmiştir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.​

20:00 | 13.03.2020 Üniversitemiz bünyesindeki tüm salonlarımızda 16 Mart - 6 Nisan 2020 tarihleri arasında yapılması planlanan bütün etkinlikler iptal edilmiştir. Etkinliklerin zaman planlamaları daha sonra yapılacaktır.

14:47 | 13.03.2020Koronavirüs ile mücadele kapsamında alınan karar gereğince Üniversitemiz 16 Mart – 6 Nisan 2020 tarihleri arasında üç hafta süreyle tatil edilmiştir. Tatil kararı sadece öğrencileri kapsamaktadır. Bu sürecin koordinasyonu YÖK tarafından yürütülecek olup, detaylara ilişkin bilgilendirme daha sonra yapılacaktır. Sevgili öğrencilerimize ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.

22:10 | 12.03.2020

İstanbul Üniversitesi, tüm mensuplarına yönelik düzenlendiği koronavirüs temel bilgilendirme eğitiminden sonra yeni bir bilgilendirme toplantısıyla koronavirüs çalışmalarına devam ediyor.

Üniversitemiz Rektörlük Binası Senato Salonu'nda 12.03.2020 tarihinde saat 09:00'da düzenlenecek toplantıya fakülte, enstitü, yüksekokul ve meslek yüksekokulları sekreterleri ve daire başkanlıkları kapsamında bir katılım sağlanarak yeni koronavirüs (COVID-19) bilgilendirmesi yapılacak.

16:27 | 11.03.2020

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, COVID-19 pandemisi sürecinde en ön safta mücadele eden sağlık çalışanları ile önemli çalışmalar gerçekleştiriyor, hastaların tedavisini büyük bir özveriyle sürdürüyor. Türkiye’nin en önemli üniversite hastanelerinin başında gelen İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi; doktorundan hemşiresine, hasta bakıcısından lojistik destek sağlayan memuruna kadar her alandan çalışanı ile büyük bir ekip çalışması ortaya koyuyor. İstanbul Tıp Fakültesi’nde hem hastalara hem de sağlık çalışanlarına faydalı yenilikçi projeler de geliştirilerek toplum sağlığına çok yönlü katkı sağlanıyor. Hazırlıklarını henüz Türkiye’deki ilk COVID-19 vakası tespit edilmeden başlatan ve Sağlık Bakanlığı’nın tanı merkezi olarak belirlediği 18 merkez arasında yer alan İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’ne şu ana kadar 2 bin 300 dolayında hasta başvurdu. Bunların 670’i yatırıldı, yaklaşık 250’si ayaktan takip programına alındı. Yatırılan hastaların 30’u halen yoğun bakım ünitesinde bulunurken, 400’den fazlası ise taburcu edildi. İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki çalışmaları İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İstanbul Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Oral Öncül tüm detaylarıyla aktardı.


COVID-19 pandemisi için İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nde nasıl bir alt yapı çalışması gerçekleştirildi? Koronavirüs sürecinin en başından ve sonrasında ilan edilen pandemiden itibaren nasıl bir yol izlendi?

Hastanemizdeki COVID-19 pandemi hazırlıklarımız, ülkemizdeki ilk olgunun görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinden önce başladı. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Hastane Baştabipliği arasında koordineli çalışmalarla gerekli planlamalar yapıldı. Bununla ilgili gerekli olabilecek her türlü sarf ve demirbaş malzemelerin öngörülen ihtiyaçları önceden belirlenerek bütçemiz doğrultusunda tedarik işlemleri yapıldı. Hastanemizde hastaların ilk başvurusundan itibaren karşılanmaları, sorgulanmaları, örnek alımı, muayene, triyaj ve yatış işlemleri için gerekli düzenlemeler yapıldı. Bu plan doğrultusunda şu çalışmalar gerçekleştirildi:

1. Hastaların ilk karşılandığı triyaj bölgesi, COVID Hasta Alanı (Monoblok girişi ve Algoloji Binası girişi) ve COVID Hasta Servisleri olmak üzere üç ayrı alanda hasta hizmetinin yürütülmesi için düzenlemeler yapıldı. Hastaların karşılandığı Triyaj Alanı normal hastaların ilk başvurduğu İlk Yardım Servisinin dışında ayrı bir alanda oluşturuldu. COVID Hasta Alanı, Monoblok binasının giriş kısmında yetişkin hastalar için, Algoloji Servisi girişinde de çocuk hastalar için yataklı ve korunaklı bölümler oluşturularak sağlandı. Bu durum infeksiyon kontrolü açısından hasta ve personel güvenliğini sağladığı gibi, COVID-19 hastalarının daha hızlı hizmet almalarını ve tedavi programına geçilmesini kolaylaştırdı. Hastanemizin Monoblok olarak adlandırılan binası, salgın öncesinde tamamen COVID-19 Servisleri olarak düzenlendi. 

2. Öğretim üyeleri, uzmanlık öğrencisi doktorlar, hemşireler ve sağlık personelinin her üç alanda da vardiyalı çalışma ve nöbet planlamaları yapıldı. 

3. Her gün İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji, Göğüs Hastalıkları ve İç Hastalıkları Anabilim Dallarından birer öğretim üyesinin katılımıyla katlarda yatan her hastaya ayrıntılı vizit programları gerçekleştirildi. Her katta bu üç branşın uzmanlık öğrencilerinin sorumluluğunda diğer tüm branşlara ait doktor, hemşire ve sağlık personelleri de görev aldı. Bu şekilde gerçekleştirilen multidisipliner çalışma ortamı, hastalarda hızlı tanı, takip ve tedavi imkânı sağlamış oldu. 

4. Salgın esnasında daha fazla ihtiyaç duyulan temizlik ve güvenlik personellerinin sağlanması için İstanbul Valiliği ile görüşüldü ve buradan 84 personel takviyesi sağlandı. 

5. Hastane ortamında çalışan ve COVID-19 riskiyle karşılaşan personellerden ailesinde bulunan duyarlı kişileri korumak amacıyla evlerine gitmek istemeyen sağlık çalışanlarımız için Safiye Ali Öğrenci Yurdu tahsis edildi. Hastanemizde görev alan doktor, hemşire ve diğer sağlık personelleri arasında talep edenler için bu yurtta, ücretsiz konaklama, üç öğün sıcak yemek, sürekli kahve, çay servisi ve çamaşır hizmetleri verilmeye başlandı. Ek talep doğrultusunda Türkiye Yol İş Sendikası Konukevi ve İlim Yayma Cemiyeti Hacı Muharrem Yükseköğrenim Yurdu da İstanbul Valiliği ile görüşülerek sağlık çalışanlarımızın kullanımı için tahsis edildi. Bu yurtlarımızın dışında Sultanahmet’te bulunan Zeynep Sultan Oteli’nde de sağlık personelimiz için yer tahsisi yapıldı. Tüm bu yurt ve otelde toplam 120’ye yakın doktor, hemşire ve diğer sağlık çalışanlarımız için yemek, konaklama ve çamaşır hizmetleri sağlandı.

6. Salgın süresince Sağlık Bakanlığı’mızın destekleriyle sarf malzemeler konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Maske, koruyucu önlük, antiseptik ve dezenfektan maddelerin desteklenmesi ve alanda kullanılması konusunda lojistik destek sağlayan birimlerimiz ile alanda çalışan ekip arasında uyumlu bir çalışma ortamı sağlandı. Başhekimliğimiz ve ona bağlı ekip bu konuda planlama ve koordinasyonu başarıyla yürütmekteler. Sağlık Bakanlığı’mızın yanı sıra, Millî Eğitim Bakanlığı’mıza bağlı Teknik Lise ve Okullarda yapılan koruyucu önlük ve maskeler de kurumumuza kazandırıldı.

7. Sağlık Bakanlığı’mızın tanı merkezi olarak belirlediği 18 merkez arasına İstanbul Tıp Fakültesi de dahil oldu. Bu sayede hastanemize başvuran hastaların örnekleri bir başka merkeze göndermeyi gerektirmeden kendi kurumumuzda çalışılmaya başlandı. Halihazırda hastanemizde günlük 300-400 dolayında test yapılmakta. Bu da diğer merkezlerle birlikte hastalığın tanı ve tedavi sürecini son derece olumlu etkiledi. Tanı alan hastaların erken tedavi ve izolasyonları sağlanarak salgın kontrolü için önemli avantajlar elde edildi. 

8. İstanbul Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından oluşturulan bir ekip ile ayaktan takip ve tedavi edilen hastalar ile evlerine taburcu edilen hastaların uzaktan erişimle takipleri başlatıldı. Günlük aramalar çerçevesinde hasta takipleri halen başarıyla yürütülmektedir.

9. Yine Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanlığımız tarafından oluşturulan Sağlık Çalışanları Polikliniği’nde uzaktan erişimle COVID-19 şüpheli sağlık çalışanlarının destek alabilecekleri bir telefon hattı ve yönlendirme birimi kuruldu. Bu sayede sağlık çalışanlarının hızlı destek almaları sağlandı ve takip programı oluşturuldu. Ayrıca, COVID-19 tanısı alan sağlık çalışanlarımız için ayrı örnek alma birimi ve tedavi servisi kuruldu.

10. Salgın süresince yapılan bağışların takip ve programlanması konusunda bir Baştabip Yardımcısı görevlendirildi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı hesabına yönlendirilen bağışlar, ihtiyaç dahilinde hastalar için sarf malzeme ve demirbaş malzeme temini için kullanılmaya başlandı.


İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nde çalışan hekimler ve sağlık çalışanları hakkında bilgi verir misiniz? Nasıl bir ekip, nasıl bir program dahilinde görev yapıyor? Sağlık çalışanlarımız kendilerini nasıl koruyor?

İstanbul Tıp Fakültesi’nde COVID-19 alanında çalışan tüm sağlık çalışanları şu anda üstün bir sorumluluk ve hizmet anlayışı içerisinde görevlerini yürütmektedirler. Alanda görev yapan tüm sağlık çalışanları, içinde bulunduğu zor şartlara aldırmadan daha önce hiç olmadığı şekilde, farklı disiplinlere ait uzmanlık alanlarındaki sağlık çalışanları ile bir araya gelmiş, bir ekip ruhu içeresinde çalışmaya başlamıştır. Ortak amaç doğrultusunda ve zor şartlarda ortaya çıkan bu birliktelik, hem sağlık çalışanlarına bir ekip olma fırsatını sağlamış, hem de yardımlaşma ve paylaşımı artırmıştır. Bunun yanı sıra, salgın dışında başka sağlık sorunları yaşayan halkımızın her türlü ihtiyacını karşılayacak şekilde acil ve cerrahi hizmetler de devam etmektedir. Acil kardiyoloji, onkolojik cerrahi ve diğer acil müdahale gerektiren durumlar, ilgili branş hekimlerinin üstün çalışma disiplini ve sorumluluk bilinci ile başarıyla sürdürülmektedir.

Bunun dışında alanda çalışan sağlık personelinin her türlü ihtiyacı başta İstanbul Üniversitesi Rektörlüğümüz olmak üzere, İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Başhekimliği tarafından yakından takip edilerek her türlü destek sağlandı.

Daha önce de söz ettiğim gibi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji, Göğüs Hastalıkları, İç Hastalıkları ve Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dallarının koordinasyonunda tüm uzmanlık alanlarının katılımıyla hekimler COVID hastalarının tanı ve tedavilerinde aktif olarak görev almaktalar. Multidisipliner hasta vizitleri, nöbet paylaşımları ve ekip ruhuyla çalışma, salgınla mücadelede şu ana kadar başarılı sonuçları da beraberinde getirmiş durumda. 

Sağlık çalışanları hastane ortamında kendilerini korumak konusunda son derece bilgili ve dikkatliler. Göreve gelen sağlık çalışanları öncelikle hastanenin temiz alanında kendileri için ayrılan giyinme bölümüne giderek ana depoda yer alan bone, maske, koruyucu önlük, tulum ve koruyucu gözlük gibi tüm malzemeleri alıyorlar. Kendilerini en iyi şekilde koruyucu donanımlara sahip olduktan sonra hizmet alanlarına gidiyorlar. Malzeme yönünden her türlü desteğin sağlanmış olması ve gelen sağlık personeline bu desteğin sunulması oldukça önemli. Bu sayede şu ana kadar kurumumuzda üç doktor, üç hemşire ve üç diğer sağlık personelinden olmak üzere toplam dokuz personelimizde COVID-19 infeksiyonu gelişmiş durumda. Bu da böylesine yoğun personeli bulunan bir kurum için oldukça makul değer oluşturuyor.


İstanbul Tıp Fakültesi’nde oluşturulan Pandemi Servisi hakkında bilgi alabilir miyiz? Pandemi Servisi nasıl bir kapasiteyle hizmet veriyor?

İstanbul Tıp Fakültesi’nde oluşturulan Pandemi Servisi Monoblok binasında tüm katlarda hizmet vermeye başladı. Her katta sorumlu uzman hekim ve asistanların yanı sıra gerekli sayıda hemşire ve hasta bakıcılar büyük bir özveriyle çalışmalarını sürdürmektedir. Salgının başlamasından kısa süre sonra tam kapasiteyle çalışmaya başlayan Pandemi Servislerinde, uygulanan başarılı tedavi ile ilerleyen haftalarda taburcu edilen hastaların sayısı giderek artmaya başladı. Bu da alanda görev yapan sağlık çalışanları için büyük moral oluşturmaya ve güven duygusunun artmasına olanak sağladı. Aynı zamanda Pandemi Servisi için yeni bölümler açmayı gerektirmeksizin, başarıyla salgın yönetimi sağlanmış oldu.

Servislerde uygulanan başarılı tedavinin önemli etkilerinden biri de yoğun bakım süreci gereken hastaların sayısının aşırı artmaması idi. Bu durum, yoğun bakım ünitelerinin sayıca yetersiz kalmasını önlediği gibi, yoğun bakım personelinin verimli çalışma sürecine de katkı sağlamış oldu.


Vakalar nasıl belirleniyor? Tanı koyulmasının ardından nasıl bir süreç gelişiyor?

COVID-19 şüpheli vakalar ilk geldiklerinde önce karşılama ekibi tarafından sorgulanıyorlar. Şüpheli temas, semptom ve bulguları yönünden COVID olduğu düşünülen hastalar, Triyaj Merkezine yönlendiriliyor. Burada anamnez, fizik muayene, laboratuvar ve radyolojik incelemeler ile daha sonra tanı için örnek alımı gibi işlemlerden geçiriliyor. Elde edilen veriler doğrultusunda değerlendirilen hastalara, servise yatışı ya da ayaktan izlemi konusunda karar veriliyor ve tedavi planlaması yapılıyor. Servislere yatırılan hastaların takipleri, hemşireler tarafından günlük olarak sık aralıklarla yapılıyor. Her gün alınan kan analizleri ile hastalar yakından izleniyor, günlük tedavi yanıtları değerlendiriliyor ve gereken durumlarda tedavi değişikliği ile müdahale işlemleri gerçekleştiriliyor. Yapılan günlük vizitlerde hastaların durumları farklı branş öğretim üyeleri tarafından ayrıntılı olarak değerlendirilip tedavi programı tekrar gözden geçiriliyor. Bu uygulamalar kısa sürede hastaların tedavi yanıtlarının olumlu sonuç vermesini sağlıyor. Hastalarda tedavi yanıtlarının elde edildiğine klinik bulgularda, laboratuvar bulgularda düzelme ile karar veriliyor. Daha sonra hastalar haliyle taburcu edilerek, takipleri ve kontrolleri ev ortamında sürdürülüyor. 

İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki toplam vaka sayısı ve bu vakaların durumları hakkında bilgi alabilir miyiz?

Hastanemize şu ana kadar 2 bin 300 dolayında hasta başvurmuş, bunların 670’i yatırılmış, yaklaşık 250’si ayaktan takip programına alınmıştır. Yatırılan hastaların şu ana kadar 400’den fazlası taburcu edilmiştir. Yatan hastalarımızın 30’u halen yoğun bakım ünitesinde bulunmaktadır. Son hafta uygulanan başarılı tedavi sonucunda artık entübe hastalarımız önce cihaz desteğinden kurtulmakta, servislere ve evlerine taburcu edilmektedir. Mortalite oranlarımız Türkiye ortalamasının altında seyretmektedir. Başarılı tedaviler, yoğun bakım ünitesinde olduğu gibi servislerde de sürdürülmektedir. Şu ana kadar servislerde yatırılarak tedavi edilen üç adet 90 yaş üstü hastamız taburcu edilmiştir.


İstanbul Tıp Fakültesi’nde pandemi sürecinde hem hastalara hem de sağlık çalışanlarına fayda sağlayacak üretimler ve projeler de geliştiriliyor. Bu çalışmalar hakkında neler söylersiniz?

Hastanemizde pandemi süresince hem hastalara hem de sağlık çalışanlarına faydalı model olacak ürün tasarımı ile tanı ve tedavide yenilik içeren projeler geliştirilmektedir. İyileşen hastalarımızın konvelesan serumlarından Bilim Kurulu Üyesi ve Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevgi Beşışık ve ekibi tarafından hazırlanan plazma içeriğindeki Immünglobulin G’ler vasıtasıyla hastalara tedavi desteği sunulmaya başlanmıştır. Bunun dışında hastaların tedavisinde klinik kötüleşmeyi önlemek üzere denenen Tosuzulimab ve Anakinra gibi ilaçların başarıyla kullanımı gerçekleştirilmiş, Anakinra için TUSEB’e elde edilen deneyimler doğrultusunda klinik çalışma proje başvurusu gerçekleştirilmiştir. COVID-19 hastalarının tedavisinde kullanılabileceği düşünülen birçok ilaç, biyolojik materyal, tanı kiti ve koruyucu tıbbi malzeme konularında çalışma yapan akademisyenler de bu dönemde TUSEB, TÜBİTAK, İSTKA ve BAP kaynaklı proje çağrılarına projeler sunmaya başlamıştır. Bunların dışında İstanbul Tıp Fakültesi TETLab Ofisi tarafından COVID hastalarına ilaç ve yiyecek taşıyan robot tasarımı gerçekleştirilmiştir. TETLab aynı zamanda sağlık çalışanlarına koruyucu gözlüklü siper yapımı gibi malzeme tasarım çalışmalarını da sürdürmektedir. Hastanemiz COVID ile mücadele kapsamında Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı Teknik Okullarda üretilen koruyucu önlük ve maskelerin kullanımını sağlayarak, öz kaynaklarımızın doğru ve yerinde kullanılması konusunda da ekonomimize katkı sağlamaktadır.

Bunun dışında Eczacılık Fakültesi Dekanlığı tarafından hastanemizin ve İstanbul Üniversitesi’nin ihtiyaç duyduğu el antiseptiklerinin ve yüzey dezenfektanlarının üretimi başlatılmıştır. Öz kaynakların bu şekilde verimli kullanılması, ihtiyaç duyulan alanlarda büyük bir destek sağlamıştır.


Bir üniversite hastanesi olan İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, şu dönemde öğrencilerin eğitimi nasıl yapılıyor? Pandemi Servisi’nde öğrenciler de uygulama gerçekleştiriyor mu?

İstanbul Tıp Fakültesi öğrencilerinin, salgının başladığı ilk günlerde YÖK Başkanlığı’mızın ve Bakanlar Kurulu’muzun aldığı karar çerçevesinde eğitimine ara verilmiş, daha sonra da eğitim faaliyetlerini uzaktan erişimle sağlamak üzere gereken alt yapı çalışmaları hızla tamamlanarak belirlenen program çerçevesinde öğrencilerin düzenli eğitimlerine başlanmıştır. Uzaktan ve çevrimiçi eğitim modelleri öğrencilerimiz hiçbir hak kaybına uğramaksızın aksaksız bir şekilde, program çerçevesinde sürdürülmektedir. İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (AUZEF) Dekanlığı’nın öncülüğünde ve desteği ile sağlanan alt yapı sonucu tüm üniversitemizde olduğu gibi İstanbul Tıp Fakültesi’nde de uzaktan eğitim süreci zamanında ve en başarılı şekilde uygulanmaya başlanmıştır. İstanbul Tıp Fakültesi öğrencilerine pandemi alanında herhangi bir görev verilmemiştir.

Pandemi süresince şu ana kadar kurumumuzda yürütülen başarılı bir ekip çalışması dikkat çekmektedir. Bu çalışmada İstanbul Üniversitesi Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Mahmut Ak başta olmak üzere, tüm Rektörlük çalışanlarının, İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı ve Başhekiminin, alanda büyük özveriyle çalışan doktorundan hemşiresine, hasta bakıcısından lojistik destek sağlayan memuruna kadar her kademeden çalışanın büyük emeği ve desteği bulunmaktadır. Bugün itibarıyla hastanemizde taburcu edilen hasta sayısı, yeni yatan hasta sayısının önünde seyretmektedir. Aynı zamanda başarılı tedavi süreci sayesinde, hastalarımız yoğun bakım ünitesinden de sağlığına kavuşarak taburcu edilebilmektedir. 

Her türlü özveri içerisinde ve büyük risk altında çalışarak bu büyük başarıya imza atan ve salgın mücadelesini şu ana kadar başarıyla yöneten sağlık çalışanları ve onları en iyi şekilde destekleyen İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ve İstanbul Tıp Fakültesi Yönetimi kuşkusuz bu başarıdaki en önemli hak sahipleridir. Ancak salgının ilk gününden bu yana tüm zamanını hasta tedavisi için ayıran, planlama ve koordinasyonu düzenleyen, tedavi rehberlerini oluşturan, asistan nöbetlerinden malzeme teminine kadar her türlü ayrıntıyla uğraşan, başta İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ABD, Göğüs Hastalıkları ABD, Anesteziyoloji ve Reanimasyon ABD ve Acil Dahiliye ABD öğretim üyelerine ayrıca dikkat çekmemiz gerekiyor. Zira onlar şu ana kadar, bu zorlu mücadelenin en ön saflarında gece gündüz yer alan gerçek kahramanlar. Onlara da ayrıca değinmek ve emeği geçen en üst kademeden en alt kademeye kadar bütün sağlık çalışanlarımıza ayrı ayrı teşekkür etmemiz gerekiyor.


13.04.2020

Koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) tedavisinde konvalesan plazma tedavisi COVID-19 tanısı almış ve iyileşmiş kişilerden toplanan immün plazmanın aktif virüs enfeksiyonu nedeniyle hastanede yatan hastalara terapötik amaçla verilmesi “pasif bağışıklık transferi”dir.

8 Nisan 2020’de Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), 10 Nisan 2020’de T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kan ve Kan Ürünleri Dairesi Başkanlığı’nca plazma bağışlayıcıları ve tedavinin verilebileceği hasta grubu ilişkili kriterler açıklanmıştır.

İstanbul Tıp Fakültesi’nde 10 Nisan 2020’de tanı ve tedavisi hastanede yatarak yapılmış, taburculuk öncesi nazofarenks sürüntü örneğinden çalışılmış SARS-CoV-2 moleküler test sonucu “NEGATİF” ve klinik tam iyileşmesinin üzerinden en az 14 gün geçmiş bir bağışçıdan ilk immün plazma toplama işlemi Prof. Dr. Sevgi Kalayoğlu Beşışık ve ekibi tarafından yapılmıştır.

Bu işlem, hastanemizde COVID-19 hastalarının rutin tedavilerinde İTF Pandemi Kurulu’nun uygun göreceği hastalar için uygulamaya sokulmuş bulunmaktadır.

12.04.2020

İstanbul Üniversitesi tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (COVID-19) pandemisi ile mücadele kapsamında toplumun faydasına sunduğu katkılara bir yenisini daha ekledi. İstanbul Üniversitesi 3 Boyutlu Tıbbi ve Endüstriyel Tasarım Laboratuvarı (TETLAB) ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ortak çalışması olarak üretilen robot, İstanbul Tıp Fakültesi Pandemi Servisi’nde hastalara yemek, ilaç, su gibi malzemelerin ulaştırılmasında kullanılacak.

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi deneyimli hekimleri, fedakâr sağlık çalışanları ve sahip olduğu engin bilgi birikimi ile COVID-19 pandemisi sürecinde gerçekleştirilen mücadeleyi tüm gücüyle sürdürürken; üretmeye ve yenilikçi fikirler ışığında projeler geliştirmeye devam ediyor. Bu doğrultuda gerçekleştirilen çalışmaların bir yenisi İstanbul Tıp Fakültesi Pandemi Servisi’nde tedavi görmekte olan hastalara yemek, ilaç, su gibi malzemelerin taşınması amacıyla üretilen robot oldu.

“Bu Sürecin Sonunda Yeni Teknolojilerle Evlerden Çıkacağız”

İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve TETLAB Sorumlusu Dr. Leyla Türker Şener, İstanbul Tıp Fakültesi Yerleşkesi’nde bulunan İstanbul Üniversitesi 3 Boyutlu Tıbbi ve Endüstriyel Tasarım Laboratuvarı ve Yıldız Teknik Üniversitesi iş birliği ile geliştirilen robot hakkında bilgi verdi. Sağlık çalışanlarını korumak için üretilen robotun önemine dikkat çeken Dr. Türker Şener şu ifadeleri kullandı: “Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak belirlenen yeni tip koronavirüs COVID-19, tüm dünya gibi ülkemizi de etkisi altına aldı. Sağlıklı insanların evde kalması gereken bu dönemde, sağlık çalışanları hastalar için 7/24 hastanede çalışıyor. Sağlık çalışanlarımızı korumak için hastalara yemek, ilaç, su gibi malzemelerin hastaya götürülmesini sağlayacak bir robotun üretimini gerçekleştirdik. Çalışmalarımız sonucunda bir haftada tamamlanan TETROBO adlı robot, sağlık çalışanlarına ve hastalara yardımcı olacak.”

Pandemi süreci ve teknoloji konusunu da değerlendiren Dr. Türker Şener, pandemi süreci bittiğinde insanların yeni bir dünya ile tanışacağını belirterek, “Bu sürecin sonunda sanal gerçeklik sistemleri, robotik sistemler, dijital yönetim, dijital eğitim, dijital sağlık gibi birçok yeni teknoloji ile evlerden çıkacağız” dedi.

Robotun hastanede kullanımına dair örnek videoyu izlemek için tıklayınız.

09.04.2020


COVID-19 Hastalarında Trakeotomi
Trakeotomi havayolunda ölü boşluğun azaltılması, pulmoner temizliğin sağlanması ve uzamış entübasyona bağlı trakeal stenozun önlenmesi için uygulanan bir prosedürdür. COVIT-19 hastalarında trakeotominin nasıl yapılması gerektiği konusunda yeterli deneyim mevcut değildir. Bu konuda standartların belirlenmesi sağlık çalışanlarına bulaşının en aza indirilmesi açısından önem taşımaktadır. Bu eğitim videosunda, COVIT-19’lu bir hastada işlemin basamaklarının anlatılması, karşılaşılan zorlukların ve çözüm yolları hakkındaki önerilerimizin paylaşılması ve güvenlik önlemlerinin vurgulanarak sağlık çalışanlarına bulaşı riskinin azaltılması amaçlanmıştır.
İşlemin basamakları ve Öneriler:
  • Yoğun Bakım Ünitesi hekimleri ve Kulak Burun Boğaz Hastalıkları hekimleri COVID-19 pozitif hastada trakeotominin uygunluğunu istişare ederler.İşlemden bir gün önce Anestezi ekibi ve KBB ekibi işlemin tüm basamaklarının değerlendirileceği bir toplantı yapar.Trakeotomi esnasında ekipler arasında iletişim zor olacağından (kişisel koruyucu ekipmanlar ve varsa motorlu hava temizleyici respiratör nedeniyle) bu basamaklar işlemden hemen önce tekrar gözden geçirilir.
  • Prosedürün doğru, hızlı ve güvenli olmasını sağlamak için mevcut olan en deneyimli hekimler ve yardımcı sağlık personelleri görev almalıdırlar.
  • Mümkün olan en az sayıda ekip üyesi ve personel görev almalı, gereksiz ekip üyeleri azaltılmalıdır.
  • Uygun kişisel koruyucu ekipman (KKE ) kullanımı olmazsa olmazdır.
  • Mümkün ise ekip üyeleri KKE olarak motorlu hava temizleyici respiratör de kullanmalı ve işlem negatif basınçlı bir odada uygulanmalıdır.
  • Kaflı ve fenestrasız trakeotomi kanülü kullanılmalı, kafın sağlamlığı işleme başlamadan önce kontrol edilmelidir.
  • Kafın şişirileceği enjektör hazır bir şekilde kanüle takılı olmalıdır.
  • İşlem esnasında hastanın tam kürarize olması önerilir.
  • Trakeaya pencere açılırken endotrakeal tüpün kafını patlatmamak için her türlü özen gösterilmelidir.
  • Trakea kesisi yapılmadan hemen önce entübasyon tüpü derine-bronşlara doğru ilerletilir. Böylelikle hem anestezi devresi hala kapalı devre olarak kalmış olur (dış ortama hava kaçağı olmaz) hem de endotrakeal tüp kafının yanlışlıkla patlatılma ihtimali azaltılmış olur.
  • Mümkünse, trakea kesisi yapılmaya başlanmadan hemen önce ventilasyon tamamen durdurulur. Hastanın durumundan dolayı ventilasyonu tamemen durdurmak mümkün olmayacaksa düşük akımlı ventilasyona geçilir.
  • Ventilasyon tamemen durdurulduysa, trakeal pencere açılmadan hemen önce endotrakeal tüp klemplenir.
  • Cerrahi ekip trakeal pencereyi açarken bu esnada hastaya takılacak olan trakeotomi kanülüne anestezi devresi takılır.
  • Endotrakeal tüp çekilir ve hazırlanmış olan kanül trakeotomiden yerleştirilir. Kaf hızlıca şişirilir. Ventilasyon başlatılır.
  • End-tidal CO2 ölçümü ile ventilasyonun sağlandığı kontrol edilir.
  • Kaftan sızıntı olmadığından ve kanülün yerine sabitlendiğinden emin olunur.
  • Aerosol ve buhar oluşumunu minimalize etmek amacıyla diatermi (koter) ve aspiratör kullanımından mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.

​07.04.2020

Fen Bilimleri Enstitüsü Enformatik Ana Bilim Dalı Enformatik Doktora Programı kapsamında hazırlanan çalışmalarda dijital dönüşüm ve COVID-19 süreci ile yapay zekanın bu süreçteki yeri ele alındı. Çalışmalara aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz;

"Yapay Zekâya Dayalı Veri Analizinin Koronavirüs Salgını Sürecindeki Yeri ve Önemi" adlı çalışmaya ulaşmak için lütfen tıklayınız.

"Dijital Dönüşüm Sürecinde Değişen Alışkanlıkların Koronavirüs Salgını Sürecindeki Çıktıları" adlı çalışmaya ulaşmak için lütfen tıklayınız.

01.04.2020

İstanbul Üniversitesi, Yüksek Öğretim Kurulu’nun yeni tip koronavirüs hastalığı (COVID-19) pandemisi nedeniyle aldığı karar doğrultusunda örgün öğretimlerin teorik derslerini uzaktan eğitim yöntemiyle sürdürmeye devam ediyor. Üniversitemiz bünyesinde yapılandırılan Öğrenme Yönetim Sistemi’nde şu ana kadar sekiz farklı içerik türünde (ders kitabı, ders notu, ders sunumu, ders videosu, ders kitabı linki, ders notu linki, ders sunumu linki, ders videosu linki) 20.000’i aşkın eğitim materyali öğrencilerimizin kullanımına sunuldu.

Kısa süre içerisinde bu yoğunlukta bir eğitim materyalinin öğrencilerimize sunulması, üniversitemizin eğitim-öğretim kapasitesi ile bilgi birikimini de ortaya koydu.

Materyaller sürekli geliştirilecek

Örgün öğretimlerin teorik derslerini uzaktan eğitim yöntemiyle sürdürülmesi çalışmalarını yöneten Üniversitemiz Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Levent Şahin, öğrencilerimize sunulacak eğitim materyallerinin sürekli geliştirileceğini ve çeşitlendirileceğini söyledi.

22 binden fazla eğitim içeriği

Üniversitemiz genelinde Öğrenme Yönetim Sistemi’ne yüklemesi yapılan eğitim materyallerinin içerik türleri yönünden dağılımları şu şekilde gerçekleşti:

Ders Kitabı: 1.764

Ders Notu: 13.850
Ders Sunumu: 5.872
Ders Videosu: 120
Ders Kitabı Linki: 528
Ders Notu Linki: 890
Ders Sunumu Linki: 276
Ders Videosu Linki: 1.228
Toplam: 22.031

Kısa süre içerisinde Öğrenme Yönetim Sistemi’ne yüklenen 22 binden fazla eğitim içeriği sayısının önümüzdeki günlerde daha da artacağı ifade edildi.

26.03.2020

İstanbul Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güler Bahadır, sağlık çalışanlarının COVID-19 pandemisi sürecinde psikiyatri açısından dikkat etmeleri gereken konulara değindi, uyarılarda bulundu.​

Enformatik Doktora Programı öğrencileri COVID-19 pandemisinin başından itibaren gelişen olayların bir kronolojisini çıkardılar. Prof. Dr. Sevinç Gülseçen'in danışmanlığında hazırlanan metinde 52 ayrı kaynaktan derlenen veriler ile yaşanan sürecin genel bir tablosunu görmek mümkün. Metne ulaşmak için lütfen tıklayınız.



İstanbul Üniversitesi Enformatik Bölümü koronavirüs (COVID-19) hakkında bir genel bilgilendirme infografiği hazırladı. İnfografiğe tam boyutlu olarak ulaşmak için tıklayınız.


Yeni Koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle eğitime ara verilen ve evde kalma tedbirlerinin uygulandığı şu günlerde, İstanbul Üniversitesi tarafından dijital ortamda erişime açık olarak sunulan bilimsel yayınlar ve projeler sürecin verimli geçmesine katkı sağlıyor. Dünyayı etkisi altına alan yeni koronavirüs (COVID-19) salgını, kamusal ve sosyal hayata yönelik birçok kısıtlamayı gerekli kılarken, İstanbul Üniversitesi de dijital ortamdaki yayınlarıyla toplumsal yükümlülüğünü yerine getiriyor.

Yayınevimizden Bilimsel Kaynaklar

Uluslararası yayıncılık standartlarına ve etik ilkelere uyumlu yüksek kalitedeki bilimsel dergileri ve kitapları erişime açık olarak sunan İstanbul Üniversitesi Yayınevi; sosyal bilimler, sanat ve beşerî bilimler, yaşam bilimleri ve tıp bilimleri alanındaki binlerce bilimsel eseri araştırmacılar ile buluşturuyor.

En eskileri 1916 yılında yayınlanmaya başlanmış ve günümüze gelen süreçte farklı isimlerle yayın hayatını sürdürmüş Darülfünûn Tıp Fakültesi Dergisi, Darülfünûn Edebiyat Fakültesi Dergisi, Darülfünûn Fen Bilimleri Fakültesi Dergisi gibi dergiler başta olmak üzere 9 bini aşkın kaynak; fen, tıp, sosyal bilim ve beşerî bilimlerin disiplinlerinden birçok konuda temel kaynak niteliği taşıyor. Yüzyıllar boyunca, tıp, matematik, astronomi, haritacılık, coğrafya, tarih, felsefe, din, edebiyat, dil, hukuk gibi çeşitli alanlarda bilimsel üretim gerçekleştiren İstanbul Üniversitesi, bu kaynaklarını dijital ortamda açık erişim özelliği ile toplumun faydasına sunuyor.

Sanal Kütüphanemizin Kültür Sanat Projeleri

Evde kalma tedbirlerinin uygulandığı şu süreçte yararlanılabilecek bir diğer dijital mecra da İstanbul Üniversitesi’nin Sanal Kütüphaneleri. İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı tarafından dijital ortama aktarılarak geniş kitlelere ulaşan sanal kütüphanede; Atatürk’le Okumak, II. Abdülhamid Han Fotoğraf Albümleri Koleksiyonu, Cihan Hükümdarı, Eski Dünya’ya Yeni Bakış ve Gazeteden Tarihe Bakış Projesi gibi pek çok projeye evinizden ulaşmanız mümkün.

İstanbul Üniversitesi Sanal Kütüphaneleri ile Mustafa Kemal Atatürk’ün İstanbul’a gelişlerinde İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nden ödünç alarak okuduğu kitapların koleksiyonuna ulaşılabilir. Sultan II. Abdülhamid Han’ın 918 albüm içinde 36 bin 585 kare fotoğraftan oluşan, dünyanın en zengin görsel arşivlerinden biri olma niteliği taşıyan Yıldız Fotoğraf Koleksiyonu incelenebilir.

Kanuni Sultan Süleyman’ın eserlerine ve dönemine ait önemli 3 tek nüsha yazma esere (Divan-ı Muhibbi, Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn, Kitab-ı Bahriye) dijital ortamda sanal galeri üzerinden ulaşılabilir.

“Eski Dünyaya Yeni Bakış: II. Abdülhamit Dönemi Harita ve Planları Sanal Kütüphanesi” projesi adıyla hayata geçirilen proje sayesinde, 789 harita koleksiyonu içinden seçilen, tek nüsha ve uluslararası tarihi değeri olan 120 seçilmiş örnek haritaya erişilebilir.

“Gazeteden Tarihe Bakış Projesi” kapsamında, 1928-1942 yılları arasında Türkçe, Osmanlıca, Rumca, Bulgarca, Fransızca, Almanca, İngilizce gibi çeşitli dillerde yayınlanan gazeteler ile yaklaşık 688 cilt, 55 başlık ulusal ve yerel gazeteden 581 bin 106 sayfa görüntü incelenebilir.

Yüzlerce Yıllık Nota Koleksiyonları OMARŞİV’de

Sanat alanında da öncü olan İstanbul Üniversitesi’nin bir başka çalışması ise sürdürülebilir nitelikte bir proje olan Osmanlı-Türk Müzik Birikimi Multimedya Arşivi; OMARŞİV. Geçmişten günümüze Osmanlı Dönemi müzik repertuarını tek tek eser bazında bir araya getirmeyi ve eserlerle ilgili bulunabilecek her tür kaynağı ihtiva eden sürdürülebilir bir arşiv oluşturmayı amaçlayan OMARŞİV ile yüzlerce yıllık nota koleksiyonlarına ulaşmak mümkün.

Osmanlı kültürünün tarih içinde ulaştığı coğrafyadaki müzik birikimine ait yazılı, görsel ve sesli birincil ve ikincil kaynakların tarandığı ve bu eserlerin bestecileri, güfteleri, türleri, formları, makam ve usûl yapıları, kaynakları gibi ayrıntılı bilgileri içeren temel ve güvenilir bir portaldan yararlanılabilir.

İstanbul Üniversitesi’nin tarihi ve kültürel birikimini toplumun faydasına sunduğu tüm bu eserler, açık erişim özelliği ile dijital ortamda ilgililerine hizmet vermeye devam edecek.

İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı web sayfasına ulaşmak için tıklayınız.

İstanbul Üniversitesi Sanal Kütüphaneleri’ne ulaşmak için tıklayınız.

OMARŞİV portalına ulaşmak için tıklayınız.

20.03.2020

İstanbul Üniversitesi, Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (AUZEF) koordinatörlüğünde her düzeydeki örgün programlarda yer alan derslerin teorik kısımlarının uzaktan eğitim yöntemiyle sürdürülmesi için gerekli hazırlıklara yoğun bir şekilde devam ediyor. Bu kapsamda ilk olarak, öğretim elemanlarımızın ve örgün eğitimine devam eden öğrencilerimizin kullandıkları AKSİS’e entegre olmuş yeni bir Öğrenme Yönetim Sistemi geliştirildi.

Bu sistemin genel özelliklerinin ve sürecin nasıl işleyeceğinin detaylandırıldığı bilgilendirme toplantısı ise 19.03.2020 tarihinde Rektör Yardımcısı ve AUZEF Dekanı Prof. Dr. Levent Şahin’in başkanlığında gerçekleştirildi. AUZEF yöneticilerinin ve bilgi işlem sorumlularının da hazır bulunduğu toplantıya, Fakültelerimizin Dekanları ile Enstitü, Meslek Yüksek Okulu ve Yüksek Okullarımızın Müdürleri katıldı.

Teorik dersler çerçevesinde hazırlanacak olan eğitim içeriklerinin türlerinin neler olabileceğinin de masaya yatırıldığı toplantıda, birimlerden sorumlu olacak akademik ve teknik personel de belirlendi.

İstanbul Üniversitesi örgün öğretimin uzaktan eğitim yöntemiyle sunulmasına ilişkin tüm altyapı hazırlıklarını büyük bir hassasiyetle yürütmekte, gerekli çalışmaları yaparak hiçbir aksamaya meydan vermemeye özen göstermektedir.

20.03.2020

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastane İnfeksiyonu Konrtol Komitesi, İstanbul Tıp Fakültesi sağlık çalışanları için yeni koronavirüs (COVID-19) hakkında bir bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi. COVID-19 izolasyon önlemlerinin ele alındığı toplantıda; İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek ve İstanbul Tıp Fakültesi Hastane Enfeksiyon Kontrol Hekimi Dr. Zeynep Memiş bilgilendirmede bulundu.

Bilgilendirme toplantısı, Prof. Dr. Haluk Eraksoy’un COVID-19 hakkında doğru bilgilenmenin ve doğru bilgilendirmenin önemini vurgulamasıyla başladı. Bilgilendirmenin doğru yapılmaması halinde eksik iş yapma olasılığının artacağını belirten Prof. Dr. Eraksoy, Türkiye’de saptanan olguların ardından, yeni olguların da görülmesinin beklendiğini kaydederek “Biz de İstanbul Tıp Fakültesi olarak Türkiye’nin belki de en önemli hastanesiyiz. Dolayısıyla hastanemize başvuruların olması kaçınılmaz. Bizim de buna bir hazırlık içerisinde olmamız gerekiyor” dedi. Konuya ilişkin hazırlıklarını uzun zamandan beri sürdürdüklerini belirten Prof. Dr. Eraksoy, olgu olmadıkça yapılan hazırlıkların kuramsal nitelikte kaldığını fakat olguların baş göstermesinin ardından daha sıkı bir uygulama içerisine girilmesi gerektiğini söyledi. Bu eğitimlerin süreç içerisinde tekrarlanabilir olduğunu aktaran Prof. Dr. Eraksoy, kişilerin ve kurumların kendini güncellemeye, yenilemeye ve yeni bilgiler edinmeye açık olması gerektiğine dikkat çekerek “Hangi pozisyonda olursak olalım, bunu içselleştirmeliyiz. Bir eğitim kurumu olmamız da bunu gerektirmektedir” şeklinde konuştu.

“Ülkemizin En Önemli Hastanelerinden Biri Olarak Vakalarla Karşılaşacağız”

Prof. Dr. Eraksoy’un ifadelerini tamamlamasının ardından Dr. Zeynep Memiş söz aldı. Avrupa Hastalık Önleme Merkezi’nin Şubat ayının sonunda yaptığı açıklamadan örnek veren Dr. Memiş, yeni koronavirüsün tıpkı mevsimsel grip gibi yaz aylarında azalacağını temenni ettiklerini fakat bunu kolaylıkla söylemenin mümkün olmadığını belirterek şu şekilde konuştu: “Bu bilgi, güncellenmekte olan COVID rehberinden bir alıntı. Bu alıntıyı yapmamızın ise bir sebebi var. Daha önce bizim için epidemiyolojik öykü çok önemliydi. Belli başlı ülkelerden gelen insanlarda görülen solunum semptomları, bizim için olası vaka grubunda yer alırken, bu giderek genişledi. Çünkü yurt dışı olarak kastettiğimiz ülkelerin sayısı şu anda 100’ü geçti. Dolayısıyla solunum yolu semptomları olan ve yurt dışı öyküsü bulunan herkes olası vaka kategorisine alındı. Ve yine rehberde güncellenen kısımdaki olası olguları düşündüğümüzde; ikinci, üçüncü basamak hastanelerde bunların takip ve tedavisinin yapılacağını görüyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin en önemli hastanelerinden biri olan hastanemizde de vakalarla karşılaşmamız ve onları takip etmemiz gerekecek.” 

Virüsü Bulaştıran Şey; Ağızdan Saçılan Damlacık Partikülleri

Yeni koronavirüsün bulaşma yolları hakkında açıklamalarda bulunan Dr. Memiş, korunma yollarının da bulaşma yollarına paralellik gösterdiğini belirtti. Virüsün damlacık yoluyla; yani konuşma, hapşırma, öksürme gibi zamanlarda ağızdan saçılan partiküller aracılığı ile bulaştığını dile getiren Dr. Memiş, “Enfeksiyonun bulaşma mesafesi 1 metre olarak kabul edilmektedir. Çok yoğun bir hapşırma, aksırma gibi durum varsa da bu oran 2 metreye kadar genişleyebilir. Bunun dışında mikropların atlayarak ya da zıplayarak gitmesi mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
Virüsün ikinci bulaşma yolunun ise partiküllerin ağız, burun, göz gibi alanları kapsayacak şekilde mukozaya temas etmesiyle gerçekleştiğini vurgulayan Dr. Memiş, “Virüs, bu partiküllerin hasta kişiler tarafından kontamine edilmiş (bulaştırılmış) çevre yüzeylerde veya onların derilerinde, vücutlarında, ellerinde olan mikroorganizmalarla sizin temas etmeniz; temaslı ellerinizle de var olan mikropları ağzınıza, yüzünüze, gözünüze sürmeniz yoluyla bulaşmaktadır” dedi. 

COVID-19 İzolasyon Önlemleri Nelerdir?

İfadelerine bu iki duruma karşı alınması gereken izolasyon önlemlerini aktararak devam eden Dr. Memiş, bu önlemleri standart önlemler, damlacık izolasyonu önlemleri ve temas izolasyonu önlemleri olarak sıralayarak şunları söyledi: “Bu toplantımızın amacı, sağlık çalışanlarımızı ilgilendiren önlemleri ortaya koymak. Öncelikle hapşıran, öksüren bir hastayı gördüğümüzde, onları maskelerini takarak ayrı bir alana almamız gerekiyor. Uygulamamız gereken ikinci önlem ise el hijyenine dikkat etmek. Eğer hastaya muayene ya da tedavi gibi bir bakım yapacaksak; önlük, maske, gözlük veya yüz koruyucusu ve eldivenden oluşan koruyucu giysilerimizi giymemiz önemli. Entübasyon, aspirasyon gibi daha ileri düzeyde bir işlem yapılacaksa da işte o zaman N95 tipi maskeleri kullanmamız gerekiyor. Çünkü yakın mesafede yapılacak işlemler sırasında, bahsettiğimiz damlacıkların parçalanıp daha ufak moleküllere bölünme ihtimali bulunuyor. Bu maskeler de bu durumlarda işimize yarıyor. Sonrasında da tabii ki maskeyi atmamız gerekiyor. Bu maskelerin boyunda taşınması, takılıp çıkarılması, faydadan çok zarara sebep oluyor.”
Dr. Memiş’in ardından tekrar söz alan Prof. Dr. Eraksoy, sağlıklı olduğu kabul edilen kişilerin maske takmasına gerek olmadığının altını çizerek, “Maske takması öncelikli olan kişiler; ateşi olan, öksüren, solunum semptomları gösteren hastalarımızdır. Sağlık çalışanlarımızın yapması gereken şey; böyle bir hasta ile karşılaştıklarında ilk olarak kendilerine değil hastaya maske takmalarıdır” dedi. 

“Hastaya Fiziki Müdahalede Bulunacaksanız N95 Maske Kullanmalısınız”

Virüslerin serbest olarak hareket etmediklerini, bir partikülün içinde bulunarak taşındıklarını kaydeden Prof. Dr. Eraksoy, solunum yoluyla bulaşan enfeksiyon hastalıklarında iki çeşit partikülün olduğunu vurgulayarak bu partikül çeşitlerinden ilkinin 5 mikrometreden daha büyük damlacıklar olduğunu, ikincisinin ise 5 mikrometreden daha küçük damlacık çekirdekleri olduğunu belirtti. 5 mikrometreden büyük damlacıkların kendi kendilerine hareket etmediklerini ve en fazla 1 veya 2 metrelik mesafe alabileceklerini dile getiren Prof. Dr. Eraksoy, bu damlacıkların entübasyon, aspirasyon ya da solunum yoluna direkt müdahale sırasında adeta çatlatılarak daha küçük partiküllere dönüştürülebildiğini aktararak ifadelerini şöyle sürdürdü: “Hastaya fiziki olarak yaptığımız müdahaleler sırasında onu öksürtme gibi riskler ortaya koyabiliriz. İşte bu durumlarda da N95 maskeyi kullanmamız gerekir. Bu gibi durumların dışında, sağlık çalışanlarının da N95 maske takmasına gerek yok. N95 maskeyi daha koruyucu bir maske düşüncesiyle sürekli takmak doğru değildir. Bir diğer meselemiz de tabii ki el yıkamadır. Hastane ortamında acil durumlar olabilir. Hastadan hastaya geçerken el yıkamak hepimizin normal pratiğidir. Acil ve istisnai durumlarda el antiseptikleri kullanılabilir. Ama bunu da abartmamak gerekir. Ellerin su ve sabunla yıkanmasına öncelik verilmelidir.”

“Gereksiz Maske Kullanmak Sağlık Çalışanlarını Riske Atmaktır”

Prof. Dr. Eraksoy’un sözlerini tamamlamasından sonra Prof. Dr. Serap Şimşek konuşmasını gerçekleştirdi. Dünya çapında ciddi bir sağlık riskinin söz konusu olduğunu kaydeden Prof. Dr. Şimşek, “Bu riskle yüzleşmek zorundayız” diyerek ciddi durumların koordinasyon içinde yönetildikleri takdirde başarıya ulaştığının altını çizdi. Sağlık Bakanlığı’nın geçmişten bu yana pek çok salgın hastalıkla mücadele ettiğini aktaran Prof. Dr. Şimşek, alınması gereken önlemleri şu sözlerle açıkladı: “Yapmanız gereken ilk şey kendinizi korumak. Bunun için sık sık ellerinizi yıkayın, yıkayamıyorsanız el dezenfektanı kullanın. Ellerinizi gözünüze, burnunuza, ağzınıza götürmeyin. Ve tabii ki kalabalık yerlere gitmeyin. İkinci önlem; başkalarını düşünmek ve nezaket göstermektir. Hastaysanız evde kalın, hasta olmanıza rağmen dışarıya mutlaka çıkmanız gerekiyorsa uygun bir şekilde maske takarak çıkın. Öksürük nezaketine önem verin. Elinize öksürmekten ya da hapşırmaktan kaçının. Mutlaka bir mendil kullanın ve kullandıktan sonra mendili atın. Mendil bulamıyorsanız kolunuzun içini kullanın. Gereksiz yere maske kullanmayın. Çünkü maskeler de sınırlıdır. Siz gereksiz yere maske kullanırsanız yoğun bakımda hastayı entübe edecek sağlık çalışanını riske atmış olursunuz. Üçüncü başlığımız ise akıllı olmaktır. Sadece güvenilir kaynaklara kulak verin. Dünya Sağlık Örgütü bunu “Be Safe, Be Kind ve Be Smart” (Güvende ol, nazik ol ve akıllı ol) şeklinde ifade ediyor. Biz sağlık çalışanları olarak herkesi düşünmek zorundayız. Lütfen gerekli tedbirleri alalım. Çünkü panik ve kaos bu sorunu büyütmekten başka bir işe yaramayacaktır.”

Sağlık çalışanları için COVID-19 konulu bilgilendirme toplantısı, açıklamaların ardından soru cevap kısmının tamamlanmasıyla sona erdi.
17.03.2020

İstanbul Üniversitesi, tüm mensuplarına yönelik düzenlendiği koronavirüs temel bilgilendirme eğitiminden sonra yeni bir bilgilendirme toplantısıyla koronavirüs çalışmalarına devam ediyor. Üniversitemiz Rektörlük Binası Senato Salonu'nda 12.03.2020 tarihinde saat 09:00'da düzenlenen toplantıya fakülte, enstitü, yüksekokul ve meslek yüksekokulları sekreterleri ve daire başkanlıkları kapsamında bir katılım sağlanarak yeni koronavirüs (COVID-19) bilgilendirmesi yapıldı.

Toplantı alınabilecek azami tedbirlerin alınması noktasında bilgilendirme ve değerlendirme yapılması amacıyla gerçekleştirildi. Alınan tüm bilgilerin İstanbul Üniversitesi resmi hesaplarında paylaşıldığı aktarıldı. Virüsle mücadele konusunda en elzem durumun kişisel hijyen olduğuna dikkat çekildi. Devletin tedbirleri arttırması itibariyle yurt dışına çıkan okul personelleriyle iletişime geçildiği ve dönüşlerinin ardından 15 gün istirahat etmeleri konusunda uyarıldıkları söylendi. Üniversitenin tedbir amaçlı yurt dışı görevlendirmelerini durdurduğu, konferans, seminer gibi etkinlikleri iptal ettiği belirtildi.

Virüsle ilgili bulguların göz önünde bulundurulmasıyla tüm birim sorumlularına ofislerin havalandırılması, genel ofis temizliğinin titizliğine ve ofis girişlerinde dezenfektanların varlığına dair dikkatle kontrollerinin yapılmasının üzerinde duruldu. Panik yaratacak bir durumun olmadığının altı çizilirken tedbirlerin de elden bırakılmadığı aktarıldı.

Kampüsteki özelikle tuvalet gibi alanların gezilmesiyle tespit edilen eksikliklerin hemen temini için hazırlıkların yapıldığı, bu hususta bir buçuk ton dezenfektan, on ton sıvı el sabunu, beş yüz koli tuvalet kâğıdı siparişlerinin verildiği bilgisi verildi. Ayrıca dezenfektanların yüz elli bölgeye öğrenci ve personel için dağıtılacağı açıklandı. Toplantıya katılan fakülte, enstitü, yüksekokul ve meslek yüksekokulları sekreterleri ve daire başkanlıklarının her birinin alan sorumluluğunda olduğu ve bu konuda yetkili oldukları hatırlatıldı. Karşılaşılan bir problem doğrultusunda mutlaka İstanbul Üniversitesi Genel Sekreterlik ile iletişime geçilmesinin önemi vurgulandı.

Toplantının ikinci kısmında katılımcılar karşılaştıkları sorunları dile getirdi. Özellikle şu an yurt dışında bulunan okulumuz öğrencileriyle iletişim halinde olunduğu ve ülkeye dönemedikleri ya da kendilerini karantinaya aldıkları durumlarda gerekli kolaylıkların sağlanarak kampüse gelmeye gerek kalmadan kontrollerin sağlandığı anlatıldı. Ayrıca yurt dışı öğrencilerimizin de durumlarının takip edildiği bilgisi verildi.

Katılımcıların sorularının ardından toplantı sona erdi.

13.03.2020

Son günlerde dünyanın birçok ülkesine yayılan koronavirüs salgını, karantinalara ve ülkelerin sınır kapılarını kapatmaları gibi gelişmelere sebep oldu. Uluslararası boyutta endişe yaratan koronavirüs hakkında medyada oluşan bilgi kirliliği ise bir panik ortamına yol açtı. İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Oral Öncül, koronavirüs salgınından korunmak için alınması gereken önlemler ve ortaya çıkan panik ortamında bilinçli şekilde hareket etmek için yapılması gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu.

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs salgını, son verilere göre dünya genelinde 42 ülkeye yayıldı. Ortaya çıktığı günden bu yana 83 bin civarında insanı etkileyerek 2 bin 900 insanın hayatını kaybetmesine sebep olan koronavirüs, ülkemizin komşu ülkelerine de yayılmasıyla toplumsal bir kaygıyı beraberinde getirdi. Koronavirüsün toplumda yaygın olarak görülen, nezle olarak tabir edilen ve hafif semptomlarla seyreden üst solunum yolu etkenlerinden birisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Oral Öncül, “COVID-19” olarak adlandırılan yeni koronavirüsün ise bilinen diğer koronavirüslerden farklı olduğunu belirtti. Yeni koronavirüsün birtakım mutasyonlar nedeniyle etkilerinin daha fazla olduğunu kaydeden Prof. Dr. Öncül, bu virüsün özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış ve solunum yolu problemleri olan hastalarda ölümlere neden olabilmesi ve hızlı yayılması açısında diğer virüslerden farklılık gösterdiğini vurguladı.

Hastalık, Her 5 Hastanın 4’ünde Hafif Semptomlarla Atlatılıyor

Yeni koronavirüsün, enfeksiyon riski yüksek olan daha duyarlı hastalarda ciddi akciğer enfeksiyonları nedeniyle ölümlere yol açabildiğini kaydeden Prof. Dr. Öncül, bu hastalığın diğer hasta gruplarında ise her 5 hastanın 4’ünde çok hafif semptomlarla atlatılabildiğini söyleyerek hastalığın belirtileri hakkında şu ifadeleri kullandı: “Yeni koronavirüsün etkilediği hastaların yüzde 85 – yüzde 90’lık bir oranında ateş bulgusunu görüyoruz. Solunum yetmezliği, öksürük, nefes açlığı gibi tanı açısından önemli bulgularla karşılaşıyoruz. Bu hastalık genellikle alt solunum yollarını tutuyor. Riski yüksek hastalarda daha ağır seyreden hastalık, solunum yetmezliklerinden kaynaklanan nedenlerle yoğun bakıma yatırılmayı gerektirebiliyor. Buna karşın virüsün öldürücülük hızının düşük olduğunu söylemeliyiz. Başlangıçta yüzde 2,4-2,5 civarındayken son bilgilere göre bu hızın yüzde 4,3 olduğunu görüyoruz. Hastalığın sadece risk potansiyeli yüksek hastalara etki ettiğini de göz önünde bulundurunca bu hızın düşük olduğunu belirtebiliriz.”

Günümüzde yeni koronavirüsün tedavisinin bulunmadığını fakat tedavi üzerine birtakım çalışmaların sürdüğünü aktaran Prof. Dr. Öncül, Çin’de ve Japonya’da iki farklı ürünün denendiğini ve en son ebola virüsünde kullanılan ajandan olumlu yanıtlar kaydedildiğini ifade eden yayınların bulunduğunu belirterek, “Tedavi açısından çalışmalar devam ediyor fakat ne yazık ki henüz onaylanmış, ruhsat alınmış bir ilacımız bulunmuyor” dedi.

“Ellerimizi En Az 20 Saniye Yıkamalıyız”

Yeni koronavirüsten korunmak için hem bireysel önlemler almanın hem de toplumsal duyarlılığın önemine dikkat çeken Prof. Dr. Öncül, virüsten korunmada en önemli hareketin virüsün girişine engel olmak olduğunu, giriş engellenmiyorsa da virüsün solunum yollarında tutunmasına engel olacak yöntemlere başvurmak gerektiğini ifade ederek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu anlamda kişisel hijyen bakımından önlemler almak büyük önem arz ediyor. Virüsün bulaşabileceği, yayılabileceği alanlarda korunma önlemlerine başvurmamız gerekiyor. Virüs hapşırma ve öksürme sırasında çevreye saçılabiliyor ve ortamlarda kalabiliyor. Kalıcılığı çok uzun sürmeyen ve saatler içerisinde canlılığını yitirebilen bir virüs olsa da ortama saçılmış bu virüsleri ellerimizle kendi solunum yollarımıza taşıma ihtimalimiz var. Bu yüzden el temizliği çok önemli. Ellerimizi suyun altında sabunla tutacak şekilde, en az 20 saniye boyunca, parmak araları, parmak uçları ve avuç içi gibi bütün alanları kapsayarak yıkamalıyız. Bir diğer önemli husus ağız ve burun gargarası yapmak. Çünkü nazofarenkse (üst yutak) tutunmuş olan bu virüslerin oradan atılması lavaj ismini verdiğimiz yıkama ile oldukça etkili olabiliyor.”

“Herkesin Maske Takmasına Gerek Yok”

Prof. Dr. Öncül, toplum tarafından merak edilen bir diğer konu olan maske kullanımı hakkında da bilgilendirmede bulundu. “Eğer duyarlıysanız, bağışıklık sisteminiz baskılanmışsa ya da akciğer hastasıysanız maske kullanımınız söz konusu olmalı” şeklinde konuşan Prof. Dr. Öncül, virüsün damlacık yoluyla bulaşan bir virüs olmasından dolayı cerrahi maskelerin bu açıdan yeterli olduğunu belirtti. Böyle bir hasta ile karşılaşılması durumunda da virüsün damlacık yoluyla bulaşmasına engel olmak için maske kullanılması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Öncül, bunların dışında toplumda herkesin maske takmasına gerek olmadığının altını çizdi.

Yeni koronavirüsün, geçmişte görülen kuş gribi, SARS, MERS-CoV virüsleri ve günümüzde hala etkisini sürdüren domuz gribi gibi Çin’de ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Öncül, bu konuyu açıklayan bazı teoriler olduğunu aktardı. “Virüsleri taşıyan hayvanların daha çok o bölgelere yerleşmiş olması ya da bölgedeki besin alışkanlıklarının buna sebebiyet verdiğine dair görüşler söz konusu” diyen Prof. Dr. Öncül, bu durumu henüz net olarak ortaya koyan bir bilimsel çalışmanın olmadığını ifadelerine ekledi.

“Panik Ortamı Yaratılmamalı”

Virüsün görüldüğü ülke sayısı arttıkça ortaya çıkan korku ve uluslararası boyuttaki panik ortamını değerlendiren Prof. Dr. Öncül, böyle bir panik havası oluşturmaya gerek olmadığını vurgulayarak şunları kaydetti: “Yaşanan süreç içerisinde toplumda kaygı verici bir ortam izlenimi oluşturuldu. Televizyonlara baktığımızda kaldırımda yürüyen genç bir insanın orada yığılıp kaldığını gösteren görüntüler görüyoruz. Açıkçası böyle viral bir hastalıktan kaynaklı ani ölümlerle karşılaşmıyoruz. Bunlar aslında toplumun bu konudaki farkındalığını arttırmak için uygulanan birtakım metotlar. Burada yapılması gereken şey; bilimsel metodolojiyi kullanarak akılcı önlemler almak. Son verilere göre 42 ülkeye yayılan koronavirüs, Ekvator’un altında Güney Yarım Küre’de bulunan Brezilya’ya kadar yayılmış durumda. Bu da virüsün pandemi yapmış olabilme özelliğini sergilediğini gösteriyor. Yeni koronavirüs, geçmişteki SARS ve MERS-CoV virüsleriyle benzer yapıda. Aslında hayvanlarda görülen bu virüs başkalaşıma uğrayarak insanlar arasında da yayılma özelliğine sahip. Bunu da kaygı verici bir durum olarak değerlendirmek mümkün olsa da akılcı yöntemler uygulayarak, rahatlıkla üstesinden gelebiliriz.”

Sağlık Bakanlığı Gerekli Tedbirleri Aldı

Koronavirüs salgını sonrası yaşanan gelişmelerden birisi de virüsün yayılmasını engellemek için ülkelerin sınır kapılarını kapatması. İtalya, Yunanistan, İran gibi ülkelerde de koronavirüs salgını vakalarına rastlanılmasının ardından, virüsün Türkiye’de de olabileceğine dair şüpheler söz konusu. Bu noktada insanların koruyucu önlemler aldığını ve toplumsal farkındalığın artmış durumda olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öncül, Sağlık Bakanlığı’nın da gerekli tedbirleri aldığını ve riskli ülkelerden hasta transferine neden olabilecek ulaşımın kontrol altında olduğunu ifade ederek şunları aktardı: “Havalimanlarında termal kameralarla ateş ölçümleri yapılarak semptomik hastalar kontrol altına alınıyor. Doğuda İran’da böyle bir salgın ilerlemiş durumda. Onunla ilgili olarak giriş çıkışlar engellendi, kontrol altına alındı. Ve orada 2 tane sahra hastanesi oluşturuldu. Şüpheli hastaların izolasyonu erken kontrol açısında son derece önemli. 14 günlük böyle bir izolasyon, bu hastalığın erken dönemde fark edilmesi ve korunulması açısından oldukça anlamlı. Ayrıca konunun uzmanları ve hekimler tarafından bir bilimsel kurul kuruldu. Hastalıkla ilgili her türlü bilgilendirici form oluşturuldu. Hastalığın tanımı, hastalığın ne şekilde tanınacağı, tanıtılacağı ve kişisel ve toplumsal ne şekilde korunma yöntemlerin uygulanacağı konusunda ayrıntılı bir çalışma yapıldı. Bunlar son derece başarılı adımlar.”

“Kendi Aşımızı Üretmeliyiz”

Koronavirüste ve diğer virüs türlerinde mutasyonların bundan sonra da devam edeceğini dile getiren Prof. Dr. Öncül, asıl dikkat edilmesi gereken noktanın Türkiye’nin kendi aşısını üretmesi olduğunun altını çizdi. “Nasıl ki ulusal savunma sanayimizi güçlü kılıyoruz, silahlanıyoruz, bu viral ajanlara karşı da silahlanmamız, kendi aşımızı üretmemiz gerekiyor” şeklinde konuşan Prof. Dr. Öncül, Türkiye’nin kendi aşısını ürettiği zaman gelişebilecek herhangi bir tehdite karşı erken dönemde önlemler alabileceğine dikkat çekerek, bu konuda teknolojik olarak yatırımların yapılması gerektiğini vurguladı.

“Koronavirüsle Eninde Sonunda Karşılaşacağız”

Sürecin ülkemiz açısından şu aşamada gayet iyi bir şekilde yönetildiğini kaydeden Prof. Dr. Öncül, panik ortamı ve kaos yaratılmaması gerektiğini ifadelerine ekleyerek konuşmasını şöyle tamamladı: “Türkiye olarak bu virüsle eninde sonunda karşılaşacağız. Bundan kaçış yok. Kontroller sürdürülse bile, virüsün inkübasyon dönemi dediğimiz 4-5 günlük bir dönemi var. Bu süre içerisinde henüz şikayetleri başlamamış hastaların ülkeye girişleri kontrole yakalanmadan gerçekleşecek ve bu hastalarla öyle veya böyle karşılaşacağız. Böyle bir durumla karşılaşacak olmamız bir kaos yaratmamalı. Bu tarz durumlarda hastaların hangi hastaneye gideceği, ne şekilde tedavi uygulanacağı gibi konuların hepsi belirlenmiş durumda. Sağlık Kurulu bu konuda gayet bilgili. Elimizde bununla baş edebilecek her türlü tıbbi malzeme var. Dolayısıyla biz dersimize çalıştık. Her türlü gereksinimin alt yapısı hazırlandığı için bu konuda başarılı bir mücadele gerçekleştireceğimizi düşünüyorum. Ve bir süre sonra da bu virüsün ortadan kalkarak kaybolacağına inanıyorum.”


02.03.2020


Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkarak birçok ülkeye yayılan ve ölümlere sebep olan koronavirüs, dünya gündeminde en çok yer alan konuların başında geliyor. Toplamda 11 bin 860 kişiyi etkileyen ve 259 kişinin ölümüne yol açan virüs hakkında merak edilenler ise günden güne artıyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy, yeni koronavirüsün ortaya çıkışı, yayılışı, belirtileri ve korunma yolları hakkında bilgi verdi.​

Yeni koronavirüs, Çin’in Wuhan kentinde, canlı hayvanların ve ürünlerinin satıldığı bir pazarla ilişkisi olan 4 kişide ve burayı ziyaret eden çok sayıda insanda zatürre bulgularının saptanmasıyla 31 Aralık 2019’da gündeme geldi. Dünya üzerinde birçok ülkeye yayılan ve ölümlere sebep olan virüsün koronavirüs ailesinden olduğu, hastalardan alınan örneklerin incelenmesi sonucunda 7 Ocak 2020’de anlaşılırken, bu yeni virüse “yeni koronavirüs 2019”; yani 2019-nCoV adı verildi. Koronavirüslerin, insanlarda hastalık yapabilen geniş bir virüs ailesi olduğunu belirten Prof. Dr. Haluk Eraksoy, yarasa gibi bazı hayvan türleri arasında dolaşan koronavirüslerin zaman içinde değişim göstererek insana bulaşma yeteneği de kazandığını ve böylece insan olgularının görülmeye başlandığını söyledi. Koronavirüslerin insandan insana bulaşma yeteneği kazanırlarsa tehdit oluşturabileceklerini kaydeden Prof. Dr. Eraksoy, “İnsanda hastalık yapabilen koronavirüslerden 4’ü nezle ya da soğuk algınlığına neden olur. 2 koronavirüs ise kısaca SARS ve MERS olarak adlandırılan daha ağır solunum yolu hastalıklarının etkenidir. SARS’ın kaynağının misk kedileri, MERS’in kaynağının develer olduğu anlaşılmıştır” dedi.

Koronavirüsün Görüldüğü Ülkeler

7. koronavirüsün ise Çin’de görüldüğünü ve bu virüsten etkilenen 11 bin 860 kişiden 259'unun öldüğünün doğrulandığını belirten Prof. Dr. Eraksoy, ölümlerin hepsinin Çin’de gerçekleştiğini ifade ederek, hastalığın görüldüğü ülkeleri ve hasta sayılarını şu şekilde aktardı: “İlk saptamalara göre yeni koronavirüsün tespit edildiği hasta sayısı; Çin’de 1988, Tayvan’da 6, Tayland’da 5, Avustralya, Malezya ve Singapur’da 4, Fransa, Japonya ve Güney Kore’de 3, ABD ve Vietnam’da 2, Kanada ve Nepal’de ise 1 olarak bildirilmiştir. Vietnam’daki hasta hariç Çin dışındaki ülkelerde saptanan hastaların hepsinin Çin’den geldikleri öğrenilmiştir.”

“Ateş, Öksürük ve Nefes Darlığı ile Kendini Gösteriyor”

Yeni koronavirüse bağlı hastalığın belirtileri hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Eraksoy, hastalığın 2-14 gün arası süren bir kuluçka süresinden sonra birden başlayan 39 derecelik ateş, öksürük, nefes darlığı ile kendini gösterdiğini kaydederek, bazı hastalarda boğaz ağrısı ve burun akıntısının da olabileceğinin altını çizdi. “Ağır hastalanan ve ölenlerin hemen hepsi; yaşlı ya da akciğer hastalıklarına, organ yetmezliklerine, kanser, diyabet ve bağışıklığı baskılayan hastalıklara sahip olan kişilerdir” şeklinde konuşan Prof. Dr. Eraksoy, genç sağlıklı erişkinlerde hastalığın nispeten hafif seyrettiğini dile getirdi.

“Bulaşması İçin 2 Metreden Yakın Temas Gerekir”

Yeni koronavirüsün, diğer koronavirüsler gibi solunum salgılarıyla bulaştığının düşünüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Eraksoy, hasta kişilerden kaynaklı öksürük, hapşırık, gülme ve konuşma sırasında çevreye saçılan virüs içeren damlacıkların, sağlam kişilerin mukozalarına temas ederek bu kişilerin hastalanmasına neden olduğunu vurgulayarak ifadelerini şu şekilde sürdürdü: “Hastalığın bu şekilde insandan insana bulaşması için 2 metreden yakın temas gereklidir. Bugüne kadar virüsten etkilenenlerin arasında bulunan sağlık çalışanlarının, hastalarla direkt temas sonucunda hastalandığı, ayrıca hastalığın hayvan pazarını ziyaret etmeyen kişilerde de geliştiği gösterilmiştir. Bu bulgular yeni koronavirüsün insandan insana bulaşabildiğini göstermektedir. Ancak halen bulaştırıcılığın ne ölçüde olduğu bilinmemektedir. Salgının nasıl seyredeceğini belirleyen en önemli faktör virüsün insandan insana ne kadar kolay bulaşabildiği ve gerekli önlemlerin ne kadar başarıyla alınacağıdır. Bugünkü bilgiler ışığında yeni koronavirüsün et, süt, yumurta gibi ürünlerin yenmesiyle bulaşmadığı söylenebilir.”

“Koronavirüs, Ülkemizde Yayılmış Değil”

Yeni koronavirüsten korunmak için yapılması gerekenler de merak konusu. Bugün için ülkemizde hastalığın yayılmasının söz konusu olmadığını ve bu sebeple toplumda özel bir önlem alınmasının gerekmediğini kaydeden Prof. Dr. Eraksoy, “Hastalıktan korunmak için bir aşı bulunmamaktadır ve korunmak için şimdilik en etkili yöntem hasta kişilerle temas etmekten kaçınmaktır. Ancak solunum yolu enfeksiyonu yapan, grip ya da nezle virüsü gibi çok sayıda virüs kış aylarında insanlar arasında dolaşıyor. Sadece yeni koronavirüsten değil; diğer tüm solunum virüslerinden korunmak için el temizliğine dikkat edilmesi ve temiz olmayan ellerin göz, ağız ve burna götürülmemesi gerekiyor” dedi. İfadelerine yeni koronavirüse bağlı hastalığın tedavisi konusunu değerlendirerek devam eden Prof. Dr. Eraksoy, “Bugün için koronavirüslere karşı etkili olduğu gösterilmiş bir ilaç bulunmamaktadır. Bu nedenle hastalara belirtileri giderecek ve varsa bozulan organ işlevlerini destekleyecek tedaviler uygulanmaktadır” şeklinde konuştu.

“Ölüm Hızı Düşük, Yayılma Hızı Yüksek”

Yeni koronavirüsün ölüm hızının yüzde 3’ten küçük olacak şekilde, kendisinden öncekilere göre daha düşük olduğunun gözüktüğünü ancak yayılma hızının daha yüksek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Eraksoy, hastalananların sayısının daha da artacağının anlaşıldığını aktararak, “Böyle damlacıklarla bulaşan solunum yolu hastalıklarının yayılması yavaşlatılabilir. Ancak bir ülkeden diğerine geçmesini tümüyle önlemek neredeyse olanaksızdır. Ülkemizde son 14 gün içinde Çin’e bizzat seyahat etmiş olan veya seyahat etmiş biriyle yakın teması olan kişiler, ateş, öksürük ve nefes darlığı gibi belirtileri olursa mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Resmî Kurumların Açıklamalarına Kulak Verilmeli”

Yeni ortaya çıkan bir virüsün her zaman ilgi ve merak uyandırdığını vurgulayan Prof. Dr. Eraksoy, “Bu, yeni koronavirüs için de böyledir. Ne yazık ki çoğu gerçek dışı olan bilgiler sosyal medyada adeta ışık hızıyla yayılmaktadır. O nedenle yalnızca ciddi kurumların ve kuruluşların açıklamalarına kulak verilmelidir” diyerek sözlerini tamamladı.

29.01.2020

YÖK BAŞKANI PROF.DR. YEKTA SARAÇ:

“Türk Yükseköğretim sistemini yarınlara hazırlayabilmek maksadıyla; ayrıca son yıllarda başlattığımız kalite eksenli büyüme yolundaki kazanımlar sürecinin kesintiye uğramaması, yabancı uyruklu öğrenci sayılarımızdaki olağanüstü artış başta olmak üzere uluslarasılaşma yolunda katettiğimiz mesafeyi kaybetmemek ve üniversitelerimizi bu küresel değişime, yeni ve zor döneme hazırlıklı kılabilmek, yükseköğretimi uluslararası rekabete sokabilmek için bazı yeni ve yenilikçi kararlar almış bulunmaktayız."

“Bugün açıkladığımız kararlar küresel salgın sürecinde yurt dışında okuyan Türk öğrenciler ile ülkemize yabancı uyruklu öğrencilerin gelmesine yönelik önemli düzenlemeleri içermektedir. Haftaya uzaktan öğretim ile ilgili kararlarımızı ve düzenlemelerimizi kamuoyu ile paylaşmayı planlıyoruz."

1- YURTDIŞINDA EĞİTİM GÖREN TÜRK ÖĞRENCİLER İÇİN YAPILAN DÜZENLEMELER

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), yurt dışında okuyan, fakat Covid-19 küresel salgını dolayısıyla okuduğu üniversiteye dönemeyen veya okuduğu ülkedeki salgına ilişkin riskler yüzünden üniversitesine dönmek istemeyen öğrencilerin için bir dizi önemli kararlar aldı.

YÖK, yurtdışında okuyan öğrencilerin salgın sonrasında öğrenimlerini Türkiye'de sürdürmek istediklerini bildirmeleri üzerine, bu öğrencilerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaları nedeniyle küresel salgın dönemindeki sağlık endişelerini dikkate alarak yeni düzenlemeler yaptı.

Bu kapsamda yapılan özellikle “öğrenci merkezli" düzenlemlerin ana hatları belli oldu. Yapılan bu düzenlemeler, Covid-19 Küresel Salgını dolayısıyla sadece 2020-2021 Eğitim ve Öğretim yılı güz dönemi yatay geçiş işlemlerine mahsus olacak.

- Yurtdışı yatay geçiş kontenjanları artırıldı, kısıtlar kaldırıldı

Yükseköğretime girişte başarı sıralaması şartı bulunan “Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık, Hukuk, Öğretmenlik, Mühendislik ve Mimarlık" programları dışındaki yükseköğretim programlarının yurt dışı yatay geçiş kontenjanlarındaki %50 kısıt kaldırılarak, bu programlara yurt içi yatay geçiş kontenjanı kadar yurt dışı kontenjan ayrılabilmesine imkan tanındı.

- İlk binde yer alan üniversitelerde eğitim görenlere ek fırsat

Üniversite sıralamalarında ilk binde olan üniversitelerde okuyan öğrencilere ayrıca yeni bir imkan daha tanındı. Başarı sıralaması şartı bulunan “Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık, Hukuk, Öğretmenlik, Mühendislik ve Mimarlık" programları için olan yurt dışı yatay geçiş kontenjan kısıtlaması, Yükseköğretim Kurulunca belirlenmiş olan sıralama kuruluşları tarafından yapılan dünya üniversite sıralamalarının herhangi birinde ilk 1000'de yer alan üniversitelerin programlarındaki öğrenciler için, geçerli olmayacak. Dolayısıyla ilk 1000'de yer alan üniversitelerde okuyan Türk öğrencilere ülkemizde eğitim ve öğretim görebilmeleri için yeni bir fırsat penceresi açılmış oluyor. Bu düzenleme yurtdışına giden ve üstün nitelikli üniversitelerde okuyan başarılı öğrencilerin tekrar Türkiyedeki üniversitelerimize kazandırılmasının yolunu da açacak.

- Türkiye'deki açık öğretim programlarından herhangi birine yatay geçiş imkanı

Yine önümüzdeki yıla mahsus olmak kaydıyla, ÖSYS/YKS Puanına veya muadil belgelere sahip olmak koşulunu sağlamaları halinde dileyen öğrenciler, Türkiye'deki açık öğretim programlarından herhangi birine yatay geçiş başvurusu yapabilecek. Bu durumda ilgili üniversiteler bu öğrencilerin programa intibaklarını gerçekleştirecek.

- Yatay geçişler her sınıfa yapılabilecek

Küresel Salgın dolayısıyla ve 2020-2021 eğitim öğretim yılı güz dönemi ile sınırlı olmak üzere öğrenciler, birinci sınıf ve son sınıf da dâhil bütün sınıflara yatay geçiş başvurusu yapılabilecektir. Bu şekilde yurt dışında okuyan tüm öğrenciler, okudukları sınıf ne olursa olsun belli şartlar dâhilinde Türk yükseköğretim sistemine dâhil olabilecekler.

Bilindiği üzere mer'i mevzuata göre ilk ve son sınıflara yatay geçiş yapılamamaktadır. Dolayısıyla bu düzenlemede küresel salgın dönemine mahsus olmak üzere geniş bir imkan sunulmaktadır.

Covid-19 Küresel Salgını dikkate alınarak sadece “2020-2021 Eğitim ve Öğretim yılı güz dönemine mahsus olmak" üzere ülkemizdeki üniversitelere yatay geçiş hususlarında özet olarak:

Ülkemizdeki üniversitelere yatay geçiş kontenjanları artırıldı,

İlk 1000'deki üniversitelerden yatay geçiş talep edenler için yeni imkanlar sunuldu,

Birinci ve son sınıfa da yatay geçiş başvuru imkânı sağlandı,

Şartları sağlayan ve dileyen öğrenciler için de açıköğretim programlarına geçiş yapabilmelerinin yolu açıldı.

2- ÜNİVERSİTELERİMİZİN YURT DIŞINDAKİ ÜNİVERSİTELER İLE YÜRÜTTÜKLERİ ORTAK PROGRAMLARDAKİ TÜRK ÖĞRENCİLER İÇİN YENİ DÜZENLEMELER

- Seçenekler “program özelinde ve öğrenci merkezli" değerlendirilerek karar alınacak

Küresel Yeni Koronavirüs Salgını nedeniyle yükseköğretim kurumlarımızın yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarıyla ortak yürütmekte olduğu önlisans ve lisans programlarında kayıtlı olan öğrencilerden, 2020-2021 eğitim ve öğretim yılında yurt dışındaki üniversitede eğitim alması gerekenler için de YÖK kolaylaştırıcı bazı kararlar aldı.

Salgın nedeniyle üniversitelerimizin yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarıyla açmış oldukları “ortak programlarda okuyan öğrencilerden" yurtdışına gitmek istemeyen öğrenciler için alınan karar uyarınca yükseköğretim kurumları bu öğrenciler ile ilgili olarak;

- Yurt dışındaki yükseköğretim kurumundan dijital imkanlarla ve uzaktan öğretim ile ders alabilmesi,

- İki yükseköğretim kurumunun da uygun görmesi halinde öğrencilerin Türkiye'de kayıtlı oldukları yükseköğretim kurumunda eğitim alabilmesi,

- Türkiye'deki yükseköğretim kurumundan aldıkları derslerin yurtdışındaki üniversite tarafından sayılabilmesi,

- Yurt dışında eğitim almaları gereken dönemlerin değiştirilebilmesi,

- Öğrencilerin talebi halinde ortak programdan çıkarak kayıtlı olduğu yükseköğretim kurumundaki eşdeğer programa geçebilmesi,

seçeneklerinden birisini, program özelinde ve öğrenci merkezli değerlendirerek karara bağlayabilecek.

3- YURTDIŞINDAN GELECEK ULUSLARARASI ÖĞRENCİLERİN SAYISINI ARTIRMAK İÇİN YENİ DÜZENLEMELER YAPILDI

-Ülkemizin yabancı öğrenciler için cazibe merkezi olmaya devam etmesi sağlanacak

Son yıllarda Yeni YÖK'ün başlatmış olduğu “Hedef Odaklı Uluslarasılaşma Projesi" kapsamında beş yıl önce 48 bin olan yabancı/uluslararası öğrenci sayısı olağanüstü bir artış ile 180 bine ulaşmıştı.

YÖK, bu başarının salgın sonrasında da kaybolmaması ve ülkemizin yabancı öğrenciler için cazibe merkezi olma durumunun devam etmesi için “bu yıla mahsus olmak üzere" yeni düzenlemeler gerçekleştirdi.

- Geç mezuniyet durumlarına yönelik yeni haklar tanındı

Salgın dolayısıyla pek çok ülkede lise mezuniyet sınavlarının sonbahara ertelenmesi, geç mezuniyet ile salgın nedeniyle alınan tedbirler dolayısıyla ülkemizde eğitim görmek isteyen uluslararası öğrenci adaylarına “2020-2021 akademik yılı güz dönemine mahsus olmak üzere" bazı yeni imkânlar tanındı. Buna göre;

- Adaylar ön kayıt yaptırabilecek, ayrıca başvuru ve kayıt süreci 15 Aralık 2020 tarihine kadar uzatılarak geç kayıt yapılabilecek.

- Eğitim ve öğretime başladıktan sonra kayıt yaptıranlara hızlandırılmış telafi eğitimi verilebilecek.

- Geç kayıt yaptıran öğrenciler güz döneminde kayıt dondurarak eğitime bahar döneminde başlayabilecek.

- Eğitim ve öğretim dönemi başladığında kayıt yaptırmış, ancak ülkemizde veya kendi ülkelerinde alınan tedbirler nedeniyle gelemeyen öğrencilere, bu tedbirler kalkıncaya kadar 2020-2021 eğitim ve öğretim yılı güz döneminde dersleri dijital imkânlarla uzaktan öğretimle verilebilecek.

Uluslararası öğrencilerin klinik alanlar dışındaki lisansüstü programlara, YÖK'ten bir günde alınabilen “Okul Tanıma Belgesi" ile kayıt yaptırılabilmesine de imkân tanındı.

Bu düzenlemeler ile küresel salgın sürecinde üniversitelerimizin yurtdışından öğrenci kaydetmeleri teşvik edilecek, yükseköğretimimiz bölgesi için çekim merkezi olması durumu devam edecek ve üniversitelerimiz uluslararası rekabete girebilecekler.

- Yükseköğretim Sanal Fuarları Gerçekleştirilecek

Yükseköğretim Kurulu küresel salgın müddetince kısıtlanan hareketliliğinin olumsuz etkilerini azaltmak ve bu süreçte Türk yükseköğretiminin yurtdışında dijital ortamlarda da tanıtılabilmesini sağlamak için harekete geçti.

Bu kapsamda "Yükseköğretim Sanal Fuarları"nın yapılması için hazırlıklara başlandı.

Ülkemizdeki bütün yükseköğretim kurumlarının uluslararası platformlarda yabancı uyruklu öğrencilere tanıtımı amacıyla dijital ortamlarda gerçekleştirilecek olan Sanal fuarlar için üniversiteler diğer ilgili kamu kurumları ile de iş birliği içinde olacak. ​

Bu kapsamda üniversiteler, bünyelerindeki fakülteleri, programları ve öğrencilere sundukları bütün imkanları tanıtarak, eş zamanlı olarak yabancı uyruklu öğrencilerin kendi yetkilileri ile doğrudan iletişim halinde olmalarına imkân sağlayacak.

30.05.2020

Yükseköğretim Kurulu, üniversitelerde uygulanacak dönem sonu dijital sınavlar için öğrencilere teknik destek sağlanmasından sınav güvenliğine kadar uygulanacak ilkeleri belirleyerek, üniversitelere gönderdi.

Koronavirüs salgını nedeniyle, 2019-2020 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminde dönem sonu sınavları ile bu eğitim ve öğretim yılına ait diğer sınavların yüz yüze gerçekleştirilmeyeceği, dijital imkanlar veya ödev, proje gibi alternatif yöntemler uygulanarak yapılmasına ilişkin YÖK kararı, 11 Mayıs'ta üniversitelere bildirilmişti.

Bu kapsamda, uzaktan öğretimdeki değerlendirme süreçlerinde; dijital ortamlardaki gözetimli ya da gözetimsiz açık uçlu ya da çoktan seçmeli çevrimiçi sınavlar, ödevler, çevrimiçi kısa sınavlar, projeler, Öğrenme Yönetim Sistemi (ÖYS) etkinlikleri, ÖYS kullanım analitikleri ve benzeri uygulamalar kullanılabilecek.

AA muhabirinin YÖK yetkililerinden aldığı bilgiye göre, bu kararın ardından YÖK bünyesinde çeşitli üniversitelerden uzaktan öğretim alanında uzman öğretim üyeleri tarafından oluşturulan komisyon, dijital ortamda yapılacak ölçme ve değerlendirmeye ilişkin ilkelerin çerçevesini belirledi.

Kararlar salgın dönemiyle sınırlı olacak

Komisyonca belirlenen genel ilkeler, YÖK Yürütme Kurulu tarafından son hali verilerek üniversitelere yazı ile duyuruldu.

Yazıda, YÖK üniversitelerden, dijital ortamda yapılacak ölçme ve değerlendirme süreçlerinde küresel salgın dönemiyle sınırlı olmak kaydıyla uygulanması gereken genel ilkeleri göz önünde bulundurulmasını istedi.

Buna göre, küresel salgın döneminde dönem sonu başarı puanlarının hesaplanmasında çevrimiçi sınav puanlarının yanı sıra mümkün olduğunca ödev, proje, tartışma ile ÖYS aktivitelerine katılım gibi değerlendirmelerin de teşvik edilmesi sağlanacak.

Dijital ortamlarda yapılacak sınavlarda "şeffaf ve denetlenebilirlik" esas alınarak, ÖYS'nin veya dijital ortamların izin verdiği sınav güvenlik tedbirleri uygulanacak.

Bu tedbirler arasında soruların rastgele seçilmesi, tam ekran ve tarayıcı kilidinin işlevselleştirilmesi bulunuyor.

Üniversitelerde çevrimiçi sınav uygulamaları konusunda öğretim elemanları ve öğrenciler için bilgilendirme ve eğitim faaliyetleri yapılacak.

Sınav başlamadan önce sınavın işleyişi, sınavın süresi, puanlama ilkeleri, öğrenci sorumlulukları, sınav itirazları ve etik kurallar konusunda öğrencilere açık ve net bilgilendirmeler gerçekleştirilecek

İmkanlar dahilinde sınava girecek öğrencilerin e-Devlet kapısı üzerinden sisteme girişlerine öncelik verilecek.

Dijital ortamlara erişimi olmayan öğrencilere yönelik teknik destek sağlamak amacıyla yeni çözümler üretilecek. Bu kapsamda, öğrencilerin alternatif çevrimiçi erişim yollarının kullanılmasına izin verilecek. Öğrencilere, bulunduğu yerdeki üniversite birimleri öncelikli olmak üzere gerektiği takdirde

Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer kamu kurumlarının bilgisayar ve internet olanaklarına erişim imkanı sağlanabilecek.

Kabul edilebilir sebeplerle sınava giremeyen öğrencilerin mağduriyet yaşamaması için telafi amaçlı çevrimiçi sınav imkanı verilecek. Teknik problemler yaşayan öğrencilerin sınavı tamamlamaları için gerekli prosedürler belirlenecek.

Öğrencilere internet alternatifi için çözümler üretilecek 

Ödev, proje ve araştırma raporlarının değerlendirilmesinde intihal tespit programları kullanılabilecek

Çevrimiçi değerlendirmelerde, sınavın türüne uygun olarak öğrencilere yeterli süre verilecek. Dezavantajlı, engelli öğrencilerin sınavlarının dijital ortamda sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için gerekli bütün tedbirler alınacak.

Mezuniyet durumundaki öğrencilerin staj uygulamalarının değerlendirilmesinde küresel salgın dönemi şartları göz önünde bulundurularak ilgili yükseköğretim kurumları tarafından gerekli düzenlemeler yapılacak.

Kurumsal sistemler üzerinde yürütülmeyen sınavlar "şeffaf ve denetlenebilir" olması için ilgili öğretim elemanı tarafından kayıt altına alınacak ve arşivlenecek.

Öğrencilere verilen ödev ve proje çalışmalarında dersin kredisi ve Avrupa Kredi Transferi ve Biriktirme Sistemi (AKTS) iş yükü göz önünde bulundurulacak.

Ayrıca üniversitelerde dijital ortamlardaki sınav sürecinin aksamadan yürütülmesi için öğrencilerin teknik ve idari destek alabileceği yapılanmalar oluşturulacak.

AA | 26.05.2020

YÖK tarafından, küresel Kovid-19 salgını sürecinde üniversitelerde başlatılan uzaktan öğretim süreçlerinin mevcut durumunu tespit etmek ve daha da iyileştirilmesi faaliyetlerine katkıda bulunmak üzere bir veri analiz çalışması yapıldı.

Çalışmada doğrudan üniversite rektörlüklerinden istenilen bilgiler sonucunda elde edilen veriler kullanıldı. Bu kapsamda 127 Devlet ve 62 Vakıf olmak üzere toplam 189 üniversiteden toplanan farklı alanlardaki bütün veriler değerlendirilerek analiz edildi. Yapılan bu çalışma neticesinde ortaya çıkan sonuçlara göre:

Üniversiteler uzaktan öğretime hızlı geçiş sağladı

Üniversitelerimiz uzaktan öğretime geçiş konusunda önemli gayretler göstermiş birçok üniversite kısa süre içerisinde bu çalışmaları tamamlamıştır. 189 Üniversiteden 121'i (%64'ü) 23 Mart 2020 (YÖK'ün üniversitelerde eğitime ara vermesinden bir hafta sonra), 41'i (%21,6'sı) ise 30 Mart 2020, 25'i ise (%13,2'si) 6 Nisan 2020 tarihlerinde uzaktan öğretim uygulamalarına başlamıştır.

Bu sonuçlar üniversitelerin çok kısa sürede uzaktan öğretime geçiş süreçlerini tamamladıklarını göstermektedir. 


Bahar Dönemindeki derslerin %90.1'i uzaktan öğretimde açıldı

2019-2020 Eğitim ve Öğretim Yılı Bahar Döneminde üniversitelerimizde yürütülmekte olan toplam ders sayısı 736.341 iken küresel salgın sonrası uzaktan öğretim kapsamında açılan ders sayısı toplam 663.808 olarak gerçekleşmiştir. Bahar Dönemindeki derslerin %90.1'i uzaktan öğretim olarak açılmıştır.


Teorik derslerin neredeyse tamamı uzaktan öğretimde açıldı

Üniversitelerin neredeyse tamamına yakını (%99.2) teorik derslerini, yaklaşık %89'u ise uygulamalı derslerin teorik kısımlarını uzaktan öğretim yöntemiyle yürütmeye başladığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, Üniversitelerin %75'inin uzaktan öğretimle verilebilecek uygulamalı dersleri bu dönemde uzaktan öğretim yoluyla verdiği görülmektedir.


Açılan derslerin %22'sinde canlı sınıf uygulaması

Uzaktan öğretim yöntemiyle açılan derslerin %22'sinde canlı sınıf uygulaması gerçekleştirilmektedir. Canlı ders uygulamalarını Vakıf Üniversiteleri %53,2 oranında “tüm derslerde zorunlu" tutarken, bu oran devlet üniversitelerinde %29.1 olarak gerçekleşmiştir. Canlı sınıf uygulaması oranı yüksek lisans derslerinde %25.9, doktora derslerinde %24.2, lisans derslerinde %22.1 ve önlisans derslerinde ise %17.8 olarak gerçekleşmiştir.


Uzaktan öğretimin en yoğun uygulandığı alan “Sosyal Bilimler"

Bu süreçte üniversitelerimiz tarafından uzaktan öğretim uygulamaları en yoğun şekilde “Sosyal Bilimlerde" (%91) uygulanırken, aynı oran Fen Bilimlerinde %78, Mühendislik analında %77 olarak gerçekleşmiştir. Yoğunluğun en düşük olduğu bilim alanı ise “Sağlık Bilimleri" (%54) olmuştur.

Uzaktan öğretimde çeşitli etkinlik ve değerlendirme yöntemleri

Küresel salgın döneminde üniversitelerin uzaktan öğretimde ölçme değerlendirme kapsamında ara sınav uygulamalarını netleştirdikleri ve ödev, proje, çevrimiçi sınav ve kısa sınav gibi farklı çevrimiçi değerlendirme yöntemlerini uyguladıkları görülmektedir. Üniversitelerimiz ara sınavların ölçme ve değerlendirmesini ağırlıklı olarak “Ödev" (%90,5) ve “Proje" (%83,10) yoluyla yapmayı uygun görmüştür.


Öğretim elemanlarına yönelik süreçle ilgili bilgilendirme ve destek hizmetleri

Hızlı bir şekilde geçilen uzaktan öğretim uygulamalarına öğretim elemanlarının entegrasyonunun sağlanması konusunda üniversitelerin ciddi gayret gösterdikleri görülmektedir. Küresel salgın sürecinde üniversitelerin %97'si öğretim elemanlarına uzaktan öğretim uygulamaları hakkında “teknik destek" sağlarken %79'u online eğitimler vermektedir. Ayrıca üniversitelerin %39'u öğretim elemanlarına pedagojik destek sunmaktadır.


Öğrencilere yönelik süreçle ilgili bilgilendirme ve destek hizmetleri

Bu süreçte üniversitelerin %95'i öğrencilerine süreç ile ilgili “Sms, e-posta" yoluyla bilgilendirme yaparken, %91'i “teknik destek hizmeti" sunmakta, %83'ü “iletişim noktası" oluştururken, %70'i de “yeni görevlendirmeler" yapmıştır.

03.05.2020

Tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin koronavirüs salgını nedeniyle mezuniyetlerinin gecikmesinin önüne geçmek amacıyla, uygulamalı eğitimlerin hastanelerde ya da dijital imkanlarla yapılmasına olanak tanıyan karar alındı.

YÖK'ten tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin uygulama eğitimlerine ilişkin alınan kararları içeren yazı üniversitelere gönderildi. 

Yazıda, ülkenin Kovid-19 küresel salgını ile mücadele sürecinde tıp fakülteleri son sınıf öğrencilerinin üniversitelerin sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinde (üniversite hastanesi) sürdürdükleri eğitimlerine ara verildiği hatırlatıldı.

Doktor adayı öğrencilerin uygulamalı eğitimlerinin yaz aylarına kalmasının; mezuniyetlerinin uzaması riski, TUS'a girememe ve mağduriyet ihtimalini de barındırdığından, konunun Yükseköğretim Yürütme Kurulu toplantısında ele alındığı belirtilen yazıda, bu kapsamda, tıp fakültelerindeki uygulama eğitimlerinin büyük bir kısmının tamamlandığı da dikkate alınarak 2019-2020 eğitim öğretim yılı bahar dönemi ile sınırlı kalmak kaydıyla tıp fakültesi son sınıf öğrencilerine ilişkin yeni kararlar alındığı belirtildi.

Buna göre, tıp fakültesi son sınıf öğrencileri, rızalarının alınması kaydıyla eğitimlerine kendi üniversite hastanelerinde devam edebilecek. Bu öğrencilerin, diledikleri takdirde bulundukları şehirlerdeki bir başka üniversitenin hastanesinde veya Sağlık Bakanlığı taşra teşkilatlarında, ilgili birimlerin oluruna dayalı olarak aile hekimliği, halk sağlığı merkezleri gibi birimlerde yaptıkları saha uygulamaları, intörnlük uygulamalarının kalan kısmına sayılabilecek.

İntörnler, ayrıca uygulama eğitimlerinin kalan sürelerini, dijital imkanlarla uzaktan öğretim yoluyla ders, ödev, proje, vaka analizi gibi faaliyetlerle tamamlayabilecek.

Üniversiteler, bütün bu imkanlardan yararlanarak öğrencilerin, içinde yaşanılan süreçte ellerinde olmayan nedenlerle başarısızlık dışında sene kaybına uğramaması için gerekli tedbirleri alacak.

24.04.2020

Yeni koronavirüs küresel salgınıyla mücadelede kapsamında üniversitelerimizin araştırma merkezleri ile hastanelerimiz önemli görevler üstlendiler. Üniversitelerimize bağlı olan tıp fakültesi hastaneleri, bir yandan tıp ve sağlık eğitimini dijital teknolojileri kullanarak uzaktan eğitim yöntemleriyle sürdürürlerken diğer yandan sağlık hizmet sunumunda da çok önemli ve özellikli tedavilere imza atıyorlar.

Salgının başlangıcından bugüne kadar 44 üniversite hastanesinde; PCR testleri yapılarak koronavirüs şüphesiyle 37.296 (yaklaşık 40 bin) hasta muayene edilmiş, bunlardan 7.238’i serviste 1.783’ü de yoğun bakımda yatırılarak tedavi edilmiştir. Bu hastalarımızdan 7.011’i şifaya kavuşmuştur. Ayrıca bütün üniversite hastanelerinde plazmaferez tedavi kapasitesi mevcut olup bazılarında plazmaferez tedavileri yapılmaya başlanmıştır.

Salgınla mücadelede 13.126 öğretim elemanı doktor, 11.461 hemşire, 3.473 teknisyen/tekniker ve 5.852 hasta bakıcı olmak üzere 33.912 sağlık çalışanı fedakârca görev yapmaya devam etmektedir.

Üniversitelerimizde yoğun bakım, servis ve ameliyathanelerde ihtiyaç halinde koronavirüs hastaları için kullanılmak üzere yeteri kadar (yaklaşık 5.000 adet) solunum cihazı (ventilatör) mevcuttur. 

Tıbbi malzemelerin üretimi hızlandırılarak 1 milyonun üzerinde maske üretildi

Üniversite hastaneleri bulunan üniversitelerimizde salgın süreci ile birlikte tıbbi malzeme üretimi de hızlandı. 15 Nisan 2020 tarihinden itibaren “1.041.800 maske, 34.365 siperlikli maske, 25.200 koruyucu önlük, 10.035 litre sıvı el dezenfektanı, 2.200 litre ortam dezenfektanı üretimi” yapıldı.

“Koruyucu Entübasyon Kabini, Koruyucu tozluk, Numune Alma Kabini, Koruyucu Transport Sedyesi, Fiberoptik video laringoskop” gibi çeşitli tıbbi malzemenin üretimi de devam ediyor.

Üretilen bu tıbbi malzemeler hem üniversitelerimizin kendi ihtiyaçları için kullanılmakta hem de üniversitemizin bulunduğu ildeki başta diğer sağlık kuruluşları olmak üzere çeşitli kurumların ihtiyacı için kullanılmaktadır.

Salgın sürecinde üniversite hastanelerimiz, koronavirüs hastalarının yanı sıra acil hastalar ile, onkolojik tedavi gören kanser hastaları ve kronik hastalığı olan vatandaşlarımızın da tedavilerini gerçekleştirmektedirler.

Öte yandan üniversitelerimiz, araştırma merkezleri ve değerli araştırma ekipleriyle koronavirüs hastalığının tedavisinde kullanılacak “ilaç” ve bağışıklık için “aşı” geliştirme çalışmalarını da aralıksız sürdürmektedirler.

Cumhurbaşkanlığımızın kadro tahsisi üniversite hastanelerimizin "gücüne güç" katacak

Bilindiği üzere Kovid-19 küresel salgını sürecindeki başarıları Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından da yakından takip edilen üniversite hastanelerimize Cumhurbaşkanlığımız tarafından 5814 Hemşire, 1130 Sağlık Teknikeri, 295 Röntgen Teknisyeni, 247 Laborant, 219 Ebe, 129 Fizyoterapist, 118 Eczacı, 101 Diyetisyen, 89 Psikolog, 87 Biyolog ve çeşitli unvanlarda 406 adet olmak üzere toplam “8635 sözleşmeli personel” kadrosu ihdas edilmiştir.

Ayrıca 5865 adet çeşitli unvanlarda sürekli işçi kadrosunun ihdası ile birlikte “toplam 14.500" adet personel, salgın sürecinde üniversite hastanelerimizin "gücüne güç" katacaktır.

Her zaman olduğu gibi, Kovid-19 salgınıyla mücadelede de yükseköğretim camiasından desteğini esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımıza bu çok önemli kadro ihdasından dolayı tekrar teşekkür ederiz.

Üniversite hastanelerimiz "hem bilimin hem hizmet sunumunun buluştuğu" yükseköğretim sistemimizin en önemli bileşenlerindendir.

Sayın Cumhurbaşkanlığımızın önderliğinde “tedbir kurallarına uyarak el birliği içerisinde” bu süreci atlatacağımıza inancımız tamdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

22.04.2020

Yükseköğretim Kurulunca (YÖK) alınan yeni kararla, koronavirüs salgını nedeniyle önlisans, lisans ve lisansüstü düzeyde öğrenim gören öğrencilerin talep etmeleri halinde 2019-2020 eğitim öğretim yılı bahar döneminde kayıtlarını dondurabilmesine; tez savunma ve yeterlik sınavlarının ise denetlenebilir olma ve “kayıt altına alınmak şartıyla" video konferans gibi dijital imkanlar ile yapılabilmesine olanak sağlandı.

Yükseköğretim Kurulunca, rektörlüklere gönderilen yazıda, koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle üniversitelerde 2019-2020 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminde yüz yüze eğitim yapılmaması yönünde alınan karar hatırlatıldı.

Bu kapsamda üniversitelerde eğitim, sadece uzaktan öğretim, açık öğretim ve dijital öğretim yöntemi ile yapılacak ve derslerin teorik kısımlarının gerekli teknik alt yapı ve yeterliğe sahip olmaları halinde uzaktan ve dijital öğretim yöntemle yapılması konusunda üniversiteler yetkili olacak.

Yazıya göre, küresel salgın nedeniyle ikametgahlarına dönen bazı öğrenciler, bulundukları yerlerde internet erişimi, bilgisayar temini gibi olanakları sağlamakta zorlandıklarını belirterek YÖK'ten, uzaktan devam edemedikleri dersler nedeniyle mağduriyetlerinin giderilmesini istedi.

Yükseköğretim Kurulunun dünkü toplantısında, Kovid-19 küresel salgınının bahar dönemi eğitimi başladıktan sonra ortaya çıkması ve bazı öğrencilerin uzaktan öğretime devam etme imkanlarının olmadığı da göz önünde bulundurularak bazı yeni kararlar alındı.

Buna göre, koronavirüs salgını nedeniyle önlisans, lisans ve lisansüstü düzeyde öğrenim gören öğrenciler, talep etmeleri halinde 2019-2020 Eğitim Öğretim yılı bahar döneminde kayıtlarını dondurabilecek. Kayıt dondurulan süre, azami süreden sayılmayacak.

Lisansüstü eğitimde tez aşamasında olan öğrencilerin tez döneminde öğretimlerine uzaktan devam edebilmelerine ya da kayıt dondurma işleminden yararlanıp yararlanamayacaklarına, tez danışmanın görüşü alınarak üniversite yönetim kurulunca karar verilecek.

Bu süreçte tez döneminde olup azami süresi biten öğrenciler için eğitime ara verilen süre kadar ilave süre verilecek.

Sınav tarihlerinin belirlenmesinde salgının etki süreci dikkate alınacak

Tez teslim, savunma ve yeterlik sınav tarihlerinin belirlenmesinde salgının etki süreci ve öğrencinin şartları dikkate alınacak.

Tez savunma ve yeterlik sınavları, “denetlenebilir ortam ve şartlarda gerçekleştirilmesi ve kayıt altına alınması şartıyla" dijital imkanlar ile yapılabileceği gibi öğrenciler, bu konuda erteleme ve kayıt dondurma imkanından da yararlanılabilecek.

YÖK yetkilileri, tez öğrencilerinin savunma ve yeterlik sınavlarının dijital imkanlar ile yapılmasında video konferans ve diğer canlı bağlantı teknolojilerinin kullanılabileceğini belirtti.

Bununla birlikte öğrencilerin bu konuda erteleme ve kayıt dondurma imkanından da yararlanılabileceğine karar verildi.

YÖK'ün kararları, 2019-2020 Eğitim ve Öğretim yılı bahar dönemi ile sınırlı olacak.

01.04.2020YÜKSEKÖĞRETİM KURULU BAŞKANI

PROF. DR. M. A. YEKTA SARAÇ:

Ders materyallerini dijital “YÖK Dersleri Platformu” adı altında bütün üniversitelerimize açtık.

Bildiğiniz gibi 12 Mart tarihinde Devletimizin kararıyla üniversitelerimiz, diğer okulllar gibi eğitim öğretime ara verdi. Bunu takiben 23 Mart tarihi itibariyle eğitim öğretimin kesintiye uğramaması ve uygulamada birlik düşüncesiyle verilen bu ara sonlandırıldı ve bir hafta sonra eğitim öğretim dijital ortamda, uzaktan ve açıktan öğretim ile başlatıldı.

Bu salgın Çinde ciddi boyutlara ulaştığından itibaren YÖK olarak dünyada yükseköğretim alanında iyi olan ülkelerin ilgili bakanlıklarının ve sıralamalarda en önde yar alan üniversitelerin salgın karşısındaki açıklamaları ve uygulamaya sokmaya çalıştıkları önerileri mercek altına aldık ve iyi örnek aradık. Önerilen tedbirler, YÖK olarak uygulamaya koyduklarımızdan farklı değildir. Pek çok ülkede halen bir belirsizlik ve üniversite hayatı ile ilgili bir kaos sürmektedir. Zira bu salgın ile ülkelerin öncelikleri değişti.

YÖK olarak bu zor sürecin geleneksel yöntemlerle sürdürülemeyeceğini biliyoruz. Bundan dolayı bu mücadeleyi farklı bir kulvarda sürdürmemiz gerektiğini düşünerek bir yıl önce başlattığımız uzaktan öğretim ve dijital öğrenme imkanlarını devreye soktuk. Bu gün dahil her gün binlerce materyal öğrencilerimize dijital ortamda sunulmakta, her gün yeni sanal sınıflar devreye sokulmaktadır.

Diğer taraftan açık öğretim fakültelerindeki eğitim öğretim de devam etmektedir. İlavaten bu üç üniversitemizin katkılarıyla açık öğretimdeki programlarının ders materyallerini dijital ortamda YÖK Dersleri Platformu adı altında bütün üniversitelerimize açtık. Bu platform diğer üniversitelerimizin de katkılarıyla sürekli gelişmekte ve zenginleşmektedir. Bu platform bilginin ve bilimsel birikimin paylaşımına önemli katkı sunmaktadır.

Dünyada Kovid-19 salgını bütün hızıyla devam etmektedir. Bir süre daha evde kalmak, devletimizin beyanlarına uygun bir şekilde sosyal faaliyetlerimizden feragat etmek sadece başımızın tacı yaşlı insanlarımız için değil istikbalimizin teminatı olan gençler de dahil bütün yaş grupları için elzemdir. YÖK olarak üniversitelerden istediklerimiz bu çerçevede şekil bulmaktadır.

Bilindiği gibi, yükseköğretimin kendisine has özellikleri bulunmaktadır. Yükseköğretim eşitlilik, farklılık, özgünlük temelinde yükselir. Bu onu daha faal ve operasyonel kılar. YÖK'ün son yıllarda sergilediği çevik yönetim ile Türk yükseköğretiminin zeminini, asgari standartlarını muhkem kılması, üniversitelerimizin yetkinliği ile birleştiğinde bu küresel ölçekteki tehdit ve tehlikeyle de mücadele etme konusunda farklı imkanlar ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca geçtiğimiz yıllarda Yeni YÖK olarak başlattığımız Dijital Dönüşüm ve Açık Bilim projeleri bu konuda üniversitelerimize yardımcı olmaktadır. Yetki devri süreçleri ile gelişimini desteklediğimiz üniversitelerimiz ülkemizde aslında sağlam bir zeminde durmaktadır. Bu olağanüstü günlerin yaşandığı süreçte pek çok ülkeye göre neyi nasıl yapabileceğini çok daha iyi bilen Devlet – Vakıf üniversitelerimiz bulunmaktadır.

Evet, dünyadaki üniversite sıralamalarında ilk yüzde bulunan üniversitelerin bile öğrencilerine net bir şekilde yol haritası sunamadığı bir ortamdayız. Dünyanın çeşitli ülkelerinde salgın sırasında okulların ve yükseköğretim kurumlarının yaklaşımlarını ve aldıkları önlemleri incelediğimizde, yükseköğretim kurumlarının salgın süresince eğitime devam etmediğini veya dijital ortamda devam ettiğini tespit ettik. Dünya genelinde 150'den fazla ülke çeşitli derecelerdeki üniversitelerini kapatmıştır. Bazı ülkelerde üniversitelerin bir kısmı kapalı iken bir kısmı kendi kararıyla açık. Fakat büyük ölçüde hakim olan durum belirsizliktir. Salgının tatil dönemine denk geldiği ülkelerde dönem açılışları, belirlenemeyen ileri tarihlere bırakılmış durumda. Avrupa'da Almanya gibi bazı ülkeler Bahar Döneminin açılışını erteleyenler, yani eğitim öğretimi bahar döneminde sürdürmek için tatil edenler arasında. İsveç ve Fransa'da eğitime ara verildiğini görüyoruz. Kore'de üniversitelerde online eğitim teşvik ediliyor. Üniversite özelinde bakacak olursak belirsizliklerin sürdüğünü, sadece dijital ortamları tavsiye ile yetinildiğini görüyoruz. Mesela Harvard Üniversitesinin de salgın sırasında yüzyüze eğitimi durdurduğunu, kampüsteki derslerini dijital ortamda yürütmek üzere teşvik ettiğini biliyoruz.

Böyle bir ortamdan toplumun bütün katmanlarının, iş dünyasının, sanayinin, turizmin, ekonomik faaliyetlerin, hatta dış politikaların etkilendiği ortadadır. Avrupa Birliği gibi küresel projelerin bile anlamını kaybettiği bu süreçten üniversitelerin, bilimin, akademinin etkilenmemesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Fakat bize düşen bilimsel süreçlerin, akademik faaliyetlerin en az hasarla bu badireyi atlatmasına çalışmaktır. Zira bütün devletlerin şu veya bu oranda, ama mutlaka zararla ve hasarla çıkacağı bu süreç sonlandığında en büyük görev yine bilime ve akademiye düşecektir. Onun için Devletimizin bilim çarkı hiçbir zaman durmamalıdır; yavaşlayabilir, bir başka surete evrilebilir, pek çok yararlı husustan bir süreliğine vazgeçilebilir. Ama bu çark tamamen durmamalı…Türk yükseköğretimi pek çok ülkede olmayan bir tecrübeye sahiptir. Bu tecrübe bugünler içindir ve bu tecrübeden azami oranda istifade etmekteyiz.

Bugün YÖK Genel Kurulumuzda bazı hususlarda kararlar aldık.

Bu sene Bahar dönemi eğitim öğretim sürecini sadece uzaktan eğitim, açık öğretim ve dijital öğretim imkanları ile sürdürmeye karar verdik. Yani bahar döneminde yüzyüze eğitim yapılmayacaktır.

Üniversitelerimiz yukarıda zikrettiğimiz uzaktan eğitim, açıköğretim ve dijital öğretim imkanları altında sunamayacakları programları/dersleri ve uygulamalı dersleri yaz aylarında belirledikleri takvim içinde tamamlayacaklardır. Diğer bir ifade ile bu program ve dersler için bahar dönemi takvimini yaz aylarına taşımış oluyoruz. Türk yükseköğretiminin yaz okulu tecrübesi üniversitelerimiz için son derece değerli bir imkan sunmaktadır.

Yaz okulunun bitiş tarihleri gözönünde tutularak önümüzdeki yıl eğitim öğretim takvimini belirleyeceğiz. Bu hususta da geçmiş yıllarda sıradışı durumlarda gerçekleştirdiğimiz uygulamalar ve tecrübeler ışığı altında bu konuyu rahatlıkla yönetebileceğimize inanıyoruz.

Dolayısıyla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kontrolden çıkan bir durum sözkonusu olmadan inşallah bu olağanüstü zor süreci yöneteceğiz ve en az hasarla atlatacağız.

Kampüslerde rektörlüklerce gerekli görülmeyen durumlar dışında öğrenci bulunmaması en doğru olandır. Bu konuda üniversitelerimiz gerekli tedbirleri alacaktır.

İdari ve akademik personelin ise asgari oranda ve seyreltilerek görevlerini yapmaları için gerekli tedbirlere dair bir müddetten beri yönlendirmelerimiz ve kararlarımız bulunmaktadır. Üniversitelerimiz ile daimi olarak 7/24 irtibat halindeyiz. 

Bugün gençlerimizden istediğimiz dünyanın ve ülkemizin yaşadığı bu fevkalade zor süreçte, mesuliyetinin idrakinde bir vatandaş olarak, sağlık alanında yapılan bütün ikazları dikkate almaları ve bu süre içinde kendilerini geliştirebilecekleri, kültür dünyalarını zenginleştirecekleri kaynaklara yönelmeleridir. Herşeyin daha önceki gibi yürümesini ve rutinin değişmemesini beklememeliler. Dünya iki ay önceki dünya değildir. Bugün farklı bir dünya var. Kurallar değişti, demokrasinin bayraktarlığını yapan devletlerin en basit insan haklarına bile kamu yararı için kısıt getirdiği günleri yaşıyoruz. Dolayısıyla gençlerimizin de beklentilerinin ve taleplerinin bu çerçevede olması lazımdır. Bilmelidirler ki Amerika ve Avrupa ülkelerinde öğrencilerin eğitim öğretimleri de sonlandı, bir kısmı ise uzaktan öğretim ve dijital öğretimi hocalarına tavsiye etti. Fakat birçoğu sadece üniversiteleri kapattı ve belirsizlik ortamı sundu öğrencilerine.

Bizler de biliyoruz ki, uzaktan öğretim ve dijital öğretim yöntemleri örgün öğretimin alternatifi olamaz. Üniversite hayatı eşsiz bir sosyalleşme ortamıdır. Fakat sevgili öğrencilerimiz… Yaşadığımız bu olağanüstü günlerde örgün öğretime ara vermek durumundayız. Bu süreçte dijital imkânlardan sizler için sonuna kadar istifade etmek istiyoruz. Bazı programlar uzaktan öğretimle, açık öğretimle sürerken bazıları yaz okuluna kalabilir. Bu yeni durumu kabullenmek durumundayız. Ayrıca her bir programın doğası nasıl farklı bir talebelik öngörüyorsa burada da üniversitelerimizin bölümden bölüme farklı uygulamalarını anlayışla karşılayın. Bu uygulamalarda önceliğin sizlerin sağlığınız olduğunu, ülke çapında bir pişmanlığa düşülmemesi için bu tedbirlerin alındığını bilin.

Diğer bir konu da YKS…

YKS'nin, 25-26 Temmuz tarihlerinde yapılması kararlaştırılmıştır. Bu kararı almamızdaki neden tedbirli olmak ve öğrencilerimizin daha salim ve dingin bir zihinle hazırlanarak bu imtihana girmesidir. ÖSYM ile bu takvimi birlikte sürdürüyoruz. Öğrencilerimiz ve ailelerimiz rahat olsun. Bu konudaki planlamalarımız tamamdır.

YKS'de sorulacak müfredat ile ilgili önceliğimiz bugünün gerçeklerinin yansıdığı bir şekilde öğrencilerimizin lehine olanı aramaktır. Sınavda sorulacak sorular, bu soruların kapsamı ve alanları Milli Eğitim Bakanlığı ile uyum içinde onlardan gelen tekliflere göre şekillenecektir. Yükseköğretime giriş sınavlarının ortaöğretimi desteklemesi gerektiğinin farkındayız. Sınava girecek öğrencilerimiz şu açıdan rahat olsunlar. Daha önce yapılan çerçevede bir sınav olacaktır. Fırsat eşitliği ve sosyal adalet bizim vazgeçmeyeceğimiz bir esasımızdır.

Ve Sevgili öğrencilerimizi canları gibi seven değerli anne babaları ve aileleri…

Lütfen şuna inanın.. Gençlerimiz için bu zor günlerde en iyisini sürekli arıyor ve yapmaya çalışıyoruz. Onların bu süreçten en az şekilde etkilenmesi için gayret ediyoruz. Dünyadaki üniversitelerde bu konuda ne oluyor, ne tür kararlar alınıyor, sürekli izliyoruz. Geleceğe yönelik planlamalar yapıyoruz ve tedrici bir şekilde bunları hayata sokuyoruz. Şu an kontrollü bir süreç izlemekteyiz. Bu günleri de hep birlikte birbirimize kenetlenerek, dikkat, anlayış ve sabır ile aşacağız inşallah.

KONUYA İLİŞKİN ÜNİVERSİTELERE GÖNDERİLEN TAMAMLAYICI AÇIKLAMA

Bilindiği üzere dünyada Yeni Koronavirüs (COVID-19) salgını bütün hızıyla devam etmektedir. Yaşanan bu süreçte, devletimizin aldığı tedbirleri de dikkate alarak, Yükseköğretim Kurulumuzun 26 Mart 2020 tarihinde yaptığı Genel Kurul Toplantısında, 2019-2020 eğitim öğretim yılı Bahar döneminde eğitim öğretim sürecini sadece uzaktan eğitim, açık öğretim ve dijital öğretim imkanları ile sürdürmeye karar verilmiştir. Yani bahar döneminde yüz yüze eğitim yapılmayacaktır.

Ancak alınan bu Kararımız sonrası kamuoyunda YÖK'ün "uygulamalı olmayan teorik derslerin tamamı için uzaktan yapılacak eğitimi zorunlu kıldığı" şeklinde yanlış bir algı oluştuğu görülmüştür. Halbuki daha önce de ilgi yazımız ve yapılan toplantılarımızda belirttiğimiz gibi her bir üniversitemizin ilgili programlarının doğası gereği, hangi dersleri uzaktan öğretim yöntemleri ile yapacağı, bu zorlu süreç ile sınırlı kalmak kaydıyla, üniversitelerimizin yetkili karar organlarınca doğrudan karara bağlanacaktır. Teorik derslerin tümünün uzaktan öğretim yöntemi ile verilmesine yönelik herhangi bir karar alınmamış, bu husus üniversitelere bırakılmıştır.

Bu olağanüstü sürecin ancak üniversitelerimizin kendilerine uygun farklı çözümler üretmesine imkan tanıyarak atlatılabileceğine ve YÖK olarak üniversitelerimizin bu hususta doğru karar almadaki yetkinliklerine ve yeteneklerine güvenmekteyiz.

27.03.2020

“YÖK Dersleri Projesi” kapsamındaki hazırlıklar tamamlanmış olup, üniversiteler tarafından üretilen dijital ders içerikleri YÖK Dersleri Platformu (Yükseköğretim Kurumları Dersleri) adı verilen web ara yüzünde bugün itibariyle üniversite öğrencilerinin açık erişimine sunulmuştur.​ İlgili açıklamaya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Açık erişim ders kitaplarına buradan ulaşabilirsiniz.



- BASIN AÇIKLAMASI - YÜKSEKÖĞRETİM KURULU BAŞKANI PROF. DR. M. A. YEKTA SARAÇ:

Küresel ölçekte yaşanmakta olan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen olağanüstü durum karşısında, YÖK hızla harekete geçmiş ve konuya ilişkin olarak oluşturulan kurullarımız bu sürecin eğitim ve öğretime muhtemel etkileri üzerine belli senaryolar üzerinde çalışma başlatmıştı. Bundan dolayıdır ki yükseköğretimde eğitime ara verilmesi kararından önce bir takım tedbirler üniversitelerimize gönderilmişti.

Bu bir haftalık süre içerisinde de eğitim ve öğretim faaliyetlerimizin mümkün olduğunca kesintisiz yürütülebilmesi için bir model planlaması yapıldı. Bu süreçte dünya örnekleri de incelendi. Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere salgının bulunduğu ülkelerin yükseköğretim otoriteleri ve üniversitelerin aldıkları kararlar değerlendirildi.

13 Mart 2020 tarihinde, yani bu ara verilişin hemen akabinde de uzaktan öğretim altyapıları ve insan kaynaklarının durumu konusunda üniversitelerimizden acil olarak bilgi istendi, üniversitelerimizde Salgın Danışma Komisyonları oluşturuldu.

Sayın Cumhurbaşkanımızın eğitim öğretim süreçlerinin kesintiye uğramaması ve bu sürecin en az hasarla aşılması yönündeki yönlendirmeleri ile bu süreç hızlı bir şekilde planlandı.

Bugün itibariyle YÖK bünyesinde farklı üniversitelerimizden alanında uzman hocalarımız tarafından oluşturduğumuz “Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Komisyonumuz” tarafından hazırlanan Pandemi Dönemi Uzaktan Öğretim Uygulamaları Yol Haritasına Yürütme Kurulumuz tarafından son hali verilmiştir.

Koronavirus tedbirleri nedeniyle verilen ara dönemde, öğrencilerimizin öğrenme süreçlerinin kesintiye uğramasının önüne geçmek üzere gerçekleştirilecek uzaktan öğretim faaliyetleri için bir çerçeve sunan bu yol haritasında şu 5 temel alanda çalışma yapılmıştır:

    Mevzuat,
    Altyapı,
    İnsan kaynakları,
    İçerik,
    Uygulama. 

Mevzuat düzenlemesiyle, Uzaktan Öğretim Usul ve Esaslarında önemli değişiklikler yapılarak uzaktan öğretim altyapıları hazır olan üniversitelere, bu dönemle sınırlı olmak kaydıyla, tüm alanlarda uzaktan öğretim yapma imkânı sağlıyoruz. Bu maksatla uzaktan öğretim yapma konusunda mevzuat değişikliğine gidilmiştir.

Altyapı konusunda üniversitelerimizden gelen geri bildirimler değerlendirilmiştir. Üniversitelerimizin önemli oranda uzaktan öğretim altyapısına sahip olması memnuniyet vericidir. Bilindiği gibi halen123 üniversitemizde UZEM (Uzaktan Öğretim Uygulama ve Araştırma Merkezi) bulunmaktadır. Altyapı konusunda eksiği olan üniversitelerimizin ihtiyaçları da YÖK koordinasyonunda diğer üniversitelerle işbirliği içerisinde giderilecektir. Bu istikamette de planlamalarımız vakit geçirilmeksizin hayata geçirilecektir.

İnsan kaynakları alanında birçok üniversitemizde önemli bir birikim bulunmaktadır. Yeni YÖK olarak 2 yıl önce başlattığımız Dijital Dönüşüm Projesi kapsamında, bilindiği üzere, yeni kurulmuş üniversitelerimizde bulunan 6 binin üzerinde öğretim elemanına ve 50 binin üzerinde öğrencimize eğitim verildi. Şimdi ise, önümüzdeki haftadan itibaren de talep etmeleri halinde sistemdeki bütün öğretim elemanlarına, bu süreçleri yürütebilmeleri için gerekli yetkinliği sağlayacak olan eğiticilerin eğitimi olarak da adlandırabileceğimiz “Dijital Çağda Yükseköğretimde Öğrenme ve Öğretme” dersi ve yetkinliğinin dijital imkânlarla verilmesi konusunda tüm hazırlıklarımız tamamlanmıştır. Bunun yanında bazı üniversitelerimiz kendi öğretim elemanlarına bünyelerindeki merkezler aracılığıyla eğitim vermeye de başlamıştır.

İçerik oluşturma uzaktan öğretimin en önemli unsurudur. Birçok üniversitemizdeki öğretim elemanımız içerik oluşturma konusunda önemli deneyime sahiptir. Bununla birlikte bu konuda destek ihtiyacı duyan hocalarımız ile de içerik geliştirme konusunda araç ve rehberler paylaşılacaktır. Bunun yanında üniversitelerimiz tarafından hazırlanmış tüm öğrenme kaynaklarının yapılacak uzaktan öğretim uygulamalarında kullanılmak üzere erişime açılması sağlanacaktır.

Ayrıca, Üniversitelerimizin içerik ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla başta Anadolu Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nin ders havuzlarında yer alan dijital ortamdaki bütün dersler önümüzdeki haftadan itibaren YÖK bünyesinde oluşturulan YÖK-Dersleri (Yükseköğretim Kurumları Dersleri) adını verdiğimiz ara yüzle açık erişime açılacak, bilahare diğer üniversitelerin dijital ders malzemeleri de bu havuza ilave edilecektir. Bilindiği üzere bu konu yani, YÖK-Dersleri Projesi YÖK’ün 2020 hedefleri arasında geçtiğimiz aylarda kamuoyuna açıklanmıştı. Dolayısıyla bu konuda da hazırlıklar tamamlanmıştır.

İçeriğe destek olmak ve bu alanda çeşitliliği artırmak amacıyla TRT tarafından YÖK’e tahsis edilecek kanal üzerinden daha geniş öğrenci kitlesinin aldığı ortak dersler yayınlanacaktır. Bu konuda destekleri dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi ve TRT'ye teşekkür ederiz.

Uygulama konusuna gelince; üniversitelerimiz senkron (eş zamanlı) ya da asenkron (eş zamanlı olmaksızın) uzaktan öğretim yöntemlerini kullanabilir. İçinde bulunulan ortamda senkron uygulamaların güçlüğü göz önüne alındığında üniversitelerimizin özellikle önlisans ve lisans programlarında asenkron uygulamalara ağırlıkla yöneleceği tahmin edilmekte olup daha çok etkileşim içeren senkron uygulamalar da YÖK tarafından teşvik edilecektir.

Uygulamalı dersler için ise; teorik kısımlarının uzaktan öğretimle yürütülmesi, uygulama çalışmaları için ise doğru zamanda sıkıştırılmış takvim programı uygulanması planlanmıştır. Bu konudaki tecrübemiz de bize bu süreci kolay bir şekilde yönetebilme imkânı vermektedir.

Uzaktan verilecek olan derslerin ölçme ve değerlendirmesi, yani imtihanlar da makro düzeyde belirlenmiş takvime riayet etmek şartıyla yine üniversitelerimizin kendilerine uygun bir dönemde üniversitelerce gerçekleştirilecektir.

Lisansüstü programlardaki yeterlik sınavları, tez izleme komiteleri ve tez savunmalarının, üniversitelerimizin gerekli altyapıyı oluşturmaları ve “kayıt altına alınarak denetlenebilir olma şartıyla” dijital ortamda yapılabilmesi sağlanacaktır.

Diğer bir ifade ile; Kurulumuz tarafından üniversitelerimizde uzaktan öğretimin uygulanması sürecindegerekli yol haritası belirlenmiş ve çerçeve çizilerek yetki devri kapsamında ve üniversitelerimize yetkinlikleri doğrultusunda uygulama imkanı sağlanmıştır. Kurulumuz bu süreçte etkin koordinasyon ve denetleme görevini yapmaya devam edecek olup ihtiyaç oldukça yeni düzenlemeler de yapılacaktır. YÖK’ün son yıllarda çok hızlı karar alabilme ve çevik yönetim sergileyebilme kapasitesi yüksek bir kurum halini almış olması, bu süreci kolaylaştırıcı bir unsurdur.

Elbette yükseköğretimi verimli, etkin ve kıymetli kılan tüm yapının dijital ortamda kurulması mümkün değildir. Ayrıca üniversitelerimizin akademik programlarının kazanımlar noktasında belirli bir ortaklığı olsa da üniversite eğitiminde tek bir müfredat uygulaması da yoktur. Bununla birlikte sadece ülkemiz değil, bütün dünya fevkalade günler geçirmektedir. Bu olağanüstü günler aynı zamanda bu sürecin gerçeklikten kopmadan, alışılan metodların dışında yeni yollar kullanılmasını da zorunlu kılmaktadır. Biz bu süreci takip etmek değil, yönlendirmek durumunda olduğumuzun farkındayız.

Hedefimiz ortaklıkları ve akademik faydayı merkeze alan bu adımlarla, hem üretilen bilginin farklı öğrencilerle paylaşımını sağlamak hem de uzun yıllardır süren açık ve uzaktan öğretimimizin kapasite ve kalitesini değerlendirmek ve bu yolla eğitim öğretimde mümkün olduğunca aksaklık oluşmamasını sağlamaktır.

Ancak bu sürecin yükseköğretimimiz açısından en önemli kazanımı ise dünyanın ve ülkemizin zor bir süreçten geçtiği bu olağanüstü dönemde üniversitelerimiz arasında gelişen dayanışma ve işbirliği olacaktır.

Sonuç olarak;

- Bir müddet önce başlayan salgın karşısında, salgının bulunduğu ülkelerin yükseköğretim kurumlarında alınan tedbirler de incelenerek mevcut kapasitemiz değerlendirilmiş ve planlamamız tamamlanmıştır.

- 23 Mart Pazartesi uzaktan eğitim kapasitesine sahip olan bütün üniversitelerimizde dijital imkânlar ile uzaktan öğretim süreci başlayacaktır.

- Bu kapasiteye henüz sahip olmayan üniversitelerimiz için de yine aynı gün, 23 Mart tarihinde kısa süre içinde oluşturduğumuz açık ders malzemeleri havuzu bütün üniversitelerimize açılacaktır.

- Uygulamaya dayalı programlarda bulunan teorik derslerde dijital imkânlar ve uzaktan öğretim yöntemleri kullanılacak, uygulama dersleri ise yine üniversitelerimizce belirlenen takvimin uzatılması da dâhil en uygun zamanda verilecektir.

- Ön lisans ve lisans düzeyindeki bu uygulama ve yaklaşıma, lisansüstü düzeyde de imkân tanınacak; denetlenebilir olma kaydıyla uzaktan öğretim ve dijital imkânlar kullanılarak bu süreçlerde de bir kesinti olmaması sağlanacaktır.

Türk yükseköğretim sistemi sağlam bir zemine oturmaktadır. 15 Temmuz darbe teşebbüsü akabinde de gösterdiği gibi olağanüstü durumları aşabilecek güçtedir. Bunda YÖK’ün her düzeydeki eğitimde belli bir standart ve kaliteyi aramasının büyük payı vardır.

Üniversitelerimizin yetkinliklerine ve yeteneklerine güveniyoruz…

YÖK olarak bu sürecin; gerçekleri dikkate alan, sükûneti ve temkini elden bırakmayan, üniversitelerimizin ehliyetlerine karar mekanizmalarında önem veren bir yaklaşım ile yönetilmesine büyük önem veriyoruz. İnşallah bu zorlu süreci de aşacağımıza inanıyoruz.

Sevgili öğrencilerimiz ve değerli ailelerinin telaşa kapılmamalarını istiyoruz. Müsterih olsunlar. Güvenli ortamlarda, ailelerinin yanında eğitim ve öğretimlerini sürdürmelerini ve derslerine çalışmalarını istiyoruz. Onların bedenen ve ruhen sağlıklı olması bizler için çok önemlidir.

18.03.2020

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Koronavirüs Hastalığına (COVID-19) karşı alınacak tedbirlerin görüşüldüğü toplantıda alınan karar gereğince ülkemizdeki bütün yükseköğretim kurumlarında 16 Mart 2020 tarihinden itibaren 3 hafta süreyle eğitime ara verilmiştir.

Bu karar “tedbir" amaçlı olup, kararın amacına ulaşması için bu sürecin akademimizde “sükûnetli ve dikkatli" bir şekilde sürdürülmesi gerekmektedir. Bu kapsamda münferit söylem ve uygulamalara yer verilmemelidir. Devletimizin aldığı ve alacağı tedbirlere ilişkin tamimlere uyulması önemlidir.

Bütün yükseköğretim kurumlarımızda koronavirüs hastalığına yönelik süreçte “YÖK'ün koordinasyonunda" devletimizin konuya ilişkin almış olduğu ve alacağı kararlar çerçevesince hareket edilecektir.

Bu amaçla yükseköğretim kurumlarımızdan koronavirüs ile ilgi süreçleri yürütecek bir Rektör Yardımcısının belirlenmesi istenmiştir. Bu kişilerin isimleri Başkanlığımıza ivedi olarak iletilmiş olup kendileri YÖK arasında sürekli ve doğrudan bir ilişki tesis edilmiştir.

YÖK Yürütme Kurulu bugün Başkan Saraç'ın başkanlığında toplanarak, yükseköğretim kurumlarımızdaki COVID-19 pandemisi sürecini görüşmüş ve toplantı neticesinde alınan kararları üniversitelere bir yazı ile iletmiştir. Buna göre;

1. Yükseköğretim üst kuruluşlarında Başkan, Başkan Vekili, yürütme kurulu üyeleri, Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Daire Başkanı, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ile Hukuk Müşaviri hariç olmak üzere 60 yaş ve üzerinde bulunanlar ile hamilelerin, yasal süt izni kullananların, engelli çalışanların, Sağlık Bakanlığının belirlediği dezavantajlı grupların (bağışıklık sorunu olanlar, kanser hastaları, kronik solunum yolu hastaları, obezite ve diyabet, kalp damar hastaları, organ nakli olanlar, kronik hastalar) 16 Mart 2020 tarihinden itibaren on iki gün idari izinli sayılmasına,

2. Yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik ve idari personelden Rektör, Rektör Yardımcısı, Dekan, Enstitü, Yüksekokul, Konservatuar, Meslek Yüksek Okulu ve bağımsız Vakıf Meslek Yüksekokulu müdürleri hariç olmak üzere 60 yaş ve üzerinde bulunanlar ile hamilelerin, yasal süt izni kullananların, engelli çalışanların, Sağlık Bakanlığının belirlediği dezavantajlı grupların (bağışıklık sorunu olanlar, kanser hastaları, kronik solunum yolu hastaları, obezite ve diyabet, kalp damar hastaları, organ nakli olanlar, kronik hastalar) 16 Mart 2020 tarihinden itibaren on iki gün idari izinli sayılmasına; okul öncesi ve ilköğretimde çocuğu bulunan kadın akademik ve idari personelin yıllık izin taleplerinin karşılanmasına, yıllık izin hakkı bulunmayanlar için mazeret izinlerinin kullandırılmasına; diğer akademik ve idari personelin izin talepleriyle ilgili olarak mer'î mevzuat çerçevesinde işlem yapılmasına,

3. Yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik ve idari personelin önceden planlanmış olanlar dahil olmak üzere tüm yurtdışı çıkışlarının ikinci bir duyuruya kadar iptal edilmesine; zorunlu ve ivedi durumlarda talebin Üniversite Yönetim Kurulu kararı ekinde, 12 Mart 2020 tarih ve 2020/2 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelge uyarınca değerlendirilmek üzere Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına gönderilmesine,

4. Yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretim, akademik değişim programları, sosyal ve kültürel faaliyetler, spor müsabakaları vb. çeşitli kapsamdaki, akademik veya idari personel ya da öğrenci katılımlı bütün yurtdışı faaliyetlerinin (önceden planlanmış olanlar dahil) ikinci bir duyuruya kadar iptal edilmesine,

5. Örgün eğitim programlarına devam eden tüm ön lisans ve lisans öğrencileri gibi sağlık, öğretmenlik, fen ve mühendislik programlarından staj, intörnlük ve uygulamalı eğitimleri olan ön lisans ve lisans öğrencilerinin de eğitimlerine ara verilmesine,

6. Tıp, diş hekimliği ve eczacılıkta uzmanlık öğrencileri hariç tüm lisansüstü öğrencilerin de bu kapsamda değerlendirilmesine,

7. Uzaktan öğretimle ilgili usul ve esaslara göre açılmış, hâlihazırda uzaktan eğitimle yürütülmekte olan programların, uygulamalı ve yüz yüze eğitimleri hariç olmak üzere, eğitimlerine devam etmesine,

8. Yabancı dil hazırlık sınıflarındaki eğitimin uzaktan erişim yoluyla sunulmakta olan kısmının sürdürülüp sürdürülmemesi hususunun yükseköğretim kurumlarınca değerlendirilmesine, sınavlarının ise eğitim-öğretime ara verme kararının kaldırılmasından sonra planlanmasına,

9. Öğrencilerin (Türk ve yabancı uyruklu) yurt dışına çıktıkları takdirde, dönüşte pandeminin durumuna göre sorun yaşayabilecekleri, uçuşlarının iptal olabileceği, döndüklerinde en az 14 gün eğitime devam edemeyebilecekleri ve başkaca sorunlar yaşayabilecekleri hususunda yükseköğretim kurumlarınca bilgilendirilmesine,

10. Mevlana veya Erasmus gibi değişim programları kapsamında yurtdışında olup yurda dönen öğrencilerin ders intibakları hususunda mağduriyet yaşamamaları için gerekli tedbirlerin yükseköğretim kurumlarınca alınmasına, ​

11.Yükseköğretim Kurulu tarafından yapılan Yurtdışı Yabancı Dil Eğitimi, Mevlana, Proje Tabanlı Mevlana programları ile ilgili çağrıların iptal edilmesine,

12. Tıp Fakültesindeki intörnlerin gerektiğinde, gönüllü olarak talep etmeleri ve üniversitece uygun görülmesi halinde sağlık hizmet sunumunda görev alabilmesine,

13. Yükseköğretim kurumlarında süreçlerin etkin ve dinamik olarak yürütülebilmesi için konuya ilişkin belirlenmiş olan rektör yardımcılarının başkanlığında komisyon oluşturulmasına; öğrencilerle iletişim ve takip sisteminin gözden geçirilerek güncellenmesine; akademik ve idari personel ile öğrencilerin kurumlarınca düzenli olarak gelişmeler hakkında bilgilendirilmesine,

14. Dünyadaki yükseköğretim sistemlerindeki gelişmelerle paralel olarak özellikle son yıllarda başlattığımız “Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Projesi" kapsamındaki deneyimlerimiz, 120 üniversitemiz bünyesinde bulunan uzaktan eğitim araştırma ve uygulama merkezlerimiz ile 2 milyondan fazla öğrenciye uzaktan eğitim imkânı veren üniversitelerimizin yetkinlikleri ve bunun için gerekli olan altyapıları dikkate alınarak dijital ortamda dersler verilebilmesine imkân sağlamak için üniversitelerin talep ve tekliflerinin alınmasına,

karar verilmiştir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.​
13.03.2020 


Hayat Eve Sığar Mobil Uygulaması, T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından vatandaşlarımızı Yeni Koronavirüsü (COVID-19) konusunda bilgilendirmek, yönlendirmek ve yaşanabilecek salgın hastalık ile ilgili riskleri en az seviyeye indirmek ve yayılmasını önlemek amacıyla geliştirilen mobil uygulamadır.

T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından vatandaşlara sunulan Hayat Eve Sığar uygulaması ile telefon numaranız ile doğrulama yaparak adım adım size sorulan soruları cevaplayıp, koronavirüs hastalığı anlamında vermiş olduğunuz şikayetlerinize göre değerlendirilerek nasıl davranmanız gerektiğine göre yönlendirme alabilirsiniz. Vermiş olduğunuz cevaplara göre yönlendirmeler sadece öneri niteliği taşımaktadır ve nihai bir sonuç/kesinlik içermemektedir, tavsiye niteliğindedir.

Aynı zamanda harita üzerinde hastane, eczane, market zincirleri, metro ve duraklar gibi temel ihtiyaç noktalarına kolayca ulaşabilir, evde izolasyon, enfekte kişiler ve riskli bölgelerin yoğunluğunu görebilirsiniz.

Ailem bölümüne merak ettiğiniz ve takip etmek istediğiniz yakınlarınızı ekleyerek, ilgili kişinin bu uygulamayı yükleyip, uygulama üzerinden onay vermesi durumunda onların konum bilgilerini görebilir, takip edebilir ve bulundukları bölgelere göre risk durumlarını görebilirsiniz.























     

     

    

     


İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, COVID-19 virüsü sebebiyle evde kalma tedbirlerinin uygulandığı bu süreçte araştırmaların durmaması, eğitim ve öğretime destek için akademisyen ve öğrencilere yönelik güncel kaynakları ve bilgileri iletmek üzere, dünyanın her yerindeki bazı yayınevlerinden ve dijital ortama aktarılarak geniş kitlelerin erişimine açılan sanal kütüphanelerden derlenen yeni bir sayfa hazırladı.


Sayfaya ulaşmak için tıklayınız.


İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güler Bahadır, sağlık çalışanlarının COVID-19 pandemisi sürecinde psikiyatri açısından dikkat etmeleri gereken konulara değindi, uyarılarda bulundu.



İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arif Atahan Çağatay, koronavirus hakkında önemli bilgiler verdi. Hastalığın belirtileri, hastalıktan korunma yolları ve tedavisine ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Çağatay, hastalığa dair yanlış bilinenleri ve alınması gereken tedbirleri aktardı.


​​

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Oral Öncül, koronavirüs hakkında güncel bilgileri paylaştı. Virüse dair gerçekleri ifade eden Prof. Dr. Öncül, konuşmasında hastalıkla ilgili yanlış bilinenlere ve hastalıktan korunma yollarına değindi.







​​​


​​