“Radyo Televizyon Yayıncılığı ve Telif” Konferansı İstanbul Üniversitesi’nde Gerçekleştirildi
İstanbul Üniversitesi ve Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği (RATEM) iş birliğinde düzenlenen “Radyo Televizyon Yayıncılığı ve Telif” Konferansı ve “Aklıma Bir Fikir Geldi” Sergisi Açılış Töreni, 6 Aralık 2018 tarihinde İÜ Rektörlük Binası Doktora Salonu’nda gerçekleştirildi.
Konferansın açılış konuşmaları Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ömer Arısoy, İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve İÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu tarafından yapıldı.
“Bir Telif Ürünü Bir Anda Milyonlara Ulaşabiliyor”
Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ömer Arısoy konferansta yaptığı konuşmada, “26 ay kadar telif meselesi ile uğraştık ve emek verdik. Sektörün paydaşları bunu biliyorlar. 10-12 yıldır Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önünde telif diye bir mesele var. Gelinen noktada teknolojinin, iletişimin gelişmesi, artması ve çoğalmasıyla bir telif ürünü bir anda milyonlara ulaşabiliyor. İşte bu noktada telif mevzuatının zaman zaman güncellenme ihtiyacı doğuyor. Sadece mevzuat bakımından değil meselenin kamu ve kullanıcıların bilinçlenmesi olarak da iki boyutu var. Kamu bunu bir mevzuat hükmü altında takip etmeli ama diğer taraftan da hepimizin yani kullanıcıların bilinçlenmesi gerekir. Bu hakkı sadece mevzuatla korumak neredeyse imkânsız ama aynı zamanda hepimiz birey olarak bu telif konusuna duyarlı ve emeğe saygılı olmalıyız. Ben bu konuda emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum” ifadelerini kullandı.
“Sektör Temsilcileri Etik Olarak Telif Haklarına Riayet Etmeli”
İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak açılış konuşmasında şunları dile getirdi: “Geleneksel medya araçlarının en önemlilerinden olan radyo ve televizyon, teknolojik gelişmelere uygun şekilde, kendilerini güncelleyerek insanoğlunun çeşitli ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Yeni medya araçları yanında, bu iki kitle iletişim aracı etkinliğini korumaktadır. Özellikle televizyon dünyası, internet tabanlı yayıncılık ile çok önemli bir değişim geçirmiştir. Hem içerik hem de teknik olarak gelişmiş, daha kaliteli bir yayıncılık sürecine girmiştir. Ülkemiz birçok alanda olduğu gibi bu değişim ve gelişimlere ayak uydurmuştur.”
Emek sömürüsünün çok kolay yapılabildiği alanlardan biri olan günümüz medyasında telif konusunun çok büyük önem arz ettiğini belirten İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, “Kişinin her türlü fikri emeği ile meydana getirdiği ürünler üzerinde hukuken sağlanan haklar olarak ifade edebileceğimiz telif, nitelikli içeriklerin üretilmesini sağlayan temel unsurlardan biridir. Sektördeki adalet ve hak olgusunun yerleşmesinde telif haklarının adil şekilde, kanuna uygun dağıtımı birinci derecede rol oynamaktadır. Telif, yeni fikirlerin yeşermesine, gençlerin mesleklerine umutla bakmasına vesile olmaktadır. Bu noktada hem sektör temsilcileri etik olarak telif haklarına riayet etmeli hem de hukuksal süreçler sağlıklı bir şekilde yürütülmelidir. İletişim Fakültemiz ve RATEM tarafından düzenlenen bu konferans bu anlamda atılmış önemli adımlardan biridir. Konferansın başarılı geçmesini diliyorum” ifadelerini kullandı.
“Sosyal Medyada Telif Hakları Hukuku Yönünden Çeşitli Problemlerle Karşılaşılabilir”
İÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu konuşmasında Osmanlı Dönemi’nde telif hakları ile ilgili bilgiler vererek şunları dile getirdi: “Ülkemizde telif hakkıyla ilgili ilk hukuki düzenleme 1857 tarihli Telif Nizamnamesidir. Buradan anlıyoruz ki telif konusu aslında ülkemizde hiç yeni bir kavram değildir. Gerçek anlamda ilk fikir ve sanat eserleri kanunu olan ‘Hakkı Telif Kanunu’ 8 Mayıs 1910 tarihinde çıkarılmıştır. Hakkı Telif Kanunu 1 Ocak 1952 tarihine kadar yürürlükte kalarak, Türk kültür ve sanat yaşamını belirleyen bir kanun olarak yürürlüğe konulmuştur” dedi. 1933-1943 yılları arasında İstanbul Üniversitesi’nde Ticaret Hukuku, Fikri ve Sınai Haklar alanlarında lisans ve doktora dersleri veren Prof. Ernst Hirsch’in Milli Eğitim Bakanlığı’nın talebi ve İstanbul Hukuk Fakültesi’nin de talimatı üzerine 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hazırladığını belirten Prof. Dr. Ergün Yolcu sözlerine şu şekilde devam etti: “Bu kanun 1952 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu kanun 1983, 1995, 2001, 2004, 2007 ve 2008 yıllarında değişikliğe uğramıştır.”
Sosyal medya kullanıcılarının da dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ergün Yolcu, “Sosyal medya kullanıcıları; kendi yarattıkları orijinal ve kendi hususiyetlerini taşıyan fikri ürünleri sosyal medya sitelerinde paylaşabilirler; başka bir kişinin eserinden yararlanmak suretiyle kendi eserlerini yaratıp veya başka bir kişinin eserini doğrudan paylaşabilirler. Günlük yaşamımızda sosyal medya siteleri aracılığıyla çoğunlukla üzerinde düşünmeye vakit harcamadan gerçekleştirilen bu eylemler, telif hakları hukuku yönünden çeşitli problemlere yol açabilmektedir” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından İÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu moderatörlüğünde “Radyo Televizyon Yayıncılığı ve Telif” konferansına geçildi. Konferansa konuşmacı olarak Telif Hakları Genel Müdürü Dr. Ziya Taşkent, RATEM Başkanı Yusuf Gürsoy, Yargıtay Üyesi Ali Nevzat Açıkgöz, İÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Timisi Nalçaoğlu ve Sanatçı Özgün katıldı.
“Bedeli Ödenmeyen Herhangi Bir Nesneyi Kullanmanın Yasal Olmadığı İlkesi Benimsenmelidir”
Telif Hakları Genel Müdürü Dr. Ziya Taşkent konferansta yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Tarih boyunca farklı kültür ve medeniyetlerin harmanlandığı toprakları yurt edinen atalarımız bu zenginliği kültür ve sanat alanında yetkin eserler koyarak bugüne aktardılar. Bakanlığımızın kendine biçtiği rol ve üstendiği sorumluluk mirasçısı olduğumuz bu birikime katkı sağlayacak çalışmaları desteklemek ve himaye etmek doğrultusundadır. Ancak takdir edersiniz ki kamu birimlerinin sağlayacağı destek ve koruma yeterli değildir. Bu bağlamda toplumun farklı bileşenlerinin paydaşlar olarak üstlenmesi arzu edilen bazı sorumluluklar vardır. Telif hakkını sadece kamunun yasal düzenlemesi, yargının kararları ya da kolluk kuvvetlerinin korsanla mücadele çalışmalarına indirgeyemeyiz. Bu konuda özellikle gençlerin çok daha duyarlı olması gerekir. Mal ya da hizmet alımında bedeli ödenmeyen herhangi bir nesneyi kullanmanın yasal olmadığı ilkesi benimsenmelidir. Bu benimsemenin de ilk evresi farkındalık ve bilgilenmedir.”
“Öğrencilerimizin İletişim Fikri Olarak Ortaya Koydukları Eserler Dünyada Kabul Gördü”
RATEM Başkanı Yusuf Gürsoy ise konuşmasında, “Biz neler yaptık biraz onlardan bahsedeceğim. Radyo ve televizyon kuruluşları aynı zamanda yayınlarda yer verdikleri müzik eserleri, sinema eserleri ya da eserlerle ilgili olarak da hak bedeli ödemek zorundalar. Öncelikle bunu hedefledik, gerçekleştirdik ve dönemin kültür bakanlarıyla birlikte, hak sahibi diğer meslek birlikleriyle ufak protokoller yaparak bu yükümlülüğümüzü yerine getirdik. Aynı zamanda telif hakları alanında kurulmuş bir meslek birliği olmamız sebebi ile telif birliğinin geliştirilmesi, radyo ve televizyon yayıncılığının da telife konu alanı olduğu yaklaşımıyla 2008’de başlattığımız ve bu yıl 10.’sunu gerçekleştirdiğimiz ‘aklıma bir fikir geldi, gerçek fikirler’ yarışmasını başlattık. Bu yarışma kapsamında bizim öğrencilerimizin yarattıkları, bizim öğrencilerimizin iletişim fikri olarak ortaya koydukları eserler dünyada da kabul gördü. Bunu on yıldır gerçekleştiriyoruz. Bu yıl İstanbul Üniversitesi’nden de yoğun bir katılım olacak. 25 Aralık 2018 tarihinde düzenleyeceğimiz ödül töreni ile de derece alan öğrencilerimizi ödüllendireceğiz” ifadelerini kullandı.
“Yaratıcı Düşünce Ürünlerinin Korunmadığı Toplumlarda İlerleme Kaydedilmesi Mümkün Değil”
Yargıtay Üyesi Ali Nevzat Açıkgöz ise konuşmasında telif hakkı, özellikleri ve nasıl korunması gerektiği ile ilgili bilgiler vererek şunları dile getirdi: “Telif hakları, kişinin her türlü emeğiyle meydana getirdiği ürünler üzerindeki hukuken sağlanan haklardır. Telif haklarının kısaca özelliklerine bakmak gerekirse; telif hakları tescile tabi değildir, fikir ve sanat eserinin üzerindeki haklar eserin üretilmesiyle birlikte doğar, soyut niteliğe sahiptirler. Telif haklarıyla koruma altına alınan insan düşüncesinin yarattığı maddi olmayan mallardır, telif hakları somutlaştığı maddeden ayrı ve bağımsız bir hukuki değere sahiptirler. Telif haklarında ülkesellik ilkesi geçerlidir. Hangi ülkeden koruma istiyorsanız o ülkenin fikri hukuk mevzuatı uygulanacaktır. Mutlak hak niteliğine sahiptirler, herkese karşı ileri sürülebilir ancak bunun çeşitli istisnaları vardır. Bu mutlak hakka getirilen istisnalar kamu düzeni, genel ahlak, kamu yararı gibi sebeplerle sınırlandırılabilir. Ayrıca şahsi kullanım amacıyla da sınırlandırılır.”
Kültür yaşamını düzenleme görevinin devlet tarafından üstlenildiğinin altını çizen Açıkgöz konuşmasına şu şekilde devam etti: “Bu zorunlu bir üstlenme ve bunun 6 temel nedeni var: Toplumsal adalet, kültürel gelişim, ekonomik etken, manevi neden, ulusal saygınlık ve teknolojideki hızla yapılan gelişimdir. Telif hakları, temel insan haklarından biri olmasının yanında korunup geliştirilmesi aynı zamanda bilimin sanatın geliştirilmesi, ilerlemesi de demek oluyor. Yaratıcı düşünce ürünlerinin yeterince korunmadığı toplumlarda ilerleme kaydedilmesi mümkün değil. Bu koruma devletin görevi bu da etkin bir fikri hak mevzuatı ile mümkün olur.”
Fikrin Belli Araçlarca Düzenlenmesi ve Paylaşılması Telif Hakları Çerçevesince Önemli
Ü İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Timisi Nalçaoğlu ise konuşmasında: “Radyo ve televizyon yayıncılığı kamu yayıncılığı olarak başladığı 1923 yıllarından itibaren hem Kıta Avrupası’nda hem de Türkiye’de telif hakları meselesi ilgili yasalarca güvence altına alınıp korunmaya çalışıldı. Türkiye düzenlemeyi Kıta Avrupası çerçevesinde gerçekleştirdi. Hukuk çerçevesinde çok ayrıntılı düzenlemeler olmakla birlikte yaratıcılığın bir insan hakkı olduğu hukuk mevzuatı içinde altı çizilen bir yer. Fikrin kendisinin bir yaratıcılık olduğu ama fikrin belli araçlarca düzenlenmesi ve paylaşılmasının aslında önemli olduğu telif hakları çerçevesince önemli. Fikrimiz olabilir ama bunu kamusal paylaşıma belli formatlar belli araçlarca dolaşıma sokmadığımızda bunun telif hakları ile ilgisini kurmak zor. Telif hakları büyük ölçüde bu çerçevenin nasıl korunması gerektiğinin altını çiziyor” dedi.
İletişim fakültelerinin sadece akademik alanda değil aynı zamanda uygulama alanında da eğitim verdiğini söyleyen Prof. Dr. Nilüfer Timisi Nalçaoğlu sözlerine şu şekilde devam etti: “Teori ve pratiği birleştiriyoruz. Biz iletişim fakültesinden mezun olan öğrencilerimizin sahada her alanda çalıştığını varsayıyoruz. İletişim fakültelerinde telif hakları ve basın kurulu ciddi bir biçimde anlatılır. Özellikle bu dijital ve enformasyon çağında teknolojik cihazları kullananlar çerçevesinde değişen hukuk kurallarına göre müfredat düzenlemelerinin de yapıldığını söylemek istiyorum. Yalnızca hukukçuların değil iletişimcilerin de telif hakları hukuku çerçevesinde söz sahibi olacağı bir müfredatın yenilendiğini de söylemekten mutluluk duyuyorum.”
“Telif Konusu Sanatçıları Nitelikli Eserler Üretme Konusunda Teşvik Etmeye Başlamıştır”
Sanatçı Özgün bir toplumda en zor olan şeyin en başta alışkanlıkları yıkmak olduğunu vurgulayarak, “Aslında bu korsan bilinci yıllar önce farkında olmadan hayatımıza girmeye başladı. Matbaanın keşfi ile telif hakları konu olduysa bizde de müzik setlerinde record düğmesi icat edildiğinden beri korsan eserler hayatımıza girmeye başladı. Ben çok iyi hatırlıyorum, küçüklüğümde liste hazırlar ve kasete karışık şarkı çektirirdik. Bunu yapardık çünkü hem alım gücümüz düşüktü hem de bir kasette 2-3 tane şarkı dışında güzel şarkı olmaz diye düşünürdük. Telif konusu böylece sanatçıları nitelikli eserler üretme konusunda teşvik etmeye başlamıştır. Özellikle günümüzde hangi eserin ne kadar beğenildiği, dinlendiği ve ne kadar kişiye ulaştığı çok net görülüyor. Artık çok daha adil ve yasal bir sistem var ama bu alışkanlığı kazanmak bizim için zor. Bir çaya ya da kahveye defalarca para ödüyoruz ama söz konusu bir sanat eseri olunca bu para bize çok geliyor. Eğer iyi müzikler dinlemek ve güzel filmler izlemek istiyorsak bunları üretenlere gerekli değeri vermemiz lazım. Bunun içinde telif farkındalığının artırılması ve halkımıza anlatılması lazım” şeklinde konuştu.
Panel konuşmalarının ardından İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve İÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu tarafından konuşmacılara hediye ve teşekkür belgesi takdim edildi.
Konferans, toplu fotoğraf çekiminin ardından son buldu.
Haber: Ebru SÖNMEZ
İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
Öne Çıkan Haberler
Türkmenistan’ın Daimî Tarafsızlığı’nın 23. Yıl Dönümü ve 12 Aralık Dünya Tarafsızlık Günü Paneli İstanbul Üniversitesi’nde Gerçekleştirildi
İstanbul Üniversitesi Yayınevi Geliştirme Projesi - Dergiler ve Kitaplar Toplantısı Gerçekleştirildi
10. Uluslararası İslam ve Ekonomi Sempozyumu İstanbul Üniversitesi’nde Gerçekleştirildi
6. Uluslararası Yükseköğretimde Kalite Kongresi İstanbul Üniversitesi’nde Başladı
Prof. Dr. Türkan Olcay Bibliografik Sözlükte Yer Aldı
Tunceli'de Eğitim Gören Öğrenciler İstanbul Üniversitesi'ni Ziyaret Etmeye Devam Ediyor