Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Doç. Dr. İbrahim Kalın “Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Sempozyumu”nda Konferans Verdi
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Doç. Dr. İbrahim Kalın, İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen “Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Sempozyumu” kapsamında “Bilim, Teknik, Tefekkür: Fuat Sezgin’le Evrendeki İşaretleri Okumak” başlıklı bir konferans verdi.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle İstanbul Üniversitesi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ve Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı iş birliğinde düzenlenen “Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Sempozyumu”, 14 Haziran 2019 tarihinde düzenlenen oturumlarla İÜ Rektörlük Binası’nda devam etti. Sempozyumun ikinci gününde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Doç. Dr. İbrahim Kalın,
“Bilim, Teknik, Tefekkür: Fuat Sezgin’le Evrendeki İşaretleri Okumak”
başlıklı bir konferans verdi.
“Prof. Dr. Fuat Sezgin Avrupa Merkezli Tarih Perspektifini Sorgulayan ve Onun Sınırlarını Zorlayan Çalışmalara İmza Attı”
Konferansa başlarken Prof. Dr. Fuat Sezgin’in Türkiye'de ve dünyada anılması, eserlerinin daha geniş kitlelere ulaştırılması için bu tür faaliyetler yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Doç. Dr. Kalın, “Fuat Sezgin Hoca, sadece İslam Bilim Tarihi ya da genel anlamda bilim tarihi çerçevesinde değerlendirilemeyecek kadar önemli çalışmalara imza atmış bir ilim adamıdır. Onun eserlerindeki en önemli nokta Avrupa merkezli tarih perspektifini sorgulayan ve onun sınırlarını zorlayan yeni bir tarih anlayışının ortaya konulmasıdır. Bunun da özellikle bilim tarihi alanında yapılması önem arz etmektedir. Çünkü kendisinin henüz 1940’lardayken tespit ettiği, sonraki yıllarda da aşmak için gayret sarf ettiği sorun bugün hala bizim bilim, düşünce ve medeniyet tarihine bakışımızı etkilemeye devam ediyor. Bugün elinize herhangi bir eğitim tarihi kitabını alarak bilim, felsefe veya medeniyetler tarihine baktığınızda aklın, bilimin, felsefenin, mantığın ve medeniyetin kadim Yunan’da başladığını ve devam eden akışın aynı istikamette olduğunu görürsünüz. Daha sonra ortaya çıkan medeniyet ve kültür birikimlerinin ise bu akışa düşülmüş bir takım dipnottan ibaret olduğu kurgusuyla karşılaşırsınız” şeklinde konuştu.
Avrupa merkezli tarih perspektifinin ilim ve düşünce tarihini Batı ile sınırlandırdığını belirten Doç. Dr. Kalın şu şekilde devam etti: “Avrupa merkezli tarih perspektifi büyük oranda ilimi ve düşünceyi Avrupa tarihinin bir noktasına sabitlemekte; bir coğrafyası ile sınırlamaktadır. Hâlbuki kadim Yunanlıların kendilerini okuduğunuzda, örneğin bir Eflatun okuduğunuzda, hep Mısır ve Mezopotamya’ya atıflar yapıldığını görürsünüz. Buna rağmen Avrupa merkezci tarih anlayışı, özellikle aydınlanma sonrasında ortaya çıkan tarih yazınlarının temel çerçevesini oluşturan ve bilimden sanata kadar uzanan her alanda ana paradigmayı belirleyen bir bakış açısı olmaya devam etmiştir.”
“Doğu, Oryantalistler İçin Batı’nın Kendini Gerçekleştirme Projesinin Bir Konusu Olarak Ortaya Çıkmıştır”
Avrupa merkezli bakış açısının İslam araştırmalarında “oryantalizm” kavramıyla vücut bulduğunu da ekleyen Doç. Dr. Kalın, “Avrupa merkezli bakış açısı 19. yüzyılda yapılan İslam araştırmaları bağlamında karşımıza ‘oryantalizm’ yani ‘şarkçılık’ olarak çıkar. Aslında bugün bile Avrupa merkezli bakış açısı ile oryantalizm arasındaki bağ farklı açılardan tetkik edilmelidir. Zira dünya tarihini Avrupa merkezci perspektiften yazanlar, İslam dünyasına yöneldiklerinde de buradaki tarihi de Batı’daki paradigmayı benimseyerek araştırdılar. Aslında doğu da İslam dünyası da şark ile ilgili değildir. Oryantalizm, Batı’nın kendi tasavvuruyla; ben algısıyla, kendi zihnindeki güç, iktidar, zenginlik kavramlarıyla ilgilidir. Doğu, oryantalistler için Batı’nın kendini gerçekleştirme projesinin bir konusu olarak ortaya çıkmıştır. Tabii ki bu durum oryantalistlerin önemli araştırmalar yaptığı, değerli eserler oluşturdukları gerçeğini ortadan kaldırmıyor fakat eleştirel bir gözle baktığımızda onların da Avrupa merkezli perspektiften bakarak İslam medeniyetini batı medeniyetine düşülmüş bir dipnot olarak kurguladıklarını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Kalın konuyla ilgili olarak şu örneği verdi: “Bunun tipik örneklerinden bir tanesi, İslam’da felsefe tarihinin İbn Rüşd’ün ölümü ile sona erdiği iddiasıdır. İbn Rüşd, 1093’te vefat etti fakat biz biliyoruz ki İslam’da felsefe çalışmaları bu tarihten sonra da çok güçlü bir şekilde devam etti. Fakat İbn Rüşd’ün bir milat olarak konumlandırılmasının asıl sebebi İbn Rüşd’den sonra İslam felsefesinin Batı felsefesi üzerinde etki yapmamış olmasıdır. Batı üzerinde bir etkisi olmadığı için İslam felsefesinin sona erdiği gibi bir iddia ortaya atılmıştır.”
“Prof. Dr. Fuat Sezgin’in Çalışmaları Tarihi Dehaların Yetiştiği Kültürel İklimi ve İmkânı Ortaya Koyması Bakımından Önemlidir”
Prof. Dr. Fuat Sezgin’in tarihi şekillendiren büyük kişiliklerin yetiştikleri ortama dikkat çektiğini ve bu noktada önemli araştırmalar yaptığının altını çizen Doç. Dr. Kalın, “Bir tarihin oluşması sadece birkaç şahsi deha ile izah edilebilecek bir konu değildir. Burada Müslüman bilim adamlarının, filozofların, edebiyatçıların, şairlerin ve seyyahların ortaya koyduğu eserlerin o dönemin kültürel imkânlarını yansıtması açısından önemli olduğunu da ifade etmeliyiz. Onlar öyle bir kültürel imkânın içinde yetiştiler ki bulundukları dönemde farklı alanlarda kendilerini yetiştirmemeleri imkânsızdı. Bu vasıflara sahip olmayan birinin bir ilim adamı, mütefekkir veya filozof olarak tanımlanması söz konusu değildi. Dolayısıyla o ilmi, kültürel ve bilimsel imkânın ne olduğuna dair çalışmaların mutlaka yapılması gerekiyordu. Fuat Hoca’nın eserlerinde ortaya koyduğu önemli yönlerden biri medeniyet tarihi perspektifinden baktığımızda bu çalışmalardır diyebiliriz. Fuat Sezgin Hoca’nın çalışmaları bu kültürel iklimi ve imkânı ortaya koyması ve bu dehaların nasıl yetiştiğine dair ipuçları içermesi bakımından önemlidir” şeklinde konuştu.
Geçmişe dönük tarihin ise dinamik bir süreç olduğunu ifade eden Doç. Dr. Kalın şunları söyledi: “Fuat Sezgin Hoca dediğimizde bir anlamda unutturulan bir tarihi bize hatırlatan büyük bir ilim adamıyla, bir mütefekkirle karşı karşıyayız. Fuat Sezgin Hoca’nın temel yaklaşımı bu unutturulan tarihin kıymetini bilmemiz üzerine kuruluydu. Çünkü hafıza olmadan muhafaza olmaz. Neyi kaybettiğimizi bilmeden geçmişi anlamamız, bugünü değerlendirmemiz ve yarını inşa etmemiz mümkün değildir. Yine Hocamızın birçok eserinde aktardığı gibi tarih bilgisi sadece geçmişe ait bir bilgi değildir. Tarih bugüne ve yarına ilişkin tasavvurlarımızı, planlarımızı ve yaklaşımlarımızı ortaya çıkartan bilgilerin bütününü ifade eder. Bu anlamda da tarih güncel bir bilimdir, tekrar yazılabilir. Örneğin İslam bilim tarihi, Fuat Sezgin’e kadar, genel bilim tarihi içerisinde küçük bir dipnot iken onun çalışmalarıyla dünya bilim tarihinin merkezine oturan bir tarih birikimi haline gelebilir. Bu anlamda tarihçiler tarihi her gün yeniden keşfetmek ve yazmak durumundadır.”
“Batılıların Karanlık Çağ Dedikleri Dönemler Aslında İslam Medeniyetinin Aydınlık Çağlarıydı”
Doç. Dr. Kalın, Prof. Dr. Fuat Sezgin’in ilim hayatı boyunca üzerinde durduğu konulardan bir tanesinin tarihi dönemlendirme meselesinde ortaya çıkan zorluklar olduğunu dile getirerek, “Fuat Sezgin Hoca bu konuda ‘Batılıların karanlık çağ dedikleri dönemler aslında İslam medeniyetinin aydınlık çağlarıydı’ diyor. Fakat Orta Çağ dendiğinde bizim zihnimizde hala karanlık; aklın ve düşüncenin olmadığı, despotizmin olduğu bir dönem canlanıyor. Bunun yanında aydınlanmanın katı, tek boyutlu, indirgemeci akıl ve bilim anlayışına tepki olarak romantizmin nasıl ortaya çıktığını; aydınlanmanın temel argümanlarını sorguladığını da biliyoruz. Dolayısıyla bu dönemlendirme meselesi bizim önümüzde ciddi bir mesele olarak duruyor” dedi.
Avrupa dışındaki tarihin doğru bir şekilde anlaşılabilmesi için yeni bir dönemlendirmeye ihtiyaç olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kalın, “Biz hala kendimize ait bir tarihlendirme ya da dönemlendirme faaliyetini bütün boyutlarıyla ortaya koyabilmiş değiliz. Son dönemde belki bunun en önemli istisnası ‘İslam Düşünce Atlası’ başlığı altında birkaç ilahiyatçı arkadaşımızın ortaya koyduğu bir çalışmadır. Bu çalışmanın kendimize ait tarihsel bir dönemlendirme yapabilmek açısından önemli bir kaynak oluşturduğunu düşünüyorum. Ama bu tabii ki sadece bir kitapla, bir çalışmayla, birkaç ilim adamının çabasıyla olabilecek bir şey değil. Çünkü Aydınlanma Çağı, Karanlık Çağ, Orta Çağ gibi terimler zihinlerimize o kadar köklü bir şekilde yerleşti ki bunları aşmak için yepyeni bir tarih okuması yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Prof. Dr. Fuat Sezgin’in Başlattığı Çalışmaları İlerletmeli ve Benzer Çalışmaları Desteklemeliyiz”
Doç. Dr. Kalın konferansını şu sözler ile sonlandırdı: “Bu sempozyum vesilesiyle Fuat Sezgin Hoca’nın mirasının tekrar hatırlanması ve onun açtığı yolda bilim tarihi çalışmalarının derinleştirilmesi büyük önem arz ediyor. Hayatı boyunca araştırmalarını işlediği 300 bine yakın el yazması bile bu konular ile ilgili yapılması gerekenlerin çok küçük bir kısmını oluşturuyor. Dolayısıyla kendisi bu dünyadan giderken bizlere çok önemli bir görevi bırakarak ayrılmış oldu. Onun 60 yıllık hayatına sığdırdığı eserleri bizim çalışmalarımız için zemin niteliği taşıyor. Bizler de bu mirası yaşatmalı, yarınlara taşımalı; bireysel ve kurumsal olarak bu amaca hizmet eden faaliyetleri desteklemeli, bu yolu büyütmeliyiz. Buradan kendisini tekrar rahmetle anıyor; eserlerinin yarınlara ve yarının nesillerine yol göstereceğine dair inancımı dile getiriyorum.”
Konferansın ardından Doç. Dr. İbrahim Kalın’a İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Fahameddin Başar tarafından plaket takdim edildi.
Dünyanın önde gelen tarihçilerinden İslam Bilim Tarihi Araştırmacısı Prof. Dr. Fuat Sezgin’in hayatının ve bilim anlayışının tanıtıldığı sempozyum oturumları, 15 Haziran 2019 tarihine kadar devam edecek.
Haber: Ecem Yıldız ERGÜN
İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
Öne Çıkan Haberler
İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak “Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan Sergi ve Sempozyumu”na Katıldı
İÜ İktisat Fakültesi 2019 Yılı Mezuniyet Töreni Gerçekleştirildi
Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Sempozyumu İstanbul Üniversitesi’nde Gerçekleştirilecek
“ISN Bywaters Ödülü”nün Sahibi Prof. Dr. Mehmet Şükrü Sever’e Ödülü Takdim Edildi
İÜ Edebiyat Fakültesi 2019 Yılı Mezuniyet Töreni Gerçekleştirildi
“Teşekkürler İstanbul 2019 Uluslararası Öğrenciler Türkçe Sertifika Şenliği” İstanbul Üniversitesi’nde Gerçekleştirildi